Bekir Coşkun kovulmayı hak etti çünkü...
Aydın Doğan’ın Emin Çölaşan’a yıllarca katlandığı gibi katlanmadı Ciner… “Hadi kardeşim işine bak!” deyiverdi…
ADNAN BERK OKAN
Bekir
Coşkun'un kovulduğuna yönelik haberimizi
okudunuz...
Kovan kişinin (iddia edildiği gibi) Fatih Altaylı
olmadığını da öğrendiniz...
Aksine…
Altaylı, Coşkun’un gazetede kalmasını çok
istedi…
Hatta…
Bekir Coşkun’u kovan patronu Turgay
Ciner’e on gün süre ile ”Bekir ağabeyi kovmayalım
kalsın” şeklinde yoğun bir “ricacı baskı”
bile yaptı…
Ama…
Turgay Ciner kararlılığını sürdürdü…
Siz yazımın başlığındaki soruya bakmayın...
Kim haklı kim haksız beni ilgilendirmez…
Ancak bu, Turgay Ciner ve Bekir
Coşkun’un bu kovma-kovulma olayında aldıkları tavrın
analizini yapma hakkımı da engellemez…
O halde dakika bir gol bir...
Bekir Coşkun en başta faullü güreşti…
Turgay Ciner için de, Çölaşan’la
birlikte burnundan halka ile bağladıkları Aydın
Doğan’a zamanında yaptıkları blöflerden birini devreye
koydu…
Belli ki Bekir Coşkun, Ciner’in o blöfü yutacağını
zannetti...
Ya da yeni patronunu hiç tanımamış…
Çünkü…
Aklı başında, şansının sadece ittirmesini arkasına destek alan
(hayatını şansına bağlamayan) bir medya patronu
“blöf” yutmaz…
Ve tabii bir de o köşe yazarına karşı açığı olmayan medya
patronları yutmaz blöf…
Turgay Ciner Bekir Coşkun’la hiçbir zaman yüz göz
olmadı ki açık versin…
Coşkun'un ekürisi Emin
Çölaşan’a, tam da referandum öncesi yazılarının
yasaklanmadan etkisiz hale getirilmesi için “zoraki
izne” çıkarıldığını söyledi…
Tabii yanına “Bunlar da Tayyip’ten korkuyorlar
Emin” cümlesini eklemeyi unutmadı…
Emin Çölaşan da alışık olduğu üzere bu haberi önce
bir başka platformda yayımlatma stratejisini uyguladı…
İyi niyetli bir gazeteci arkadaşımıza bu haberi uçurdu…
Arkadaşımız da işin arkasında ne olduğunu düşünmeden yayımladı
haberi…
Ertesi gün aynı haber, soğuk savaş dönemi gazetecilerinin
toplanma kampı olan Sözcü’de yayımlandı
manşetten…
Ve eşzamanlı olarak Bekir Coşkun’un Gazete
HT’den ayrılıp Sözcü’ye geçeceği haberi
atıldı ortaya..
Fatih Altaylı (haklı olarak) gazetesini korumak
için ve aynı zamanda samimiyetle “Bekir ağabey benim canım
ciğerim” diye bir açıklama yaptı…
Ama bu arada olayın Bekir Coşkun’un aktardığı gibi
olmadığını, canı ciğeri ağabeyinin kendi talebiyle izne çıktığını
da söyledi…
Ve…
Bekir Coşkun, Altaylı’nın açıklaması üzerine öyle
bir demeç patlattı ki kişilikli her patronu çileden çıkaracak
cinsten…
“Arkadaş, bak ben de SÖZCÜ’ye geçerim haaa!” diye
parmağını salladı Turgay Ciner’e…
“Çabuk bana tebligat gönderin!”…
Turgay Ciner bu…
Bekir Coşkun’un uyanıklığı söker mi?..
Beş benzemezle “rest” çektiğini anladı tabii
yazarının…
Hem yani olacak şey mi?..
Hani “beni yine Hürriyet istiyor” dese belki ama
Gazete HT gibi saygın bir gazetenin alternatifi,
yayın politikasını Başbakan Erdoğan ve hükümetine
“hakaret” etmek üzere bina etmiş
Sözcü müydü yani…
Turgay Ciner adeta “Ben Aydın
Doğan değilim kardeş!.. Bu senaryo bana sökmez… Demirden korkan
trene binmez” dercesine koydu Bekir
Coşkun’u kapıya…
Yani…
Aydın Doğan’ın Emin Çölaşan’a
yıllarca katlandığı gibi katlanmadı Ciner…
“Hadi kardeşim işine bak!” deyiverdi…
Kardeşi kadar sevdiği ve güvendiği Fatih
Altaylı’nın Bekir Coşkun'un gazetede
kalması adına yaptığı ricaları da hiç dinlemedi bile…
Ama bazı siteler Bekir Coşkun'u Başbakan'ın
kovdurduğunu iddia ediyor...
Ederler..
Çünkü Bekir Coşkun onların gerçekten canları
ciğerleri...
Not: Bu haber - analiz Bekir Coşkun'un Başbakan tarafından kovurulmadığı gazete içinden ve güvenilir bir kaynaktan alınarak yapılmıştır.
adnanberkokan@gmail.com