Azarı yiyince aşağı oturmuş(muş)
Ahmet Hakan çok kel alâka bir yazı yazmış bugün. “Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü” diyen baldız gibi…
GAZETECİLER.COM
Ahmet
Hakan çok kel alâka bir yazı
yazmış bugün.
“Bayram değil
seyran değil eniştem beni neden öptü” diyen baldız gibi…
Fehmi
Koru’ya
çakmış…
Hem de üstünde
yeller esen ama duman bile tütmeyen bir kül yığınını eşeleyerek
yapmış bunu...
“Vardır bir
bildiği” deyip bakalım ne
yazmış Ahmet Hakan…
HAFIZAMIZI
tazeleyelim...
Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru, kısa bir süre
önce...
Sevgili Ahmet;
De ki Fehmigiller Başbakan’ı eleştirmeye
kalkışınca fırça yiyip oturuyorlar…
De ki, Başbakan, Fehmigillerin patronu
gibi…
De ki, bu Fehmigiller çok yumuşak
huylu…
De ki, bu Fehmigiller, Başbakan “heeyttt!” dedi
mi pısıyorlar…
Yahu Allah aşkına sen ve senin ekipten biri de
bir gün çıkıp:
“Hooop Aydın Bey!.. Dur biraz… Şimdiye kadar kaç
defa vergi kaçırdığını saymaya Eskimoların matematik bilgisi bile
yetmez… Hep Devlet suçlu... Hep Başbakan suçlu… Bir sen mi
namuslusun arkadaş!” deseniz ya…
Bak işte senin patron yarınki ceza
davası duruşmasına kendi rızası ile gitmezse mevcutlu
götürülecekmiş…
“Patron ya, uzatma da git şu duruşmaya”
deseniz
ya…
Fehmigiller hiç olmazsa patronlarına(!) kafa tutma
yürekliliği gösteriyorlar…
Sizde o yürekliliğin KDV’si bile yok
ya…
A.B.O
|
Başbakan Tayyip Erdoğan ve iktidarına, en azgın
iktidar muhalifinin bile uzatmadığı türden dil
uzatmıştı...
Demişti ki:
“Obama gibi geldiler/Bush gibi
oldular...”
Tam da...
Yeryüzünde Obama’nın umut olarak selamlandığı,
Bush’un nefret objesi olarak uğurlandığı bir günde edilmişti bu
laf...
Benzetme ağır mı
ağırdı...
Ne mi olmuştu?
Tayyip Bey aslanlar gibi
kükremişti...
Kürsüye çıkıp Fehmi Koru’ya ayar üstüne ayar
vermişti...
Azarı yiyen Fehmi Koru da alabildiğine alttan
alarak “kriz”i yönetmesini bilmişti Allah
için...
Gerçi “Yedi azarı/oturdu aşağı” durumu ortaya
çıkmıştı ama Fehmi Koru’nun da başına bir iş
gelmemişti...
* * *
Şimdi gelelim kıssanın
hissesine:
Demek ki neymiş?
“Yandaşlar” cenahının önemli bir kalemi, hükümete
“uyarı” kabilinden en ağır benzetmeyi yapabilir
imiş...
Başbakan da bu ağır benzetmeye, daha da ağır bir
karşılık verebilirmiş...
Eğer “ağır kalem”, Başbakan’dan azarı yiyip aşağı
oturursa...
Yani sinerse... Yani
susarsa...
Hiç ama hiç mesele
kalmazmış...
Ne “Fehmi Koru da Ergenekoncu mu oldu yoksa?”
çemkirmesi...
Ne “Fehmi Koru, Doğan Grubu’na mı yaranmaya
çalışıyor?” iftirası...
Ne “Fehmi Koru, askere davetiye çıkarıyor”
suçlaması...
Ve ne de “Organize işler mi bunlar acaba? Fehmi
Koru’nun arkasında kim var?”
kuşkuculuğu...
Hiçbiri söz konusu olmaz
imiş...
* * *
O zaman “racon”
bellidir:
Başbakan’dan azarı yiyince susup oturuyorsan
aşağı...
Başın belaya
girmezmiş...
Ama susup
oturmazsan...
Hükümet yanlısı güçlerin üzerine çullanması
mukadder olurmuş...