Barlas onlara, 'Statükocu devrimciler' diyor

Tetikçi mi, ajan provokatör mü, demokrat mı, faşist mi olduğunu anlayamıyorsunuz. Patronunun mu yoksa derin.....

ADNAN BERK OKAN - YORUMLUYORUM

Mehmet Barlas'ın "Özgür Düşünce" den yana olduğundan hiç kimsenin olmadığı gibi benim de yok...
Demokratlığı, entelektüelliği, sükûneti, öfkesini dizginleyebilme yeteneği (ya da olgunluğu) ve daha nice hasleti, aklı başında herkesin takdirini kazanmıştır...
Bugün "Merkezin marjinalleşmesi medyaya da yansıyor" başlığı altında yayımlanan makalesinin de birkaç satırı hariç altına imzamı atarım...
Hangi birkaç satır mı?..
Buyurun okuyun o halde...
Merkezin marjinalleşmesi medyaya da yansıyor...
Deneyimli bir meslektaşım beni içine girilebilecek medya polemikleri konusunda uyardı.
Özetle dedi ki:
- Alışılmış polemiklerde tartışan taraflar sahip oldukları düşüncelerin veya içinde bulundukları ideolojik kampların farklılığından kaynaklanan tartışmaları seslendirirlerdi. Bugün ise karşınızdakinin ne düşüncesini ne de dünya görüşünü biliyorsunuz. Tetikçi mi, ajan provokatör mü, demokrat mı, faşist mi olduğunu anlayamıyorsunuz. Patronunun mu yoksa derin devletin mi güdümünde olduğunu kestiremiyorsunuz.
Aslında çok doğal bir gelişmenin yansımalarıydı bu meslektaşın uyarısına konu olan durumlar.

"Oynak merkez" gerçeğinin gündeme gelmesi ile eski siyasi yelpazenin dağılması, medyada etkilerini göstermemiş miydi?

Statükocu devrimciler

Mehmet Barlas'ın yazısının tamamını


Bu ortama kendini kaptırıp "Bari Türklerle Kürtler ayrılsın" diyerek sözde ezber bozanlar, aslında resmi ideolojiye takılı kalmış merkez medyanın "Marjinal medya" olmasının işaretlerini de veriyorlar.
Çünkü Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi süreci ayrılıkların değil birlikteliklerin habercisidir.

Barlas gibi bir Liberal Demokrat'ın "Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi süreci ayrılıkların değil birlikteliklerin habercisidir" deyişine katılmıyorum...
Yanlış anlaşılmasın...
"Bölünelim, ayrışalım" da demiyorum...
Ama...
1980 - 2010 arasında geçen 30 yılda dünya haritası üzerindeki "Devlet" sayısının bir hayli arttığını biliyorum...
Ve bu artışın, "Demokratikleşme" sonucu gerçekleştiğinden de eminim...

Bu bir hayli artış, uzaydan gelenler tarafından sağlanmadı...
Devletlerin bölünmelerinden, ayrışmalarından kaynaklandı...
Unutmayalım ki daha 20 sene öncesine kadar bir tek S.S.C.B vardı...
Ya bugün?..
Çooookkkk!..
Yine unutmayalım ki 30 sene önce Tito henüz ölmemişken Yugoslavya diye "Çok Kültürlü" bir federatif devlet vardı...
Şimdi yerinde yeller esiyor...
Bir devletten 7-8 tane bağımsız yeni devlet doğdu...
Keza "Çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdanmısınız?" diye aramızda en uzun kelime oyunu oynadığımız o güzelim devlet ikiye ayrıldı...
Bir tarafta Çek'ler...
Diğer yanda Slovak'lar...
"Bizde de yeni devlet/ler doğsun" demiyorum ama eğer tarih öyle yazılmışsa "doğacak" diyorum...
Yeter ki şu "terör" belâsı iç savaşa dönüşmesin...

2005
yılında MARKA Yayınlarından çıkan "Kürtlerle Dans" isimli romanda 2011 yılı anlatılır...
Ve Slovenya Cumhurbaşkanı, bir yıl önce kendisini ziyaret eden Türkiye Cumhurbaşkanı'na iade-i ziyaret yapar ve o ziyarette Türk Cumhurbaşkanı'na şöyle der:

" Tito’nun ölümünden sonra alt kimlik – üst kimlik tartışması başlamıştı. Aynı apartmanda oturan insanlar kimliklerinin farklı olduğunu iddia ediyorlardı. Bu arada Sırplar bencillik ettiler............
Bu halinizle üyeliğiniz çok zor... Nüfusunuz çok kalabalık ve... AB bize de aynı şeyi yaptı. Bölüneceğimizi bile, bile bizim bütünlüğümüzden söz ettiler. Sonra biz içimizde, birbirimizle savaştık. Bizi AB savaştırdı demem, demiyorum, diyemem de çünkü biz de artık o kulübün bir üyesiyiz ama bölündük işte. Bu günkü sınırlarımız keşke hiç savaşmadan çizilseydi. Türkiye de önce kendi içinde savaşabilir ama bundan kesinlikle kaçınmalısınız. Size düşen görev, bu güzel ülke üstünde yaşayan milyonlarca insanın bir tekinin bile burnunun kanamamasını sağlamak olmalıdır..... Savaş berbat bir şeydir ama iç savaş, bütün savaşlardan daha berbattır sayın cumhurbaşkanı. Onu ancak ve ancak yaşayanlar bilir. Biz biliriz (Kürtlerle Dans: Sayfa 106 - 107)

Sevgili Barlas;
Sizin gibi bir entelektüele tarih dersi vermeye kalkışarak haddimi aşacak değilim...
Tek yaptığım bildiklerinizi hatırlatmaktan ibaret...
Ancak...
Ben demokratikleşmenin mutlaka ayrışmayla sonuçlanacağına (dünya üzerindeki örnekleri hatırlayarak) inanıyorum...
Siz ise demokratikleşmenin bölünme değil, birlik getireceğine...
Bakalım tarih hangimizi haklı çıkaracak?..
Sevgiler

Adnan Berk Okan
adnanberkokan@gmail.com
İşte bütün bu tarihi bilgiler çerçevesinde, " 'Bari Türklerle Kürtler ayrılsın' denilmesine öfkeleneceğimize, kavga etmeden tartışsak" diyorum ya...

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları