'Baykal insanların şerefiyle oynamasın'
Deniz Baykal, Kanal 7 ve yönetimini hedef alan açıklamalar yaptı. Zekeriya Karaman'dan yanıt gecikmedi. Karaman Baykal'a çağrı yaptı;
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,
partisinin dünkü grup toplantısında Kanal 7 ve Kanal 7 yönetimini
hedef alan açıklamalar yaptı ve bazı iddialar gündeme getirdi.
Aslında daha önce de Baykal tarafından söylenmiş iddialardı
bunlar ve Baykal’ın ardından Kanal 7 yönetimi yazılı bir açıklama
ile iddiaları net bir dille yalanladı.
Peki, bu iddiaların kaynağı neydi? Gerçekle bir ilişkisi var mıydı?
Yoksa bu iddialar sistematik bir karalama kampanyasının ürünü
müydü? Erhan Çelik sordu, Zekeriya Karaman
yanıtladı;
İşte Zekeriya Karanman'la yapılan
röportajdan satırbaşları;
BİR KURUŞ PARA
AKTARILMADI
"Bunu dünkü açıklamamızda da ifade ettik. Kanal 7’ye Deniz
Feneri’nden; ne Avrupa ne Türkiye Deniz Feneri’nden bir kuruş para
aktarılmamıştır. Bunu defalarca söyledik, şimdi tekrar
söylüyorum. Biz aslında dün Sayın Baykal’ın grup konuşmasından
sonra da yönetim kurulu olarak bir yazılı açıklama yaptık. Bu
açıklamada da Sayın Baykal’ı iddialarının belgelerini önce
kamuoyuyla paylaşmasını ve bunu acilen adli makamlara intikal
ettirmesini söyledik. Fakat Deniz Baykal böyle yapmadı. Bir adamını
tekrar kamuoyunun karşısına çıkarıp yeni sorularla, demode bir
metodu uygulamaya devam etti. Şimdi ben size geçmişten bir olay
anlatacağım. 1996 yılında Sayın Deniz Baykal yine CHP grup
toplantısında Kanal 7 ile ilgili bir klasör çıkardı ve aynı bugün
yaptığı gibi kamuoyunun önünde sallayarak Kanal 7’yi
suçladı. O zaman 28 Şubat süreci başlamıştı. Ak Parti
yönetimi de hiçbir şekilde ortada yoktu. O günden bu güne
acaba bu dosyanın akıbeti ne oldu? İşte Deniz Baykal, seçimler
sürecinde de sürekli olarak klasörler salladı, fakat
içeriğiyle ilgili, belgelerle ilgili kamuoyuna hiçbir şey
sunmadı.
SEÇİM DÖNEMİNDE SALLADIĞI KLASÖR İKİNCİ
VAKA MI?
96’da da Kanal 7 ile ilgili hatırlayanlar bilir,bizim
arşivlerimizde de vardır. Kanal 7 ile ilgili 1996 yılında
CHP grubunda aynışekilde o zaman ki hatırladığım kadarıyla
klasörün rengi maviydi, mavi bir klasördü,Kanal 7 ile ilgili
iddialar olarak kamuoyuna sundu. Klasörü sundu. Fakat bu
dosyanın içeriği ile ilgili hiçbir sonuç çıkmadı.
BAYKAL İNSANLARIN ŞEREFİYLE OYNAMASIN
"Klasör metodu devam ediyor. Deniz Baykal seçimler boyunca bu
klasörü seçim meydanlarında gösterdi. Fakat içeriği ile ilgili
hiçbir belge sunmadı. Ben buradan Sayın Baykal’a çağrıda
bulunmak istiyorum: Kendisi bir hukuk adamı. Ana muhalefet
partimizin lideri. Kendisine yakışan şey şu; insanların şerefiyle,
haysiyetiyle oynamasın. Kurumların haysiyetiyle şerefiyle
oynamasın. Elinde bir belge varsa önce kamuoyuna belge
olarak sunsun, ondan sonra götürsün adli makamlara teslim etsin.
Biz Türk yargısına sonuna kadar güveniyoruz."
BU PARA ELDEN ZEKERİYA KARAMAN'A VERİLDİ
DENİYOR...
"İşte biz diyoruz ki bize intikal etmiş tek kuruş yok.
Varsa bir belgen 900 milyon ve yahut da bir kuruş, varsa bir
belgen, bu belgeni ortaya koy, şu para Zekeriya Karaman’a bu
belgeyle verilmiş de. Bırakın Deniz Baykal’ı Alman
Mahkemesi, mahkeme başkanı bu mahkeme başladığı zaman Almanya’da
kendisi açıkladı. Dedi ki; bu konuyla ilgili olarak elimizde hiçbir
belge yok. Sadece bir kısım sanıkların, o da bir tane sanığın
aslında, vermiş olduğu ifadelere dayalı olarak biz bugün bu
mahkemeyi başlatıyoruz ve uzlaşmayla bu mahkeme sonuçlanacağı için
uzun sürmeyecek diye mahkeme başkanı açıklandı."
CHP'NİN SİZİNLE VEYA KURUMLA ALIP
VEREMEDİĞİ NE?
"CHP’nin buradaki asıl hesabı AK Parti ile olan siyasi
kavgasıdır. Bu arada Kanal 7’yi Deniz Feneri’ni, bizim
şahıslarımızı, kurumlarımızı bu olayda alet olarak kullanıyor. Biz
defalarca söyledik."
ALMAN MAKAMLARI DA KANAL 7 İLE İLGİLİ
İDDİALAR DİLE GETİRİYOR...
Erhan Çelik: Neyle nasıl suçlanıyorum diye
sordunuz mu?
"Bu soruyu tabii bize sorması gereken aslında Alman yargı
makamları. Bu dosya, bu dava başlayalı iki yılı geçti. İki yıldan
beri bizim ismimiz bu dosyada geçiyor. Bu dosyada adımız geçmesine
rağmen, iki ay öncesine kadar hiçbir şekilde bizimle ilgili olarak
bir işlem başlatılmadı. 2 ay önce Türkiye‘ye bir adli
yardım talebi başladı ve yaklaşık 2 hafta önce de Türkiye’ye
intikal etti. Şu anda da bununla ilgili gerekli işlemler yürüyor.
Biz bundan dolayı Alman anayasa mahkemesine ferdi müracaatta
bulunduk. Dedik ki bizim hiçbir savunmamız yapılmadan,
hiçbir ifademiz alınmadan, bizim bu konudaki hiçbir şekildeki
pozisyonumuz belirtilmeden, bizimle ilgili olarak mahkeme başkanı
haksız olarak mahkeme bittiğinde sonuç kararı açıklanırken, asıl
suçluların Türkiye’de olduğu diyerek ilan etmesinin yanlışlığını
işaret eden bir müracaatı Alman Anayasa Mahkemesine yaptık. Ve
burada aslında daha henüz dosyanın Türkiye’ye intikal etmiş olması
da gösteriyor ki, bizimle ilgili hiçbir bilgiye dayanmayan, zaten
kendi ifadeleriyle belgeye de dayanmayan iddialar bize bir suç
isnadı olarak yöneltilmiştir ve bunu cevabı daha yeni aranmaktadır,
2 aydan beri aranmaktadır. Hâlbuki bizim yine
avukatlarımızın öğrendiği bilgilere göre bu adli yardım talebi,
bundan 1,5 sene önce taslak olarak hazırlanmış ve savcının önüne
konulmuş ama bir türlü nedense işlem yapılmamış Almanlar
tarafından.
DAVADA GÖREVLİ BAŞKOMİSERİ TÜRKİYE'YE
DAVET EDİP GAYRİ RESMİ BİR KONUŞMA YAPTINIZ
MI?
"Bu o kadar komik, o kadar saçma bir şey ki, asla bizim
böyle bir davetimiz söz konusu değil. Böyle bir şey
olamaz. Kaldı ki komiser Böhm şu anda Türk Adalet
Bakanlığı’na müracaat edip diyor ki, “Ben, siz de müsaade ederseniz
gelip onlara soru sormak istiyorum” diyor.
BU OLAY TÜMÜYLE AK PARTİ'Yİ YIPRATMAK
ADINA
"Bu konuyu özet olarak böyle görüyorum. Maalesef başından
beri bu olay Ak Parti’nin sonuç olarak yıpratılması ve bu arada
Kanal 7’nin yıpratılması ve dolayısıyla Kanal 7’nin yöneticilerinin
yıpratılması şeklinde gelişmiştir süreç."