Balbay'dan gerilimli GÜNLÜKLER!

Mustafa Balbay'a ait olduğu iddia edilen 'günlükler'in ortaya çıkması ile birlikte Cumhuriyet bir yazı dizisi başlattı.

GAZETECİLER.COM-(ANALİZ)-Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın darbe günlükleri medyaya düşünce Cumhuriyet Gazetesi kurnazlık yapıp “Gerilimli Yıllar” başlığıyla dizi yazı hazırlığına başladı. Mustafa Balbay cezaevinden yazacakmış…

 

Şu sorulara cevap arıyorlar:

-Dışişleri’nde neler yaşandı?

-TSK’da ne gibi iç tartışmalar gündeme geldi?

-Hükümetle askerlerin ilk buluşma yeri Aralık 2002 YAŞ toplantısında neler konuşuldu?

-Kıbrıs gerilimi nasıl tırmandı?

-TSK’nın en temel kaygısı neydi?

-‘Genç Subaylar Rahatsız’ haberinin perde arkası…

Sözüm ona günlükler darbe mutfağında pişirilen bir yemek değil, dizi yazı veya kitap hazırlığı içinmiş…

Kim yutar?

Kim yutarsa…

Ergenekon’un medyadaki kimi uzantıları şimdiden yutturmaya başladılar bile…

Unuttukları bir şey var; Artık toplum eskisi gibi değil, sorguluyor, araştırıyor, perde gerisine bakıyor. İkna etmek öyle kolay değil…

Eğer Balbay, bir gazeteci olarak paşalarla sürekli bir araya gelmişse, neden bu notları habere dönüştürmedi? Notlara baktığımızda 1999 yılına kadar gerilere giden bölümler var. Bir gazeteci çok önemli bir notu, 10 yıl boyunca arşivinde tutar mı?

Gazetecinin anayasadan kaynaklanan toplumu bilgilendirme, toplumun da bilgi alma hakkı vardır. Balbay, bu yükümlülüğünü neden yerine getirmedi?

Kitap yazmak veya dizi yazı hazırlamak için notları biriktiriyor diye düşünüyorsanız, o halde Balbay, bu notları bilgisayarından neden sildi? İkinci kez gözaltına alındığında bu notlar için “ben onları silmiştim” dedi.

Savcılar, çok özel teknik kullanılarak bilgisayarın hafızasından ulaştılar tüm bu günlüklere… Balbay gözaltına alınmasaydı o notlar çöplükte kaybolup gidecekti, öyle değil mi?

Ayrıca, Mustafa Balbay ve İlhan Selçuk’un paşalarla yaptıkları görüşmelerdeki tavırlarının gazeteci/haber kaynağı ilişkisinin doğal yansıması olarak cereyan etmediğini görüyoruz.

Sürekli akıl veriyorlar; 28 Şubat yarım kaldı, daha kalıcı tedbir alın! Yani ‘darbe yapın’ demeye getiriyorlar.

Komutanlara siyasi çözüm olarak “darbe” önermek, ne zamandan beri gazetecilik faaliyetleri arasında görülmeye başlandı?