Beki acilen Tarık Akan filmi izlemeyi bırakmalı!
BirGün gazetesinin medya yazarı Ümit Alan köşesinde Akif Beki'nin giderek saplantı boyutuna varan Tarık Akan yazılarını yorumladı...
İşte Alan'ın o yazısından çarpıcı bir bölüm:
TUTMAYIN KÜÇÜK ENİŞTEYİ
"Kimi "cevval çıkışlar" var ki, onları nerede görsem, aklıma
Tosun Paşa filminin o unutulmaz repliği düşüyor. "Tutmayın
küçük enişteyi salıverin gitsin!" diyordu hani Kemal
Sunal, filmin bir yerinde ucuz kahramanlık yapmaya çalışan Küçük
Enişte'ye. İşte o minval bir çıkış var bu günlerde. Akif
Beki'nin çıkışından söz ediyorum.
Beki, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmaya başlamasıyla ortaya fırladı ve ne ilgisi varsa durup dururken Tarık Akan'a "niye müdahil olmadın?" diye çıkışıverdi.
Yazı üzerine yazı yazarak 12 Eylül davasını Tarık Akan'ın müdahil olmadığı bir dava düzeyine indirgedi. Referandum öncesinin "evet demeyenleri darbeci ilan edelim" coşkusu hortlayıvermişti. Pirupak demokrasi getireceğini iddia ettikleri o referandumdan sonra yaşanan tutuklama dalgaları anlaşılan bir davayla unutuluvermişti.
İLLA Kİ TARIK AKAN'I ORADA GÖRECEK
Kenan Evren yargılanıyordu ya, birileri tıpkı 12 Eylül'deki gibi fikirleri yüzünden zindanlarda çürüyor önemli değildi. Tarık Akan 12 Eylül duruşmalarında bayrak sallamalıydı. Yani Akif Beki illa ki, Tarık Akan'ı orada görecekti. Kim bilir bu nasıl bir hayranlıktı? Peki madem Akif Beki bu derece Tarık Akan hayranı, illa onunla birlikte yürümek istiyor, bu haftaki Köşe Vuruşu'nda ona bazı şeylerin sadece o filmlerde olabileceğini hatırlatmak istiyorum
MAVİ
BONCUK
Akif Beki, Tarık Akan'ın 1974 tarihli Mavi Boncuk filmini izlemiş
ve oradaki ismi koyulmamış Stockholm sendromundan etkilenmiş
olabilir. Orada hatırlarsanız gazinoya eğlenmeye giden kardeşler,
hesap fazla gelince ödeyemeyerek dayak yiyor sonra da gazino
sahibinden intikam almak için assolist Emel Sayın'ı kaçırıyorlardı.
Hani Emel Sayın da kendisini kaçıranlardan biri olan Tarık Akan'a
aşık oluyordu filan.
AKP, ülkeyi meşhur referandumla Kenan Evren'in 12 Eylül gazinosundan kaçırmış olabilir, hatta gazinonun sahibi Kenan Evren'i yargılıyor da olabilir ama bu aynı sistemle yeni bir gazino kurmuş olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ahmet Şık'lar, Nedim Şener'ler, Büşra Ersanlı'lar, Ragıp Zarakolular, bilumum gazeteciler, öğrenciler, HES protestocuları, Kürt siyasetçiler hâlâ o gazinoda sadece düşünceleri ya da siyasi görüşleri yüzünden fazla hesap ödüyorsa, birileri de o gazinonun yeni sahiplerine aşık olmayabilir.
Neden orada olmadığını Tarık Akan bilir, ama hiç kuşkusuz bu yüzden orada olmayanlar da vardır. Herkes kendisini tutsak edene aşık olacak diye bir şey yoktur. Zira öyle şeyler sadece filmlerde olur. Arada, "mavi boncuk kimdeyse, benim gönlüm onda olmak zorunda değildir" diyenler de çıkar.
SEV
KARDEŞİM
Tarık Akan'ın 1972 tarihli "Sev Kardeşim" filmi de Beki'yi
etkilemiş olabilir. Akan o filmde başrolü Hülya Koçyiğit'le
paylaşır. Fakir ama çapkın kızı canlandıran Koçyiğit,
arkadaşlarıyla fabrikanın sahibinin oğlunu canlandıran Tarık Akan'ı
tavlayabileceğine dair iddiaya girer. Koçyiğit'in ilk tavlama
hamlesi hayli yaratıcıdır. Otobüste giderken çaktırmadan kendi
paltosunun düğmelerini Tarık Akan'ın ceketine ilikler. Bu yaratıcı
tavlama hamlesi işe yaramış ve Tarık Akan'ı canladıran karakter,
Hülya Koçyiğit'e sevdalanmıştır.
AKP'nin özellikle referandumdan bu yana yaptıkları da bu tavlama yöntemlerini hatırlatıyor. Kendi paltolarının düğmelerini özellikle sol kesimin ceketine ilikleme gayreti oldukça yaratıcı. Örneğin referandumda, hayır diyemeyeceğiniz şeylerle, asla kabul etmeyeceğiniz şeyleri bir pakette sunup, "hadi hepsine evet deyiverin" zorlaması gibi.
Bir yandan Evren'i yargılarken, bir yandan onun mirasına sessizce çöküvermeleri gibi. Ancak böyle saf aşıklar sanıyorum sadece o filmlerde kaldı artık. Akif Beki, tıpkı bu filmlerdeki gibi bir saflık bekliyor olabilir, lâkin süreci okumaya gayret gösteren veya iktidardan bir çıkar ummayan herkes ne olup bittiğini görebiliyor. "Sev kardeşim, seveceksin, gönülden değilse zorla" demekle sevgi kazanılmıyor. Tarık Akan'ın müdahil olup olmaması kendi bileceği iş, ancak kimilerinin müdahil olmamasında pekâlâ bunun da etkisi olabilir. Gayet tabii her müdahil olan da Bekigillerin "sev kardeşim!" çağrısına kulak vermiş değildir.
BEKİ, TARIK AKAN FİLMLERİNİ AZALTMALI
Akif Beki'nin durup dururken Tarık Akan üzerinden bir tartışma yürütmesi anlamsız. Kendisi bunu "Tarık Akan bir semboldür" diye açıklıyor. Kenan Evren'in yargılanmasının kimi kesimlerde yeterince coşku yaratmamasının acısını ondan çıkarmak istiyor olabilir, ama bu nafile bir çaba.
Tarık Akan müdahil olsun, olmasın, sözgelimi bir Büşra Ersanlı kendisine isnat edilen o suç yüzünden tutukluyken, sözgelimi Metin Lokumcu biber gazı yüzünden ölmüşken, sözgelimi bir üniversite öğrencisi bir poşu yüzünden aylarını cezaevinde geçirmişken, Kenan Evren davası sakat doğmuş demektir.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşususur. Kenan Evren'i sanık sıfatıyla görmek elbet insanı biraz iyi hissettirir, ama fazlası değildir. Akif Beki'nin aniden parlayan Tarık Akan hayranlığı, o filmlerde kalsa iyi olur. Yok eğer o filmleri gerçek zannetmeye başladıysa, acilen film izlemeyi azaltmalıdır.