Bekir Coşkun'dan sonra tiraj ne kadar düştü?..
5 Ekim 2009 tarihli Habertürk Gazetesi’nin “HABERTÜRK’ten okura mektuplar” köşesindeki mektubun başlığı şöyle: “400 bini geçtik!"
ADNAN BERK OKAN
Fatih Altaylı, 28
Eylül 2009 tarihli “HABERTÜRK’ten okurlara
mektup” köşesinde, üç gün önce yazılarına başlayan Bekir Coşkun
için şöyle diyor:
“… Türkiye’nin en güçlü, en kıvrak
kalemi Bekir Coşkun, ‘Denizin bittiği yerde’ Türk basınının
güvenilir limanı Habertürk’te okurlarıyla buluştu. Bekir coşkun’un
gazetemize kattığı gücü ve keyfi her geçen gün biraz daha
hissedeceksiniz”…
“En Kıvrak – En
Güçlü kalem” tanımlaması Bekir Coşkun’a
verilmiş genel bir Unvan değil elbette…
Fatih
Altaylı’nın bahşettiği bir ün
sadece…
Neyse…
Nitekim Coşkun’un HABERTÜRK
Gazetesi’ne kattığı gücü hemen hissediyoruz(!)
Çünkü bir hafta sonra, 5 Ekim 2009
tarihli Habertürk Gazetesi’nin “HABERTÜRK’ten okura mektuplar”
köşesindeki mektubun başlığı şöyle:
“400 bini geçtik!"
Gerçi aynı gazetenin birinci
sayfasında denetlenmiş net satışın 384.511 olduğu açıklanarak
okurlara teşekkür ediliyor ama olsun…
Ola ki “HABERTÜRK’ten okura
mektuplar” köşesinin yazarı Fatih Altaylı 15,500 de cebinden
eklemişti…
O kadarcık ekleme Altaylı için
“az” bile…
Şimdi hemen bir ay öncesine; 7
Eylül 2009 tarihli Gazete HT’nin aynı köşesine
dönelim…
Tirajın 300 bini bulduğu
yazıyordu…
Yine de, 1 ayda 85 bin bile olsa
büyük bir tiraj patlamasıydı bu…
Pekiii…
Son bir ayda ne
oldu?..
Bilmiyoruz çünkü o günden bugüne
Pazartesi günü yayımlanan okur mektuplarında tiraj rakamı
yok!...
Verilmiyor…
Bu arada…
Altaylı sürekli olarak
“Denetlenmiş Satış” diye bir şey yazıyor…
“Bayi Satış
Rakamlarını” kabul etmiyor
yani…
Demek ki gazete bayileri, yalan
beyanda bulunuyorlar...
Anlamam…
Orası, “Yalancı” gazete
bayileriyle Gazete HABERTÜRK arasında…
Ama anlayamadığım şu:
Fatih sürekli olarak diğerlerinin
tirajlarının “dandik” olduğunu iddia ediyor ama diğerlerinden
itiraz gelmiyor…
Diğerleri Fatih’i ciddiye mi
almıyorlar ki eğer öyleyse büyük hata!..
Yoksa Fatih haklı olduğu için
itiraz edemiyorlar mı?..
Neyse…
Ben analizimi Fatih kardeşime bir
hatırlatma ile bitireyim…
Sevgili Fatih;
Kibir bütün dinlerde “günah”
olarak tanımlanmıştır…
Dini inancı zayıf olanlar için ise
“kibir”, Monteigne’nin “Mütevazı olma doğru sanırlar” ilkesinin
doğruluğunu kanıtlamak için mutlaka sergilenmesi gereken bir
“tavır” şeklidir…
Oysa Monteigne bile o ve benzeri
tespitlerini “Denemeler” isimli çalışmasında yazmıştı
sadece…
Derim ki: Kibirden
vazgeç!..
Bırak seni, Turgay Ciner ve Kenan
Tekdağ başta olmak üzere başkaları övsün…
Prens
Potemkin de Kraliçe Katerina’nın geçeceği
yollardaki fukara Rus evlerini lüks maketlerle giydirmiş,
ağızlarında diş kalmamış köylüleri kovup temiz yüzlü Rus
zenginlerini getirip yerleştirmişti onların yerine ama o çabaları
Rusya’nın göçüp gitmesine engel olmamıştı…
Unutma…
Başarılı yönetici; patronuna,
doktoruna ve avukatına yalan söylemeyendir…
Az daha
unutuyordum?..
Sahi!..
Denetlenmiş net satışın kaç
Fatih?..
Yoksa
Bekir Coşkun'dan sonra tiraj göçtü de yazamıyor
musun?..
Kaçan Tiraj'ın, Çölaşan yüzünden
Sözcü'ye gittiğine inandığın için son günlerde Sözcü gibi fazla
kökten milliyetçi yayın politikası izlediğin doğru
mu?..
Gözlerinden öperim,
Adnan Berk Okan