'Balbay'ın annesi duran arabaya koştu ve...'

1290 gündür tutuklu olan Mustafa Balbay'ın 75 yaşındaki annesi araç kırmızı ışıkta durunca koşmuş ve...

GAZETECİLER.COM - Akşam gazetesi genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya bugün köşesinde Mustafa Balbay'ın Silivri'deki günlerini yazdı.

Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan'ın bir süre önce Silivri'ye gittiğini ve Balbay ile görüştüğünü, Balbay'ın 75  yaşındaki annesini de anlattı Küçükkaya'ya. İşte Akşam'ın birinci sayfasına "Çok yalnızım" başlığı ile yansıyan o köşe yazısından çarpıcı bölümler:

BÜTÜN GECE AĞLATAN GÖRÜŞME

"Hakan Tartan sözü çarpıcı bir noktaya taşıdı. Bir gün önce Silivri'ye gitmiş. Mustafa Balbay'ı ve Mehmet Haberal'ı ziyaret etmiş. Anlattıkları çok dokunaklıydı.

Kendisi de bütün gece ağlamış. Güç oyunlarının, iktidar mücadelelerinin, politik entrikaların, büyük büyük hedeflerin anlamını yitirdiği, yüreklere hitap eden gözlemlerdi. Tamamen sohbet ortamındaydık.

Ben sonradan gazeteye geldim. Haberleri tartıştık, Türkiye'nin gündemini... Bunları yazmadan edemedim. Balbay'la başladı. İşte kendisi de eski bir gazeteci olan Hakan Tartan'ın, bir meslektaşımız Mustafa Balbay'la ilgili anlattıkları.

EVLADININ ELİNİ ÖPEN 75'LİK ANNENİN ÖZLEMİ

'Dün mahkeme günüydü. Aynı zamanda hakimden izin alınarak açık görüş yapıldı. Ben de hem eski bakan hem belediye başkanı hem de her ikisini 30 yıldır tanıyan bir arkadaşları olarak gerekli izinleri aldım. Balbay görüşe arabayla getirildi. Bir ara ışıkta araba yavaşladı ve durdu.

Annesi de oradaydı. Koştu, arabanın açık camından elini uzattı, Mustafa'nın elini tuttu ve öpmeye başladı. Öptü, öptü... İşte bu sahne gece boyu gözümün önünden gitmedi, ben de ağladım, ağladım...

Görüşürken de Mustafa beni altüst eden şunları söyledi; 'Hakan ben ne yaptım, dört yıla yakındır tecrit halindeyim. Bu kadar ağır ne suç işledim? Çok yalnızım. Burada çok yalnızım. Dört adımlık bu karanlık odadayım. Mahkemeye bile gelen yok.'

Hakan Tartan'ın anlattıklarının devamını yazmak uygun düşmeyebilir. Bir meslektaşımızın duygularını ve ıstırabını anlatmaya buraya kadarki bölüm bile yeter de artar bile. (...)

Balbay'ın köşesinde dün '1290 gündür tutuklu. Hücrede 566'ncı gün. Milli irade 462 gündür tutuklu' yazıyordu. İsterseniz rakamları bir defa daha okuyun. 1290 gündür tutuklu...

İklim değişiyor arkadaşlar

Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklandıkları günden beri hava yumuşuyor.
Kamuoyu da belli konuların ayırdına varıyor.

Ergenekon var mı yok mu? çizgisinden 'yaşın yanında kuru yanmasın', hassasiyetine,  'usul ve esas ayrımına' geçiliyor.
Bir taraf için hepsi şeriatçı, diğer taraf için hepsi darbeci toptancılığından kurtuluyoruz. 'Suç ve ceza denge/sizliği' artık dikkat çekmeye ve önemsenmeye başlandı. 

Takip edenler biliyor, Başbakan Erdoğan'ın Nedim Şener ve Ahmet Şık olayından bu yana meselelere daha farklı baktığına inanıyorum. Onun kafasında da acabalar belirmiş olmalı. Açıklamalarından bunu anlıyoruz. Daha özgürlükçü bir hava ihtiyacını görüyor.

Bütün gazetecilerin ve milletvekillerinin özgür kalması hiç kimseyi küçültmez. Tam tersine büyütür. Uzun tutukluluk konusu gerçekten kamu vicdanını yaralıyor. Doğrusu benim vicdanım sızlıyor. Üzülüyorum. Bir gazetecinin demir parmaklıklar ardında geçen dört yılının acısını yüreğimde hissediyorum.