Balçiçek İlter kendini ihbar etti!

Hüseyin Gülerce'nin "Ergenekon güç topluyor" dediği yazısı üzerine Habertürk yazarı Balçiçek İlter "meğer ergenekoncuymuşum" diyerek kendini ihbar etti.

GAZETECİLER.COM - "Ergenekoncuymuşum da haberim yokmuş!"

Bu ilginç çıkış, Habertürk yazarı Balçiçek İlter'den geldi. İlter, köşesinde Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce'nin  "Ergenekon güç topluyor" dediği yazısında sıraladığı üç eylemi de desteklediği için Ergenekoncu olduğunu keşfetti ve kendi kendini köşesinden ihbar etti.

"Şu anda Ergenekon, üç cephede birden güç toplama hamlesi başlattı. Hrant Dink davası kararına tepki, Sivas katliamı davası kararına tepki ve Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tahliyeleri üzerlerinden kamuoyu oluşturma..."
Bu satırların yazarı kim?
Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce...
Buradan anladığıma göre ben de Ergenekoncuyum...
Daha doğrusu öyleymişim de haberim yokmuş!
Şaka gibi... Yok yok şaka değil, alacakaranlık kuşağı...
Sayın Gülerce...
Öncelikle kendimi ihbar ediyorum...


1-Hrant Dink Davası'nda olup bitenlere avazım çıktığı kadar bağıranlardanım. Örgüt yoktur dendiği gün Ümit Kıvanç ve Rober Koptaş ile canlı yayında süreç için demediğimi bırakmadım.(Şimdi onları da Ergenekoncu ilan etmiş mi oldum bilemedim) Sonrasında Taksim'den Agos'a kadar olan yürüyüşe de katıldım. "Katil devlet" sloganını gereksiz abartılı ve yürüyüşün ruhuna aykırı buldum. Referandumda "Evet" dediğim ve bu seçimi açıkladığım için, ayrıca bir gazete beni ve diğer evetçileri manşetinden duyurduğu için yürüyüşte sözlü tacizlere maruz kaldım... Evet Hrant Dink davasında yanlış yapanın mükafatlandırılmasına (bkz... dönemin valisi, emniyet müdürü, poz vereni, bildirmeyeni, suça ortak olanı...) karşıyım... Kelimelerimin son gününe kadar, nefesim yettiğince bunu savunurum. Hrant Dink ile hiç karşılaşmadım, tanışmadım. Öldüğü gün ağladım... Bir aydın, bir düşünce adamı, bir gazeteci, bir insan için... Çokça da bu memleket için...

2-Sivas Katliamı Davası'nın 5 firari sanığı için verilen zamanaşımı hükmüne isyan ettim. Hala da ediyorum. Başbakan'ın "Hayırlı olsun" cümlesine de söyleyecek söz bulamıyorum. Düşünme gücümü yitirmek üzereyim. Aziz Nesin'in oğlu Ali Nesin "Mağdura üzülmek kolaydır, ben kötüler için üzülüyorum. Bu kadar kötü oldukları için. İnsanın hayatı boyunca kendini en kötü en iğrenç kişiler yerine koymaya çalışıp nasıl böyle olabiliyor diye karşı tarafı anlamak lazım" diyor... Ben o mertebeye gelememişim sanırım daha... Basit bir mantığa sahibim, derin sularda yüzemiyorum. Suç işlersen cezalandırılırsın. Devletin böyle bir görevi vardır. Adalet bu demektir diye düşünüyorum. Sivas'ta 35 kişi diri diri yakıldı. Buna isyan etmeyene, 19 yıl sonra gelen zamanaşımına tepki gösterenin "Ergenekoncu" ilan edilmesine inanamıyorum.(...) Sayın Gülerce Allah şahidim ki, benim de yüreğimde herkese yer var... Ama biraz da yardıma ihtiyacım var... İnsana, vicdana inanmak için...
Yazınızı okuyunca, zor işin dedim kendi kendime, çok zor!

3-Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tahliyelerine gelince... Çok sevindim. Kimsenin tutuklu yargılanmasını istemiyorum. Bu uğurda da çeşitli protestolara katıldım. Sadece gazeteciler değil, seçilmiş vekillerin de içeride olmasını garipsiyorum. Şiir okudu diye hapis yatan bir Başbakan'ı olan bu ülkede daha basılmadan bir kitap toplatıldı. Bunu da unutmayalım istiyorum. Mustafa Balbay ile ne siyasi duruşumuz ne de gazetecilik anlayışımız birbirine benzer. Ama, Ergenekon davasını önemsiyorum, kimse benim adıma darbe planlayamaz yapamaz yazıları kaleme almış biri olarak, onunla gayri resmi bir şekilde duruşma arasında ilk röportajı yapan da benim... Onun ve diğer tutukluların ailelerinin çektikleri yaşadıkları benim canımı yakıyor. Sizin hiç mi içinizi acıtmıyor? Nedim Şener canlı yayında ağlarken üzülüyorum, isyan ediyorum. Sadece ona değil, sisteme...

Bunlar hissettiklerim...

Sayın Gülerce, diyeceğim odur ki, savcılar umarım sizin yaptığınız gibi genellemelere itibar etmiyor, kılı kırk yararak titizlikle soruşturuyorlardır.
Yoksa vay halimize!