Balçiçek İlter'den Milliyet yazarına itiraz!
Habertürk yazarı Balçiçek İlter hatasını düzeltmek için Milliyet Yazarına çağrı yaptı...
İDO günah keçisi mi? başlıklı bir yazı kaleme
alan İlter, bir yandan Milor'un
yaptığı hatayı düzeltmesini istedi bir yandan da çantasında şarap
olduğu için Deniz Otobüsüne bindirilmeyen yolcunun o kadar da
abartılmaması gerektiğini ima etti:
"Gazeteci refleksi işte, bir firmanın üzerine haddinden çok gidildiğinde, kendisini ilgilendirmeyen her tür yanlış, muhatap olmaması gereken konularla başı ağrıtıldığında acaba firma, kime nasıl dokundu diye düşünmeden edemem." diyen İlter bakın nasıl devam ettirdi yazısını:
"Milliyet yazarı Vedat Milor'un pazar günkü yazısını okurken aynı hisse kapıldım. Yazının başlığı "İdo ve güvenilirlik"... Milor bütün yazısını Deniz Taksi'nin yanlışlarına ayırmış...
Hem çok haklı olarak Deniz Taksi yüzünden altüst olan programına değinmiş, hem de mazotu olmadığı bahanesiyle seferini iptal eden Deniz Taksi'ye çatmış ve konuyu Ido'nun özelleştirmesine getirmiş.
Öncelikle...
Biri Vedat Milor'a Deniz Taksi ile Ido'nun yakından uzaktan
ilgisi olmadığını söylesin lütfen. Deniz Taksi kamuoyunca Jet Fadıl
olarak bilinen Fadıl Akgündüz tarafından işletiliyor. Yani
ortada mazotu biten, kuru bir özür telefonu açan, sorumsuz bir
işletme varsa, ki var anlıyoruz, bu İdo değil, Fadıl Akgündüz.
Nereden mi biliyorum? Çünkü hem Deniz Taksi'yi hem de Deniz
otobüslerini sık sık kullanıyorum, sahiplerinden ve
işletmecilerinden de bir gazeteci olarak haberdarım. Yani sayın
Milor, birilerini sorumsuzlukla suçlayacak ve o firmanın
güvenilirliğini sorgulayacaksa, bir de köşe yazarının güvenirliği
ve okuyucusuna karşı sorumluluğu var, hatırlatırım. Yanlışlar
yapılabilir ama özür de gelmelidir.
Milor yazısının sonuna yine haklı olarak bir başka
şikayeti eklemiş.
Deniz Otobüsü'ne binmeye çalışan ve yanında dört şişe şarap taşıyan
bir arkadaşının görevliyle tartışmasını. Dün bu yazının
niyeyse sadece şarap bölümü bütün internet sitelerine konu oldu.
İdo da üstüne düşeni yaptı ve özür diledi. Milor'un
"Ben özelleştirme üzerine kitap yazmış
biriyim.
Başarılı özelleştirmelerin, özellikle tüketici metaları ve
servis sektöründeki özelleştirmelerin ekonomiye katkısı olduğuna
inanırım. Öyle gözüküyor ki Büyükşehir İdo'yu yeni sahiplerinden
daha iyi yönetiyordu!" cümlesinden yola çıkarak küçük bir
araştırma yaptım. Şarap taşıyan yolcuyla tartışan güvenlik
görevlisi, Büyükşehir döneminden kalma, yani yeni alınmış biri
değil. Üstelik, yolcunun ifadesini göre almamazlık etmemiş ama
kesinlikle haddi olmayarak negatif cümlelerde bulunmuş!
Zaten kanımca almamazlık etseydi; sayın Milor bütün yazısını İdo'ya ait olduğunu düşündüğü Deniz Taksi'ye değil, şarap taşıdığı için Deniz Otobüsü'ne alınmayan arkadaşına ayırırdı, küçük birnot gibi geçiştirmezdi. Zaten öyle olmalıydı, hepimiz kıyamet koparmalıydık.
(...) Uzun lafın kısası İdo mevzu "vurun abalıya" duruma dönüşmemeli.
Ücret ve tarife konusunda özelleştirme sonrasında büyük yanlışlar yapıldı ve bu yanlışlardan (basının da katkısıyla) dönüldü. Bir tüketici olarak İdo'nun kimin elinde olduğundan çok, iyi işletilmesinden yanayım. Üstelik bugüne kadar hatalarından bu derece ders alan, yanlış uygulamalarını fark edip geri adım atan, patron seviyesinde "hatalıydık, düzeltiyoruz" içtenliğini gösteren başka bir firma gördük mü?
"Suda ne olsa İdo'dan biliyoruz!" tavrı insanı biraz kuşkulandırıyor, ne yalan söyleyeyim... Uyarım bunadır... .