Basındaki 'tetikçiler ve soytarılar' kimler?

Ekrem Dumanlı'nın "basında kalacaklar ve kalmayacaklar" yazısına bir yorum da Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu'ndan geldi.

GAZETECİLER.COM -
Köşe yazarları medya içindeki tartışmaları, çekişmeleri, atışmaları sık sık köşelerine taşıyorlar.
Mesela bu açıdan geçen hafta epey fırtınalı geçti.
Zaman gazetesi yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı köşesinde önce yakın gelecekte "tasfiye olacak gazeteciler" listesi verdi; ardından da "ayakta kalacak gazetecileri" listeledi.
Ortalık bir anda karıştı.
Oysa iki listede de somut isimler yoktu. Tipler, vasıflar vardı.
Belli ki, Dumanlı medyayı şöyle bir sarsmak istemişti.
Doğrusu, bunu becerdi de.
Fakat arkası kötü geldi...
Nefret ettiklerini ad vererek listeleyenler; bu listeler sayesinde eski hesaplarını görmek isteyenler çıktı.
Haşmet Babaoğlu da bu konuya değindi bugün...
Peki onun görüşü ne?

"Bana kalırsa...
Yakın gelecekte tasfiye olacakları veya ayakta kalacakları listelemeye kalkıp hoş hayaller kurmak yerine...
Düzen böyle sürerse merkez medyada hep vazgeçilmez sayılacak gazeteci tipini listeleyip üzerinde düşünmek gerekiyor!
Uzun değil bu liste!
Sadece tetikçiler ve soytarılardan oluşuyor.
Patron çıkarlarının tetikçileri...
Ve yayın yönetmenini eğlendiren (bu vesileyle ve ne hikmetse okuru da eğlendirdiği varsayılan)soytarılar....
Biliyorum tetikçilerin ve soytarıların biri gider, öbürü gelir. Ama bazı gazetelerde bu iki kurum hep el üstünde tutulur.
Eh, böyle bir basından da anca bu kadar güvenilirlik çıkar.

***

Tetikçiler ve soytarılar işlerini nasıl görürler? Belirleyici nokta budur.
Tetikçiler, kurumsal çıkarlar adına haber ve yazı kisvesi altında sağa sola ateş ederken esas olarak düşmanlık ve nefret üretirler.
Soytarılar ise yayın yönetmenlerinin sırt sıvazlamalarıyla halkı aşağılarlar; hakaret dolu sözlerini mizah veya zekâ olarak yuttururlar. (Bu soytarıların hakaretlerine bir kez karşı çıkmaya görün, "küfürbaz" diye yaftalanan siz olursunuz da şaşar kalırsınız!)
Düzen böyle sürüp gider işte!"

Çok mu karamsar yaklaşıyor dersiniz Haşmet Babaoğlu?
Kendisi böyle düşünüyor çünkü...
"İçimde iyimserliğin kırıntısı bile yok mu peki?" diye soruyor kendi kendine...
Yanıtını da veriyor ama o da kendi köşesinde...