Balçiçek İlter
Birisinin hem "yiğit" olduğunu kabul edip, hem de onu öldürmek ama sonra da yanı başına diz çöküp, "haklıydı yiğidim"....
Bir gazeteci/yazarın
"tarafsız" olması mümkün mü?..
Tabii ki değil...
Ama...
Bir gazeteci/yazarın "taraftar"
olmaması şart...
Ve bunu başarmak imkân dahilinde aynı zamanda...
Peki...
"Hem nalına hem mıhına vurmak" tarafsız olmak
mı?..
İçinde "vurmak" eylemi geçtiğine göre değil...
Kaldı ki "taraf" olmak ve fakat
"tarafsız" davranmak, taraflara aynı koşullarda
eşit şartlarda "vurmak" anlamına gelmiyor...
Şöyle de diyebiliriz...
"Yiğiti öldür ama hakkını yeme" söz her ne kadar
kulağa hoş geliyor gibi olsa da temelinde
"fenalık" olduğu için "kaba" ve
hatta "saldırgan" bir Atamız
tarafından söylendiğini düşünüyoruz...
Birisinin hem "yiğit" olduğunu kabul edip, hem de
onu öldürmek ama sonra da yanı başına diz çöküp, "haklıydı
yiğidim" diye ağlamak...
Kara mizah olsa gerek...
Bu kadar lâf kalabalığını neden mi yaptık?..
Söyleyelim...
Gazete HT'de başlığı altında yayımlanan
makalesinden ötürü Balçiçek İlter'i "Günün
Köşe Yazarı" seçeceğiz de ondan...
Nalına mıhına vurmak yok...
Yiğidin hakkını verirken öldürmek aklının ucundan da
geçmiyor...
Siz makalenin başlığında "Devlete tokat atan"
ifadesine bakıp da Devleti, bireye karşı korduğunu da
zannetmeyin...
Tokat atanı, devleti değil, bireyi tokatladığı için eleştiriyor
çünkü...
Hâsılı...
"Taraf" olduğunu bildiğimiz Balçiçek
İlter'den "taraftar" olmadan yazılmış
nefis bir makale...
Tebrikler...