Ayşegül Akyüz Yahşi: Kazanılmış Başarısızlık Sendromu Ve Chp
Hiçbir değer yargısı olmayan ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilerin, CHP'yi yönetmeye ve CHP'li belediyelerde görev yapmaya devam etmesine müsaade etmek, CHP seçmenine hiçbir zaman zafer sevinci yaşatmayacaktır. Ve bu muhalefet böyle giderse, iktidar karşısında bir üst akıl olmaktan ziyade; her daim koltuk kavgası ile anılacak ve Kurultaylarla oyalanacaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu Sözcü TV'de yaptığı konuşmada, Genel Başkanlık koltuğu için aday gösterilen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi isimlere gönderme yaparak:
"Belediye Başkanları görevlerini yapsın! İstanbul önemli İstanbul'u kaybedemeyiz İstanbul İstanbul" dedi.
Peki, İstanbul Kılıçdaroğlu için gerçekten önemli mi?
Şayet söylediği kadar önemli olsaydı CHP’nin Genel Başkanı olarak, kendi partisinden seçilmiş bir Belediye Başkanı’nın İstanbul'a hiç emek vermemesine sessiz kalır mıydı?
CHP'nin Belediyeler de kazanımı şu iki temel üzerine kurulmuş gibi...
Birincisi; “Kazanalım cepte dursun, yeri gelince harcarız.” düşüncesi…
İkincisi; kendi tabanı çalışmamalarına zaten alışkın. Sadece CHP'li olması sebebiyle oy verebiliyor. Nasıl ki; 21 yıldır hiçbir icraata imza atmayan Kılıçdaroğlu liderlik koltuğunu koruyabilmişse; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi isimler de Belediyelerde hiç görev yapmadan sırf "Atatürkçü" ve "CHP'li" geçinerek koltuklarını koruyabilecekleri düşünülüyor.
Kılıçdaroğlu gerçekten İstanbul'u kaybetmek istemiyor da sözü geçmiyor olabilir mi?
Böyle bir ihtimal olmuş olsaydı eğer, gerek İstanbul; gerek Ankara Belediyesi'nin ekranlara yansıyan o sefalet içindeki hallerini, halkın çilesini gördükten sonra Belediye Başkanları'nı göreve davet etmez miydi? Özellikle de Ekrem İmamoğlu'nu...
"Gerçekten seviyor olsaydı" diyorum dediğim gibi bu çok zor bir ihtimal. Hizmet etmeyen ve halkı devamlı surette mağdur eden Belediye Başkanları'na karşı hiçbir şekilde uyarı ve ikazda bulunmazken; genel başkanlık koltuğuna göz diktiklerinde "işlerini yapsınlar!" uyarısında bulunması da hiç etik değil!
Yani düşünün ki; Belediye Başkanları işe, Kılıçdaroğlu'nun koltuğu tehlikeye girince davet ediliyor.
Evet Kılıçdaroğlu İstanbul'u kaybetmedi ama elinde tutacak kadar da önemsemedi. Öbür yandan Genel Başkanlık koltuğu da tehlikede...
"Bugün benim yerim burası değil, senin yerin!" diye çığırtkanlık yapan Ekrem İmamoğlu, gözünü başkanlık koltuğuna dikti.
İmamoğlu, yerinde durmaz, kanı kaynar tavırlarıyla risk faktörü sayılıyor.
İstanbul'un tehlike dedektörü sinyal veriyor.
Bay Bay Kemal için koltuğunda akıllı oturan bir Belediye Başkanı, şu an tercih edeceği en önemli usul ama Başkanlarda usulsüzlük diz boyu...
Kemal Bey "Akıllı dur bana sataşma" gibi arada bir oğlunun kulağını da çekmiyor değil. Ama "halka sataş, halka dilediğini yap, dilediğin gibi konuş" umursamazlığı da yok değil...
Geçen gün İmamoğlu'nun kendisini eleştiren bir işçiyi:
"Yanına gelirdim fakat ayağım yorulur." diyerek tiye alması bulunduğu görevi ne kadar ciddiye aldığının apaçık göstergesi...
2023 seçimlerini kazanamaması ardından Kılıçdaroğlu'na çekilen kılıçların ne savaş kazanabilecek bir güce ne de bir eğriyi doğrultabilecek bir kararlılığa sahip olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü bugün CHP'nin köklü bir değişime dönüşüme ihtiyacı var diyenler arasında Kılıçdaroğlu'nun ilkesizliğinden daha ilkeli davranabilecek bir tane liyakat sahibi aday yok...
CHP'nin seçim kazanabilecek bir yüze mi ihtiyacı var sadece?
Yoksa insani ve insana dair değer yargılarını yeniden gözden geçirebilecek ve Parti tabanını bu şekilde koordine edebilecek bir sisteme mi?
Bugün aday olmaya meyilli isimlere baktığınızda, hepsinin de Türkiye Cumhuriyeti'nin değer yargılarından ve insana hizmetten yoksun oldukları görmeniz mümkün.
CHP'li Belediye Başkanları’nın yapmadıkları görevleri ve ihmalkarlıkları sebebiyle ayrıca sosyal hayat içerisinde, halkı birbiriyle çatışmaya sokacak aykırı tavırlarıyla olacak gibi değil...
Peki CHP Milletvekili Özgür Özel üzerinden düşünelim. Özel’in Karakol önündeki konuşmasını hatırlayın. Ziyaret ettiği FETÖ terör örgütü mensuplarının polis tarafından herhangi bir darp ya da zorbalığa maruz kalıp kalmadığını araştıran ve oradan ailelerine sevgi ve saygı mesajlarını, geçmiş olsun dileklerini ileten bir isim…
Onunla da olacak gibi değil!
Çıkıp da birisi şunu diyemiyor: “CHP terörle el sıkıştı, FETÖ ile PKK ile iş tuttu. Bu vaziyet, Atatürk'ün kurduğu partinin yani CHP'nin ilkelerine aykırı ve kabul edilemez. Köklü bir değişim gerekli. Evet bu doğrultuda, milli bir muhalefet olmak adına, ben de CHP Genel Başkanlığı’na adayım!” diyebilecek bir isim maalesef yok!
Asıl önemli olan CHP seçmeni...
CHP'ye gönül vermiş seçmenler, Atatürk'ün Partisi'nin küresel güçlerden bağımsız ve milliyetçi bir tutumla hareket etmesi gerektiğini bilirler.
Yok eğer bilmezlerse 2023 seçimlerinde “güvendikleri dağlara nasıl kar yağmışsa” aynı şekilde mevsim kış olmaya devam eder.
Hiçbir değer yargısı olmayan ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilerin CHP'yi yönetmeye ve CHP'li belediyelerde görev yapmaya devam etmesine müsaade etmek, CHP seçmenine hiçbir zaman zafer sevinci yaşatmayacaktır.
Ve bu muhalefet böyle giderse; iktidar karşısında bir üst akıl olmaktan ziyade, her daim koltuk kavgası ile anılacak ve Kurultaylarla oyalanacaktır.
CHP'nin kazandığı tek şey başarısızlık sendromu...
Ötesi yok.
Geçmiş olsun...