Başbakan onun da gayrı meşru(!) yaşadığını unuttu mu ne?..

Dün gece ekranlarda Başbakan’ın yaptığı açıklamayı tevil etmeye çalışan Ak Partilileri dinledim…

ADNAN BERK OKAN

Başbakan’ın Denizli’yi ziyareti esnasında kendisine yapılan “özel evlerde kız/erkek birlikte kalıyorlar, oralarda kim bilir ne fena şeyler oluyordur” dedikodusu üzerine yaptığı açıklamaya; Barlas, Ilıcak ve Göktürk bile “bi dakka yaaa!.. Şaka mı bu?..” demek zorunda kaldılar…

Başbakan bir de kızlı erkekli kalınan o evlerde neler olduğunu “damdan düşen biri olarak” en iyi kendisinin bilebileceğini söylemez mi?..

Tabii ki akıllar daha çok karıştı…

Ben ise yandaki kutucukta okuyacağınız fıkradaki “doğru” tahmin eden adamın söylediklerini hatırladım…

“Acaba?” diyorum…

Erdoğan da gençliğinde aynı evde kızlı erkekli karışık bir dönem geçirmiş olabilir mi?..

Neyse…

 

Hep derim…

İnsan hayatının en önemli alışkanlıklarından biridir “Niyet”…

Hatta namaza ve oruca ve hatta abdest almaya da niyetle başlanmaz mı?..

Niyet de ikiye ayrılır elbette…


Meğer o da...

Bir genç kızla bir genç erkek karşılıklı oturmuş sohbet ediyorlar…

Bir ara kız soruyor:

“Ne düşünüyorsun?”

Erkek cevap veriyor:

“Senin düşündüğünü”…

Ve bir tokat patlıyor genç erkeğin suratında ve genç kız ayağa kalkıp delikanlıyı azarlıyor:

“Terbiyesiz…”

    *     *     *

Bir kızla bir erkeğin aynı evde kalmaları durumunda sadece sevişeceklerini düşünen erkek/kadın bütün muhafazakârlara(!) anlatılacak en güzel fıkralardan biri bu; diğeri ise yandaki kutucukta…
 

-          İyi niyet

-          Kötü niyet…

Başbakan bilhassa kadın / erkek ilişkileriyse söz konusu olan asla “iyi niyetli” olamıyor…

Hele Denizli’deki dedikodular üzerine Polis/Vali işbirliğinde o evlere müdahale edileceğine ilişkin yasal düzenleme yapılacağını söyledikten sonra “damdan düşen biri olarak ben bu işi çok iyi bilirim” mealinde bir şeyler söylemesi çok fena…

Yok, hayır…

Kılıçdaroğlu’nun edep sınırlarını zorlayan “Dikizci” sıfatını asla yakıştırmam Başbakan’a…

Ama…

Belli ki delikanlılığında fazla çapkınmış sevgili Başbakan

Peki…

“Çapkınlık” ayıp mı?..

Yok efendim, neden ayıp olsun?..

Hele Türkiye’de “Erkeğin Gurur Vesilesi”dir çapkınlık…

Neden?..

Bizim memlekette “erkek egemenliği” geçerlidir halen de ondan…

Kadınların nasıl giyineceklerine, nasıl ve ne kadar doğuracaklarına bile erkek milleti karar vermez mi?..

 

Ve…

O egemen erkeklerin de geneli; kadın/erkek arasındaki cinsel ilişkide erkek için “çapkın” sıfatını kullanırlar…

Kızı ise “orospu” olarak görürler…

Yani…

Başbakan aslında haklı…

Neden mi?..

Çünkü…

Ve…

Halkını çok iyi tanıdığı için biliyor ki…

Aynı evde kalan erkek ve kızlar için mahallelinin yapacağı tezvirat belli…

“Erkektir kardeş, elinin kiri… Orospu istemese erkeklerle aynı evde kalır mı?”…

 

Yani…

Erdoğan kızların başına gelecek(!) olan fenalıklardan(!) korkuyor…

“Aile Kızlarının” adlarının kötüye çıkacağından; çıkarılacağından korkuyor…


O öyle yapıyormuş...

Gözleri görmeyen iki âmâ karşılıklı oturmuş aynı tabaktan dolma yiyorlardı…

Önceden dolmaları “birer birer” yemek konusunda anlaşmaya varmışlardı; aralarında adaletsizlik olmasın diye…

Bir süre sonra biri diğerini uyardı:

“İkişer ikişer yiyorsun”…

Diğeri şaşırdı:

“Yahu sen de benim gibi kör değil misin?.. Nereden bildin ikişer ikişer yediğimi?..”

Nereden anladığını şöyle izah etti beriki:

“Ben de ikişer ikişer yiyorum da ondan…”
 

Kızların başına bir şey gelmeden, “namus elden gitmeden” tedbir alınmasını istiyor…

Haaaaa…

Birileri de kalkıp;

“Sevgili Başbakan; seçme yaşını on sekize indiren de siz değil misiniz?.. Bu gençler madem on sekizinde halen böylesine büyük hatalar yapabiliyorlar ve polis denetimine ihtiyaç duyuluyor; ya sandık başında da hata yaparlarsa?” diye sorabilir…

Ama o soru abestir…

Neden mi?..

Yahu, oy namusu ile kadın namusu bir mi(!..?)

 

Bir de şu var…

Aynı evlerde kalan kızları erkeklerin tasallutundan korumak için; polise o evlere baskın yapma hakkını veren kanunun kabulünden sonra anne – babalar ya valiye veya polise başvurup; “oğlumuz/kızımız yanlış partiye oy verecek diye çok korkuyoruz” derlerse ne yapacak Başbakan çok merak ediyorum…

Yani ey güzel insanlar!..

Tartışma konusu gençlerdir, çocuklar değil…

Gençlere 18 yaşını bulunca seçme hakkını veriyorsanız; davranışlarını seçme hakkı ve özgürlüğünü de vereceksiniz…

 

Şimdiiii….

Buraya kadar Başbakan’ın “Başbakan” olarak yaptıklarının doğru mu yanlış mı olduğu konusunu tartışmaya açtım…

Geleyim Recep Tayyip Erdoğan’a…

Yani, Ak Parti Genel Başkanı ve onüç yaşından beri aktif siyaset yapan bir yurttaşa…

İşi bu: “Siyaset yapmak”…

Ve demokrasi tarihimizde bu işi en iyi yaptığını kazandığı seçimlerle kanıtlayan bir siyasetçi…

Bu durumda konuya siyasi yönünden bakan hiç kimse kalkıp da Erdoğan’a; “yanlış yaptınız beyefendi!” diyemez…

Zira her seçimi kazanan O…

Demek ki doğru yapan da O…


Ve bir de şu var…

Kamuoyu araştırması yapmadan adım atmayan tipik bir siyasetçi Erdoğan…

Ve…


Korumak kolay mı?..

Annesi, genç kızını karşısına almış bekâretini koruması için ısrarla tavsiyelerde bulunuyor…

Ve sonunu şöyle bağlıyor:

“Unutma… Bekâretin senin en değerli hazinendir...”

Genç kız omuzlarını silkiyor:

“İyi ama anne” diyor, “her erkekte birer anahtarı olan bir hazineyi kolayca nasıl koruyabilirim ki?..” 

Türk toplumunun genelinin duygu ve düşüncelerini “en doğru” okuyan, sezgileri tarafından da desteklenen bir lider…

Biliyor ki; CHP’li ana-babaların (ille de babaların) arasında gizli bir anket yapılsa belki de tamamına yakını; kendi kızlarının bir erkek arkadaşıyla aynı evi paylaşmasını istemeyecektir…

Neden?..

Yukarıda dedim ya…

Bir Türk babası önce “erkek”tir…

Kendisine iyi niyetle, arkadaşça gülümseyen bir genç kızın bile kendisine “pas” verdiğini ve hatta teklif ederse hemen kendisiyle yatacağını düşünür…

Türk erkeğinin genleri böyle arkadaş…


Hiç kimse itiraz etmesin…

Başbakan Erdoğan her ne kadar “Türk’üm” demeye pek meraklı olmasa bile o da adı “Türkiye” olan ve Türklüğüyle mutluluk duyan erkeklerle birlikte büyüdü bu sokaklarda…

Bir CHP’li baba da gerek gençliğinde gerekse halen bir kadının gülümsemesinde “bir orospunun verme arzusunu” gördüğü ve o gülümseyen kadını becerebilmek için hemen harekete geçeceği için kızının bir erkek arkadaşıyla aynı evi paylaşmasını istemez…

Bıraksınlar şimdi geyik muhabbetini…

Başbakan’ın söylemine öfkelenen erkek siyasetçilere sorun bakalım kız babası olanlar kazlarının bir erkek arkadaşıyla aynı evde kalmasını kabullenecekler mi?..

“Kabul ederim” diyen de mutlaka “yalan” söylüyordur…

 

Ey güzel insanlar!..

Lütfen gelin ve hep birlikte itiraf edelim:

Bir genç kız ya da kadın gülümsemeye görsün bir Türk erkeğine…

Kesinlikle yolludur…

“Yolludur” ne demek mi?..

E vallahi pes yani…

Yahu “orospudur orospuuuu!”…

Ve…

Türk erkeğinin geneli, kazara veya iyi niyetle bile olsa o, gözlerine bakıp gülümseyen kadının isterse eğer, hemen vereceğine inandırmıştır kendisini…

Ne mi verecektir?..

Verilecek olanın ne olduğunu bilmeyen kadınlar; damdan düşen erkeklere sorsunlar lütfen…

 

Hâsılı…

Başbakan Erdoğan o konuşmasıyla ayıp etmiştir…

Gençler üzerinde alenen baskı kurmuştur…

Bütün kızlarımızın aynı evde kalacakları erkeklerle normal bir dostluk kuramayacak kadar seks delisi oldukları düşüncesini kafalara sokmuştur…

Ama…

Siyasetçi Erdoğan doğru yapmıştır…

Açıklaması pek çok CHP’li seçmen ve milletvekilinin bile hoşuna gitmiştir…

Böyle olduğunu bir süre sonra göreceksiniz…

Siz, kimi CHP’li erkek milletvekillerinin Erdoğan’ın söylemini eleştiren nutuklarına aldırmayınız…

Onlar da kendi siyasetlerini yapmaktadırlar…

 

Bu arada…

Dün gece ekranlarda Başbakan’ın yaptığı açıklamayı tevil etmeye çalışan Ak Partilileri dinledim…

Aslında Başbakan gençleri terör ve uyuşturucu belâsından korumak için söylemiş o sözü…

Tabii ki o savunmaları kimse yutmadı…

Çünkü…

Başbakan öyle söylemek isteseydi cümlesinin arasına birkaç “terör” sözcüğü ile “uyuşturucu” lâfı falan da sıkıştırırdı…

Çünkü…

Başbakan da biliyor ki terör örgütü çalışmalarının önüne geçmek, uyuşturucu satış ve kullanımını engellemek için “kızlarla erkeklerin aynı evde kalmaları” şart değil…


Yani…

Bir terör örgütü ille de kız/erkek birlikte kurulur diye bir kural yok…

Ya da uyuşturucu kullanmak için bir evde erkek/kız birlikte yaşamalı diye bir kural da yok…

Yani…

Başbakan’ın amacı eğer terörü ve uyuşturucuyu önlemek olsaydı, kızlarla erkeklerin aynı evde kalmalarının “sorun” yarattığını söylemez doğrudan terör ve uyuşturucu ile mücadele edileceğini açıklardı…

Bu arada unutmadan…

Kızlarla erkeklerin bir arada aynı evde yaşamaları sonucu ortaya gayrı meşru vaziyetler çıkacağından korkan Erdoğan unutmasın ki; “Akil İnsan Heyeti” üyesi olarak atadığı sevgili Orhan baba (Gencebay) saygıdeğer Sevim Emre Hanımefendi ile yaklaşık kırk yıldır gayrı meşru(!) yaşıyor…
Ki...
Bana ve milyonlarca yurttaşımıza göre onların o gayrı meşru(!) birliktelikleri nice meşru(!) birliktelikten çok daha temizdir, çok daha mübarektir, çok daha meşrudur... 

 adnanberkokan@gmail.com