Barlas Özkök'e çaktı: Eskinin 'merkez medya'sından geriye ne kaldı ki?

Mehmet Barlas, "O zamanlarda "Medya" yoktu "Basın" vardı" dedi ve sordu: Eskinin 'merkez medya'sından geriye ne kaldı ki?

Mehmet Barlas, "O zamanlarda "Medya" yoktu "Basın" vardı" dedi ve sordu: Eskinin 'merkez medya'sından geriye ne kaldı ki?

Doğan Grubu'nun eski merkez medya'dan kalan tek grup olduğunun altını çizen Barlas, grubun "Bazı medya kuruluşları bizi suçlayarak bir kavganın içine çekmeye çalışıyorlar, biz bu gayretlere prim vermeden doğru bildiğimiz şekilde objektif yayıncılığımızı sürdürme kararlılığı içindeyiz. Tüm siyasi partilere eşit mesafedeyiz" açıklamasına tepki gösterdi.

Bir yandan "bazıları daha eşit galiba" yorumunu yapan Barlas, diğer yandan da Ertuğrul Özkök'ün dün Zehra Gelin için yazı yazan 13 köşe yazarını eleştiren yazısına çaktı: ...dünün ortak manşetleri ile gazete hazırlayanlar bugün aynı konuyu ele alan köşe yazarlarına kızıp sinirlenmeselerdi.

İşte Barlas'ın bugünkü o yazısı:

O zamanlarda "Medya" yoktu "Basın" vardı... "Gazete" denilince akla "Bab-ı Ali"nin geldiği eski zamanlarda, haber kovalamaya giden muhabirlere "Üç isim, üç tane de resim getir" derlerdi yazı işleri yetkilileri. Haberi cazip kılacak ana öğeleri bu şekilde hatırlatırlardı... Cinayet işlenen eve giren muhabir de, çekmecelerde fotoğraf arardı...

O zamanların temel ilkesi "Her şey haber konusu olabilir ama gazete patronlarının yaşamları yasaklı bölgelerdir" şeklindeydi. Bu dokunulmaz yaşamın kapsamına siyasi bağlantılar da, karşı cinsle olan ilişkiler de girerdi.

DOKUNULMAZLIK BUHARLAŞTI

Bugün ise artık sosyal medyadaki tweetlerden ya da sızdırılmış konuşma kayıtlarından haberlere çekicilik katılıyor. Ama yine de "İsimler" yani "İnsan"lar olmadan haberin fazla değer taşımayacağı biliniyor. Gazete patronları ise dokunulmazlıklarını yitirdiler. En son 28 Şubat post-modern darbe sürecinde gazete patronlarının devlet ve siyasetle kurdukları ve özellikle pasta paylaşmaya dönük ilişkiler ayyuka çıkınca, sonunda bunların dokunulmazlığı da buharlaştı.

MERKEZDEN KALAN

Eski döneme dönmek mümkün mü acaba? Mesela Aydın Doğan'ın adının geçmediği bir medya haberinin ve yorumunun yapılmayacağı günler gelebilir mi? Ama galiba bu pek olası değil... Çünkü genel izlenim eskinin "Merkez Medya"sına "Gezi Ruhu"nun kaçtığı şeklinde... "Merkez Medya"dan bugüne kalan tek grup ise "Doğan Medyası" değil mi?

Dünkü haberlerde vardı. Buna göre Doğan Yayın İlkeleri Kurulu toplantısı Hilton Oteli'nde Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın başkanlığında yapılmış. Aydın Doğan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada Doğan Grubu'nun seçim döneminde "Bütün siyasi partilere eşit mesafede duracağını" söylerken şöyle konuşmuş:

EŞİT MESAFE

"Bazı medya kuruluşları bizi suçlayarak bir kavganın içine çekmeye çalışıyorlar, biz bu gayretlere prim vermeden doğru bildiğimiz şekilde objektif yayıncılığımızı sürdürme kararlılığı içindeyiz. Bütün bu eleştirilere rağmen objektif ve ilkeli biçimde bütün siyasi partilere eşit mesafede durarak yayın yapmaya özen gösterdik ve bu tutumumuz devam edecek."

BAZILARI DAHA EŞİT

Bunları okurken aklıma ünlü bir Hollywood aktörünün bir kadın yıldızla ilişki kurduğuna ilişkin dedikodulara verdiği cevap aklıma geldi... Bu aktör gazetecilere "O sözünü ettiğimiz yıldızla aramızda sigara kâğıdı bile yok" demişti. "Bütün siyasi partilere eşit mesafede duracağız" denilince de aklınıza Orwell'in "Hayvan Çiftliği"ndeki "Herkes eşittir ama bazıları daha eşittir" cümlesi gelmiyor mu?
Ah keşke mümkün olsaydı ve bu herkese eşit mesafede durmanın erdemi, 28 Şubat döneminde de hissedilebilseydi. Ya da "Erdoğan muhtar bile olamaz" diye başlık atmasaydılar herkese eşit mesafede olmaları gereken yazı işleri görevlileri. Ya da dünün ortak manşetleri ile gazete hazırlayanlar bugün aynı konuyu ele alan köşe yazarlarına kızıp sinirlenmeselerdi.