Başörtüsü yasağının kalkması kimin işine yaradı?..
Ecevit merhum 1973 seçimlerindeki başarısını “Allah kısmet ederse” ve “İnşallah; Allah’ın izniyle” gibi çok kısa mesajlarla elde etmişti…
ADNAN BERK OKAN
Vay be!..
Ne ağır bir yükmüş meğer…
Türkiye’nin bütün siyaset enerjisini nasıl da kilitlemiş…
Başörtüsü yasağından söz ediyorum…
Neyse…
Hepimize geçmiş olsun…
En çok da CHP’ye geçmiş olsun…
Mükemmel bir sınav verdiler…
Yıldızlı pekiyi aldılar bence…
Üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasını nasıl ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir demeciyle sağladıysalar; Meclis Genel Kurulu’na başörtüsüyle girilmesi yasağının kaldırılmasına da aynen öyle katkı yaptılar…
Efendim…
“İçlerinde itiraz edenler vardı” diyebilirsiniz…
Doğru…
Vardı…
Bundan sonra da olacaktır…
Ama…
CHP bir sermaye şirketi değil bir siyasi parti…
Elbette farklı görüşler olacak…
Ancak…
Kurumsal olarak CHP, belki de kurulduğu günden bugüne kadar geçen zaman sürecindeki “en akılcı, en doğru” siyasi tavrını ortaya koydu…
"En başarılı" stratejisini uyguladı...
Göreceksiniz…
Önümüzdeki siyasi süreçte CHP siyasi olarak büyük kazanımlar elde edecek…
“Neden?” diye sorarsanız, söyleyeyim…
CHP yıllardır siyasi enerjisinin en büyük kısmını bu saçma sapan başörtüsü yasağına verdiği destekle harcadı da ondan…
Biliyor musunuz?..
Bana göre Ak Parti ilk defa acele etti…
Neden mi?..
Çünkü…
Merkez sağ partiler (Bilhassa son üç seçimde Ak Parti) her seçim öncesi “aaa cambaza bak!” dercesine ortaya “başörtüsü yasağını kaldıracağız” diye bir taahhütte bulundu…
Ve…
CHP o taahhüde kırmızı görmüş boğa gibi saldırıp, bütün enerjisini o kavgada harcarken, Ak Parti malı götürdü…
Yani enerjisini seçim kazanmak için harcadı ve başardı…
Ey güzel insanlar!..
Ak Parti onbir senedir iktidarda…
Peki…
Bu onbir senede başörtüsü yasağını neden kaldırmadılar?..
Hatta geçtiğimiz yıl BDP Milletvekili Altan Tan’ın Meclis Genel Kurulu’na başörtüsü ile girilmesine imkân veren kanun teklifini bile reddettiler…
Niçin?..
Henüz “erken” olduğu için…
Fakat…
Ak Partili 4 kadın milletvekili hacca (planlanan zamandan) bir yıl önce gidip de “Biz bundan sonra başımız açık gezip de kirlenmemize izin vermeyiz” deyince ip koptu…
Parti yönetiminin ve Başbakan'ın “Amman ha!.. Sakın yapmayın!” diyecek halleri yoktu ya…
Gerçi erkendi ama olsun…
CHP’yi tahrik ederler, başörtülü dört kadın milletvekiline saldırmaları için zemin nasıl olsa yaratırlar ve CHP’li “saldırganlar” da bu tuzağa düşerlerdi…
Ama olmadı işte…
Eski cumhurbaşkanlarımızdan merhum Fahri Korutürk’ün diplomat oğlu, CHP Milletvekili Osman Korutürk; “sakın gerginlik yaratmayın bu bir tuzak!” diyerek herkesin aklını başına almasını sağladı…
Ve…
En kökten laikçi/cumhuriyetçi milletvekillerini bile (En azından) sakin olmaları için ikna etti…
Dikkat ettiniz mi bilmem…
CHP Meclis Gurubu bugün son derecede sakin bir şekilde konuşmaları izlerken başörtülü 4 milletvekili çok tedirgindiler…
Zira düşündükleri gibi olmamıştı…
Oysa onlar CHP Gurubu’nun ortalığı ayağa kaldıracağını düşünmüşlerdi…
Fakat o her zaman saldırganlaşan milletvekilleri nasıl da birden kuzu gibi olmuşlardı…
“Hay bin kunduz!” idi yani…
Ve işte o anda; oyunun ters teptiğini anladılar…
Tedirginlikleri ondandı…
Yani…
Başörtülerini takarak Genel Kurul Salonu’na girme
kararında aceleci davranmışlardı…
Bu arada aklı başında milyonlarca CHP’li bayram ediyor, birbirlerine telefon mesajı veya elektronik mektup gönderip, “Ak Parti’nin oyununu bozduk, helâl olsun bizim milletvekillerine” diyerek el çırpıyorlardı…
Şimdiiii…
Önümüzdeki üç seçimde Ak Parti’nin CHP’nin enerjisini nasıl bir “aaa cambaza bak!” oyunu ile alacaklarını bilmiyorum…
Kolay olmayacak…
Kader sanki CHP’den yana dönmeye başladı gibi…
Mustafa Sarıgül için her şeyi söyleyebiliriz ama “İstanbul seçmeni nezdinde karşılığı yok” diyemeyiz…
Eh yani…
İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı adaylığı da kesinleşti…
Ve işin ilginci; “Rabbi” ile birlikte geliyor…
Bir CHP’li başkan adayı için alışıldık bir şey değil bu…
Ecevit merhum 1973 seçimlerindeki başarısını “Allah kısmet ederse” ve “İnşallah; Allah’ın izniyle” gibi çok kısa mesajlarla elde etmişti…
Sarıgül şimdilik
“Rabbim” diyor (Kimlere mesaj verdiğini anlayan
anlamıştır); bir süre sonra da göreceksiniz her konuşmasında en az
20 – 25 kere “Allah” diyecektir…
Vakit namazından çıkarken görüntülerinin
yayınlandığına rastlarsanız medyada şaşırmayın...
İlle de Cuma namazı çıkşları bir şölene
döndürülecektir...
Her zaman söylerim:
Türkiye'de siyaset üç şey olmadan olmaz...
O üç şey ne mi?..
- Din,
- Para,
- Medya gücü...
CHP ilk defa bir seçim yarışına arkasına bu
üç gücü alarak girecek...
Bunlara Sarıgül'ün en az Erdoğan
kadar ağlayabilme yeteneğiyle, gülme, bağırma, çağırma, insan
azarlama yeteneğini(!) de eklemeyi unutmayın...
Demek istemem o ki…
Başörtüsü yasağının kalkması siyaseten Ak Parti’ye değil, CHP’ye yarayacaktır…
İşin ilginç tarafı Ecevit’ten sonra ilk defa bir CHP’li aday “dindarları” etkileyecektir…
Nasıl mı?..
Seçim meydanlarında ve TV konuşmalarında sık sık “Allah, inşallah, Rabbim izin verirse, Allah kısmet ederse” diyerek…
Bu söylem, aslında Milli Görüşçü olmayıp da merkez sağa ve haliyle “Allah’a” yakın olduğuna inandığı için Ak Partili adaylara oy veren eski merkez sağ seçmeni çok etkileyecektir…
Buna, CHP’nin başörtüsü yasağının kaldırılmasına verdiği desteği de ekleyin…
Peki…
CHP’nin bütün bu avantajlarını dezavantaja dönüştürme ihtimali yok mu?..
Var…
Kim mi?..
CHP’li medya yöneticileri, gazeteciler ve köşe yazarları…
CHP için tek tehlike o köhnemiş, değişimin nasıl bir şey olduğunu halen anlayamayan; başörtüsüne özgürlük verildiğinde laik devletin yıkıldığını zanneden 1946 model CHP’liler…
Not: İstanbul belediye başkanlığı seçimlerini CHP’nin kazanma ihtimalinin “sıfır” olduğunu yazmıştım ya, işte o fikrimden caydım…
Neden mi?..
Çünkü o analizi yaparken Ak Partili 4 kadın milletvekilinin Genel Kurul Salonu’na başörtüsü takarak girecekleri; CHP Gurubu’nun da bunu olgunlukla karşılayacağı hiç aklıma gelmemişti…
Bugünkü fikrim şu:
Kadir Topbaş’ın işi çok zor…
Hatta zordan da öte…
Velev ki CHP medyası CHP’yi saldırganlaştırsın da işi kolaylaşsın…
adnanberkokan@gmail.com