Bedri Baykam'a niye yardım edilmedi?

Olayın Akatlar'da geçmesi ilgiye muhtaçtır. Sultanbeyli değil, Fatih değil, Bağlarbaşı değil, Armutlu da değil; Akatlar...

GAZETECİLER.COM - Bedri Baykam'ın bıçaklanmasından çok sonrasında yaşadıkları tartışma konusu oldu.
Türk halkına ne oldu?
İnsanlığımızı mı kaybettik?
Nihal Bengisu Karaca'nın dediği gibi "Olayın Akatlar'da geçmesi ilgiye muhtaç"...
Neden derseniz?
Devamını Karaca'dan okuyalım:

"Dikkatinizi çekerim. Olayın Akatlar'da geçmesi ilgiye muhtaçtır. Sultanbeyli değil, Fatih değil, Bağlarbaşı değil, Armutlu da değil; Akatlar. Bu durum, Bedri Baykam'a yardım etmeyenlerin "ideolojik nedenlerle" insafsızlığa düşmüş olabilecekleri ihtimalini devre dışı bırakıyor.

Zira Akatlar, Bedri Baykam'ın dünya görüşüne tepki duyacak insanların yaşadıkları bir muhit değil. "Bedri Baykam yaralandığında onu hastaneye götürmek için canla başla seferber olabilecek insan profilinin dünya üzerinde bulunma ihtimali" sorulsa, Akatlar-Etiler civarı yanıtın ilk sırasına oynar, teoride.
Peki pratik neden farklı oldu?
Ne oldu da adına duyarsızlık, vicdansızlık, üşengeçlik sıfatlarından hangisini takacağımızı bilemediğimiz o tablo, Baykam'ın bıçak yarasına resim altı oldu?

İki olasılık var.

İhtimal No 1: Söz konusu olan Bedri Baykam gibi mahallenin dokusuyla paralel bir kişi olsa bile, "yaralanma" faktörü olayların seyrini değiştiren bir etken. Mevzunun özeti "kaybedecek çok şeyi olan insanın minimal risk prensibiyle yaşaması" olabilir. Bir sürü prosedürden geçilecek, koltukların batması da cabası. Aynı muhit, ayağı kırılmış bir köpeği veterinere götürmek için ya da çevre bilinciyle ilgili bir sempozyum için vakit harcayabilir, ama sürprizlere açık olmayan vicdamyla yaralı bir insana kapalı kalabilir. Çünkü ikincisini planlamamıştır, çünkü ikincisi fazla risklidir.
İhtimal No 2: Bedri Baykam, o şekilde agresif bir yardım çağrısı yapmak yerine yerde yol kenarında uzanıp yatmayı deneseydi, mutlaka bir araba durur ve yardım etmek isterdi. Çünkü biz halk olarak, acısına ya da hak talebine canhıraş karşılık bekleyen insanları anlamıyoruz. Genel olarak, bu türden yardım çağrıları söz konusu olduğunda ilgilinin "şov" yaptığını düşünmeye yatkınız. Fakirin sessizini severiz, "Ben açım, açlıktan ölüyorum" diye eylem yapanını değil.