Azraili gördüm, o Reha Muhtar'dı!

Ahmet Çakar'dan Reha Muhtar'la ilgili şoke eden sözler: "Evet, Azrail'i gördüm, o Reha Muhtar idi. “Sus, sus. Konuşma” diyordu"

Ahmet Çakar vuurlma olayını neler yaşadığını ve neler hisstetiğini Bugün gazetesine analttı... "Azraili gördüm o Reha Muhtar'dı" diyen Çakar'ın o röportajı....

Azrail'i ensede hissedip de teslim olmamak, hayatta kalmak için mücadele etmek; Ahmet Çakar gibi çelik gibi bir adama yakışırdı ve sizden tam beklediğimizi yaptınız! Öteki tarafa gitmekten vazgeçip geri geldiniz, orada ne gördünüz, neler yaşadınız?

5 kurşun... Yavaş yavaş tansiyonum düşüyor ve vücudum soğumaya başlıyor. Ameliyat yapacak doktora dedim ki “Durumum nasıl?” “İyi ama felç gelişebilir” dedi. Hemşire koluma serumu taktı. O anda dedim ki “Uyanmama ihtimalim var.” Azrail'e en yakın nerede hissettin dersen, işte orada hissettim. Yaşarsanız tekrar uyanırsınız, yaşamazsınız öteki tarafta gözünüzü açarsınız. Gözlerimi açtım ve kimi gördüm?

AZRAİLİM REHA

* Kimi gördünüz?

Reha Muhtar. Ne yapmış yapmış içeri girmiş, üzerinde yeşil bir önlük ve bir baktım karşımda çirkin bir adam. Reha Muhtar şirindir ama çirkindir. Orada espri yaptım “Sen ne arıyorsun burada? Cehenneme mi geldim yoksa?” dedim.

* Azrail'inizle tanışmışsınız!

Evet, Azrail'i gördüm, o Reha Muhtar idi. “Sus, sus. Konuşma” diyordu. Sonra hanımla çocuklar geldi yanıma...

VURULACAĞIMI BİLİYORDUM

* Vurulduğunuz an ne hissettiniz?

İki kurşun karnıma, iki kurşun kasığıma bir kurşun da belime girdi. Buraya kadarmış dedim. Baktım kasığımda kanama var, eğer damara denk gelmişse beş altı dakika içinde tansiyon düşecek, şoka girip öleceğim, bunu bir doktor olarak biliyorum. O beş altı dakika zor geçti, onu söyleyeyim!

* Sizi kim vurdurdu?

3 kişinin ismini verdim. Büyük bir eski kulüp başkanının ismini verdim. Bir futbolda çok önemli bir yöneticinin ismini verdim. Bir de bir dolandırıcının ismini verdim. Dolandırıcının olmadığı ortaya çıktı. İkisinden biridir ama hala faili meçhul. Veya faili meşhur oldu.

KENDİSİNİ BİLE SEYRETMEZ

* Erman Toroğlu diyor ki, “Ahmet vurulduktan sonra değişti. Kurşun bayağı tesir etti. Zor günler geçirdi...” Bunu söyleyebilmek için bir defa bu beş sene içinde benimle çok sıkı görüşmesi lazım. Bunu söyleyebilmek için Toroğlu'nun programlarımı seyretmesi lazım ki ben onun kendi programını bile seyrettiğini düşünmüyorum. İpe sapa gelmez, manasız, söylemiş olmak için söylenen bir laf yani.

KÖTÜ KONUŞMAK İSTEMEM



* Söylediğine bakılırsa hangi konularda değişmiş olabilirsiniz? Yumuşadınız mı acaba? Bilmiyorum. Kötü konuşmak istesem, aklı sıra beni yıpratmaya kalkıyor derim. İyi düşünsem, o zaman hata yapıyordu şimdi daha fazla hata yapıyor derim, o yüzden ciddiye almam bile.

* Aranızda bir rekabet mi var?

Elbette, var. Hakem kökenli iki adam var, üç dört var da, tepedeki adam iki adam, bunların arasında tabii ki rekabet olacak. Ben onun başarılı olmasını istemem, o da benim.

Hakemliğini kıyaslayalım!

Toroğlu'yla hakemliğimi kıyaslamak Mercedes'le Murat 124'ü kıyaslamak gibidir. Kıyaslanmayı saygısızlık olarak addediyorum. Benim yönettiğim maçın dörtte birini yönetmemiştir. Ne Türkiye'de, ne de Avrupa'da!

YORUMCULUK KIYASLANIR

* Yorumculukta kim geçer?

Erman Toroğlu'yla, çok başarılı bir fenomenle mücadele etmenin zorluklarını 10 yıl yaşadım. Futbol yorumculuğunda o bir fenomendir, tarzlarımız farklıdır. Onunla mücadele etmek bu fenomene ulaşabilmek için 10 yıl çalıştım. Hakemlikte mukayese kabul etmem ama ikimizin yorumculuğunu kıyaslamam gerek. Ona da şöyle diyelim; Royce Royce'la Jaguar'ın kapışması. Arabalardan verdim örnekleri rahat anlaşılsın diye...

DEMİREL KURTARDI

* Hakemlik yaparken size şantaj yapan oldu mu?

Hayır, hiç şantaj teklifi almadım ama Erman Toroğlu'nu Gürcü mafyası öldürecekti. Bana söylediler, Gürcü mafyası bunu yapacaktı. Hayatını Demirel kurtardı. Gürcü mafyası Ankara'da Erman'ı vuracaktı, 1994 ya da 1993'tü.

FUTBOLU SİYASETTEN DAHA ÇOK SEVİYOR

Hakemlik yaptığınız dönemlerden Başbakan Erdoğan'ı futbolcu olarak hatırlıyor musunuz?

Erdoğan'ın futbolculuk yıllarını hatırlarım. Hakkı yenmiş bir futbolcuydu. Daha doğrusu şu; ya siyasete girdi futbolu boşladı ya da anası babası izin vermedi. O devirde devam etseydi, Fenerbahçe, Beşiktaş'ta oynayabilecek fizik ve kabiliyete sahipti.

* Nasıl bir futbolcuydu?

Çok iyi bir futbolcuydu. Siyaseti bıraktıktan sonra kapalı saha maçları planladığına inanıyorum. Spor yapmak istiyor, maçlara gitmek istiyor. Futbolu bence siyasetten daha çok seviyor.

* Siz ona hakemlik yaptınız mı?

Hatırlamıyorum ama maçlarını çok seyrettim. Tekme yerdi gıkı çıkmazdı. Çok yumuşak bir adamdı. Siyaset zaman zaman onu fevrileştirdi. Kimseyle münakaşa ettiğini, bağırdığını görmedim. Çok sevilen, sayılan, yumuşak bir adamdı. Boylu poslu incecikti. Çok özür dilerim beni bağışlasın, böyle çok uzun ince bacakları vardı. Ufacık bir kafası vardı. Kalkık omuzlar, incecik vücut. Siyasette zaman zaman fevriliklerine görüyorum şaşırıyorum. Eskiden tekme yer, kafa yer ses çıkarmazdı. En önemli özelliği adam satmaz.

ŞiKE iÇiN 500 BiN DOLAR TEKLiF

İki defa şike teklifi aldım. Biri Samsunspor Başkanı İsmail Uyanık'tan aldım bir tanesi de Avrupa'da bir şampiyonlar ligi maçından önce aldım, o kulübün ismini söyleyemem hukuki sorun çıkmasın. İsmail Uyanık eski bir hakemi yanıma gönderdi, onu kovdum. Aradan 15 yıl geçti itiraf etti, “Biz Ahmet'e bir şey yaptık, o da bizim ağzımızın payını verdi” diye. Ötekisi de şampiyonlar ligi maçıydı. Onunla ilgili gerekli mercilere durumu bildirdim. Bir tanesinde para teklif edemeden lafı ağızlarına tıkadım. Diğerinde çok yüksek bir para teklif ettiler. 500 bin dolar.

ESAS OĞLAN OLMAK GiBi BiR TAKINTIM YOK

Elinize attığınız her işte, 'Esas Oğlan' olmak gibi takıntınız mı var?

Asla böyle takıntım yok. Özel hayatımda tevazu içinde yaşarım. Televizyonda iddiacı, polemikçi bir yönüm vardır. Televizyondakinin tam tersidir özel hayatım. Televizyon şov ağırlıklıdır, iddianı koyacaksın, söylediklerinin arkasında duracaksın.

*TV'de çok içten, “Ben narsist ve ukala bir adamım” diyebilir misiniz?

Ekranda son derece ukala, son derece agresif, son derece megolamanımdır. Televizyonda narsist ve ukala adamın kralıyım hem de. Özel hayatımda çok rahat özür dilerim.

BiZiM EVDE HANIM NE DERSE O OLUR

Aile yaşantısında nasılsınız?

Evimde kılıbık bir erkeğim. Korkunç bir kılıbığımdır. Önce hanımımın dediği olur. Yüzde doksan beş, o ne derse o olur. Yüzde beş benimdir, o da ailemizin çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğidir o da bana aittir.

* Sizi ekranda hep sert eleştiriler yaparken görüyoruz. Ahmet Çakar'ın insani yönleri nelerdir? Köpek gezdirir misiniz, çiçek sular mısınız ya da trafikte yayalara yol verir misiniz?

Bahçesinde bir köpeği vardır ama oraya sadece güvenlik sebebiyle koymuştur, köpek falan gezdirmez. Çiçek sulamayı sevmez ama mecbur kalırsa sular. Yayalara yol verir, kurallara uyar.

KOLi KOLi BiKiNi GELDi

Bikini mevzuuyla Fenerbahçe zaferini bile gölgelemekten hastalıklı bir zevk aldığınız doğru mudur?

Hayır zevk almadım. Bilakis ben bir espri yapmıştım. Espriyi de arkadaşlarıma soyunma odasında yaptım. Bu espri sonradan çarpıtıldı büyütüldü. Büyüdü büyüdü, hatta Fenerbahçe'nin çeyrek finali zaferinin bile önüne geçti. Güldüm Türkiye'ye; “Vah” dedim “Benim ülkem insanının ciddiye aldığı şeye bak...

PLANLANMIŞ DEĞİLDİ

* Bu bir iş kazası mıydı yoksa planlanmış bir reyting buluşu mu?

Asla; şerefim namusum üzerine yemin ederim, planlanmış falan değil. İşgüzar spiker kardeşim Melih söyledi, patladı. Hiçbir erkek kendini bikinili resimlerini görmek istemez. Show ve Fox TV'ye bin civarı bikini gönderdiler. Hepsi kapış kapış gitti. İşte oradaki bütün sekreterler, arkadaşlar bikinileri aldılar, biz alamadık. Hepsini gördüm, koli koli geldi. Bikini dediğiniz bir avuç bir şey, bir sandığın içinde iki yüz tane olabiliyor.

KIZLARIMLA DALGA GEÇiLDi

Eşinize ya da kızlarınız için birer tane alıp eve götürmediniz mi?

Asla. Hatta kızlarım bana kızdılar. “Baba, okulda bizle dalga geçiyorlar” dediler. “Kızım olabilir, babanızın yaptığı espri çok büyüdü. Kusura bakmayın. Ama benim kızlarımsanız bu tür iş kazalarına hazırlıklı olun.” Bu işi yapıyorsanız, şöhret elde ediyorsanız Türkiye'de belli bir itibarınız popülerliğiniz oluyorsa bunun da bedelleri var. Ben bunun bedelini çok ağır ödedim. Bikini falan bu bedel değil ha. Beş kurşun ya, benim kız çocuklarım babasız kalacaklardı nerdeyse. Ramak kalmıştı yani.