Bekir Coşkun 'Projenin Taş.k’ları'nı yazdı
Bekir Coşkun, Projenin Taş.k’ları... başlıklı yazısında Ergenekon davasını başlatan 5 no'lu CD'nin içeriğinde Tuncay Güney'e geçen işkence seslerini ve tehditleri yazdı.
İşte Coşkun'un "Bunca yıldan sonra mesleği, yaşamı, geleceği hahamın taş.k’larına endeksli yazarın bunlardan haberi tabii ki yok... “Memleket iyi olsun” deyip duruyoruz o sırada..." diyerek kendisini ve Tuncay Güney'e yapılan işkenceyi anlattığı o yazı:
5 no’lu CD...
Sorgucu, Ergenekon sorgulamasında tanığa diyor
ki:
“Bekir Coşkun’u da
söyle...”
İstediği yanıtları alamayınca kızıyor “Yoksa
taş.k’larını koparırım” diye...
Adam bizi söylese; Ergenekon’a giriyoruz,
taş.k’lar kurtuluyor...
Söylemezse; taş.k’lar gidiyor, biz
kurtuluyoruz...
Bizim durum taş.k’lara bağlı
diyelim...
Fifti fifti...
5 no’lu CD’yi dinledim; dayak sesleri,
hırlamalar, kusmalar, düşmeler, kalkmalar... Belli ki birilerine
işkence yapılıyor...
Sorgulanan Kanada’daki haham kardeşimiz Tuncay
Güney... Ergenekon’un şemasını verdi, gitti
Kanada’da haham oldu, bilirsiniz...
Bunca yıldan sonra mesleği, yaşamı, geleceği hahamın
taş.k’larına endeksli yazarın bunlardan
haberi tabii ki yok...
“Memleket iyi
olsun” deyip duruyoruz o sırada...
O kadar...
Haham Tuncay Güney’in bu
ifadesi üzerine bildiğiniz Ergenekon başladı...
Yüzlerce insan tutuklandı...
Telefonlar dinlendi, yatak odalarına girildi...
Evler basıldı...
Çok insanın canı yandı, hâlâ da yanıyor...
Ve önceki
gün:
SKYTürk’teki 360 Derece
programına katılan haham Tuncay Güney
canlı yayında dedi ki:
“Ergenekon bir
projeydi... Proje tamamlandı... İşkence görmeseydim onları
söylemeyecektim... Devlet beni
kullandı...”
Evet...
Proje tamamlanmıştı...
Yargı, ordu, medya gibi etkili, güçlü kurumlar sindirildi...
Anayasa, yasalar, kurallar imama göre yeniden dizayn edildi...
İstila başarıldı...
Proje tamamdı...
Arkasından...
Bugünlerde izlediğiniz enkaz kaldırma çalışmalarına geçildi...
Başbakan bunları yapanlara(!) kızdı...
“Tarih
affetmez sonra” dedi...
Paşaya “geçmiş olsun”a
gitti...
Kimin parmağının, kimin iki dudağının, kimin dilinin
ucunun kaderimizi çizdiğini bilmediğimiz memlekette...
Ben ise yazgımdaki taş.k’ları düşünüp dururum...