Başına tuğla mı düştü ne?..
Bin yaşındaki “Mahmut Efendi” bile, cüppeli, sarıklı, şalvarlı müritlerini alıp koştu cenazeye...
GAZETECİLER.COM
- Eh yani… Böyle yazan bir
köşe yazarına can kurban hani…
İlk defa, içinde “dedikodu”
olmayan "makale" gibi bir "makale" yazmış...
Gerçi o "aşağılama" huyundan
vazgeçmemiş ama bilgiye ulaşmış ve dosdoğru
bir analiz yapmış…
Evet efendim…
Ahmet
Hakan’dan söz ediyoruz…
Yazısına “Sevilmeyecek bir yazı”
başlığını koymuş ama biz çok sevdik…
Çünkü “gerçekçi”…
Çünkü “bilgi”ye
dayalı…
Okur musunuz lütfen…
Sevilmeyecek bir yazı
Cumhuriyet kurulmasaydı
“padişahımız efendimiz” olacak olan Son Osmanlı Şehzadesi Ertuğrul
Osman öldü ya...
Herkes öyle bir vecde geldi ki
sormayın gitsin:
Hükümetimiz “beş bakan” ile
çıkarma yaptı cenazeye... En heyecanlıları sağdan gelen Cemil Çiçek
ile soldan gelen Ertuğrul Günay...
İtkiler ve heyecanlar farklı olsa
da burjuvazimiz de orada, baldırı çıplaklarımız da orada... İlber
Ortaylı’mız, Murat Bardakçı’mız orada...
Tarikatçılarımız orada... Mesela
hastalık nedeniyle hiçbir yerlere çıkamayan bin yaşındaki “Mahmut
Efendi” bile, cüppeli, sarıklı, şalvarlı müritlerini alıp koştu
cenazeye...
Muhafazakarlarımız giden tabuta
bakıp, “Hey gidi Sultan Hamid’in torunu hey” diye gözyaşı
döküyor...
Vakit de Osmanlıcı... O da “Osman
Efendi dualarla uğurlandı” diye çekmiş manşeti...
Hadi asalet meraklılarını, soylu
düşkünlerini, “Şehzade bilmem ne efendi” ile samimiyet tesis etmeyi
marifet sananları, hanedan goygoycularını bir tarafa bırakalım...
Onlardan dünyanın her yanında var!
Peki ama dincimize, tarikatçımıza,
şeriatçımıza, muhafazakarımıza, baldırı çıplaklarımıza ne
oluyor?
Onlar neden bu kadar galeyana
geliyorlar? Neden heyecana gark oluyorlar?
Bunun üzerinde durmaya
değer...
Olay şudur:
Dincimiz, şeriatçımız,
muhafazakarımız, sağcımız zanneder ki:
Kendileri ile “Osmanlı Hanedan
Mensupları” arasında fark yoktur...
Zannederler ki:
Hanedan mensupları da
şeriatçıdır... Hanedan mensupları da “İlay-i kelimetullah” için
yanıp tutuşur...
Hanedan mensupları da geceler boyu
post üstünde İslam’ın zaferi için dua eder... Hanedan mensupları da
Cumhuriyet’in bir toplumsal model olarak benimsediği Batı kültürüne
toptan karşıdır...
Cumhuriyet’i fazlasıyla
Batılılaşmış, öz kültürüne yabancılaşmış olarak gören dincimiz,
şeriatçımız, sağcımız, muhafazakarımız, yabancıladıkları
Cumhuriyet’e karşı Osmanlı’yı arkalayarak rahatlamaya
çalışırlar...
Osmanlı’yı o kadar gözü kara bir
şekilde kutsarlar ki, işi saltanatı ve saltanat mensuplarını
kutsamaya kadar götürürler...
Oysa acı gerçek
şudur:
Cumhuriyet, toplumsal model olarak
neyi getirmek istiyor idiyse...
“Hanedan”, çoktan o modele adapte
olmuştu...
Yani “Cumhuriyet” ile “Osmanlı
Hanedanı” arasında kültürel açıdan bir çelişki
yoktur...
Osmanlı’nın son döneminde saray ve
üst sınıf hayat tarzı ile cumhuriyetin benimsediği hayat tarzı
aynıdır.
Hadi daha da enteresan olanını
yazayım:
Kemalistler, dindar kesimi nasıl
“köylü, cahil, fanatik, eğitimsiz, geri kafalı” görüyorlar ise...
Osmanlı Hanedanı da aynı kesimi “köylü, cahil, fanatik, eğitimsiz,
geri kafalı” görürler... Dincinin, şeriatçının, baldırı çıplağın,
muhafazakarın, sağcının döktüğü gözyaşına şaşırmanın sebebi
budur...
Ahmet
Hakan’ın yazısının tamamını okumak
için