Başbakan Madrit'deki Hasan Cemal'i aradı ve...

"Yazımı dün öğle vakti bitirmek üzereydim. Cep telefonum çaldı. Başbakanlıktan arıyorlardı. Başbakan Erdoğan'ı bağladılar."

GAZETECİLER.COM - "Yazımı dün öğle vakti bitirmek üzereydim. Cep telefonum çaldı. Başbakanlıktan arıyorlardı. Başbakan Erdoğan'ı bağladılar."

Bu satırlar Milliyet'in usta kalemi Hasan Cemal'in bugünkü köşesinden.

Cumartesi günü gazetesinde yayınlanan ve "Erdoğan, Kürt sorunu konusunda bürokratlaşıyor mu, Ankaralılaşıyor mu?" başlıklı yazısı üzerine arayan Başbakan Erdoğan Hasan Cemal'in yazısına neredeyse satır satır yanıt verdi.

İşte Hasan Cemal'in anlatımıyla o yazıda yer alanlara Erdoğan'ın verdiği yanıtlar:

Değişik kaynaklarla konuşarak yazdığım bu yazıda, başkalarının görüşlerini tırnak içinde ve 'kimi diyor ki' başlığının altında özetlemiştim.
Ama bu özetlerde bir nokta önplana çıkıyordu:
Ak Parti'nin Güneydoğu'ya ilişkin milletvekili aday listeleriyle Tayyip Erdoğan, Kürt sorunu konusunda vites değiştiriyor, 'eski'ye dönüyordu; 'devlet'le, 'asker'le yakınlaşıyordu; ya da bakış açısına geçmişte olduğu gibi kimlik değil, daha çok kalkınma teması damgasını vuruyordu.
Bu konuda Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamaların iki cümlesi aynen şöyle:
"Güneydoğu'yu ihmal etmek söz konusu değil."
"Ankaralılaşmak yok, Türkiyelileşmek var."
Tayyip Erdoğan, partisinin milletvekili aday tespitlerinde Kürtlerin dışlandığı yolundaki iddiayı kabul etmiyor.
Özetle şöyle dedi:
"Aday tespitlerimizde Güneydoğu'ya dışarıdan ithal aday yok. Bu konudaki iddiaları kabul etmiyorum. Hepsi buranın insanları, Kürt orijinli insanlar... Ama bir bölümü henüz çok fazla tanınmıyor."
Tayyip Erdoğan, milletvekili adayları açısından Güneydoğu bölgesinin tümünü ele almadan, bütün adayları tek tek gözden geçirmeden yapılacak değerlendirmelerin yanıltıcı olacağını belirtiyor.

(...) Bazı başka isimler de veriyor ama hızına yetişemiyorum not alırken...
Ve ekliyor:
"Ben bizdeki bir hassasiyeti sizinle paylaşmak için bunları anlatıyorum. Sorunu, Güneydoğu'yu ihmal etmek, unutmak diye bir şey kesinlikle yok, olamaz da... Bu arada bu defa aday olmayanların çoğu milletvekili olmadan tanınmazdı. Eylem içinde sivrildiler. Zamanla, eylem içinde tanınır hale geldiler. Yine böyle olacak..."
Soruyorum kendisine:
"Yani Ankaralılaşmak yok mu diyorsunuz?"
Aynen şöyle yanıtlıyor:
"Ankaralılaşmak yok, Türkiyelileşmek var. Bu arada Kılıçdaroğlu geçen gün 'İstanbul en büyük Kürt şehri' demiş... Böyle sakat, yanlış zihniyet olur mu?"
Bunu belirttikten sonra son bir noktaya daha işaret ediyor:
"Güneydoğu'da zaten sadece iki parti var. Biri Ak Parti, diğeri BDP, başka parti yok."