Ayşegül Akyüz Yahşi: Faşist, barbar, bataklık makinası Batı ve LGBT

Her seçimin olduğu gibi 2023 seçimlerinin de kazananları ve kaybedenleri var. Bugün ortaya çıkan manzaraya baktığımızda kaybedenlerin kimler olduğu o kadar belli ki! Kaybedişi, sadece siyasi partiler ve ittifaklar açısından değerlendirmemek lazım. 2023 seçim sonuçlarının kitlelere dokunan sosyolojik bir boyutunun olduğunu da unutmayalım. Büyük kaybeden, PKK ve FETÖ terör örgütlerinin yanı sıra LGBT'li ve LGBTQ’lu ahlak yoksunları gibi…

Her seçimin olduğu gibi 2023 seçimlerinin de kazananları ve kaybedenleri var. Bugün ortaya çıkan manzaraya baktığımızda kaybedenlerin kimler olduğu o kadar belli ki! Kaybedişi sadece siyasi partiler ve ittifaklar açısından değerlendirmemek lazım. 2023 seçim sonuçlarının kitlelere dokunan sosyolojik bir boyutunun olduğunu da unutmayalım…

Büyük kaybeden, PKK ve FETÖ terör örgütlerinin yanı sıra LGBT'li ve LGBTQ’lu ahlak yoksunları gibi…

Bildiğiniz üzere; Millet İttifakı birleşenleri ve Kemal Kılıçdaroğlu LGBT'yi destekleyenler safındaydı. Eğer Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsaydı bu sapkın zihniyete tavizkâr tutumu sebebiyle üst düzey hak ve özgürlükler verecekti.

Kemal Kılıçdaroğlu ve avânesi sırf seçimleri kazanabilmek uğruna FETÖ terör örgütünün, PKK'nın, LGBT'nin isteklerine de "tamam" demişti.

Seçimlerden önce sessiz bekleyişte olanlar, kendilerine verilecek hakların sarhoşluğuyla hayaller kuranlar, seçimlerin hemen ardından yaşadıkları hayal kırıklığının vermiş olduğu sersemlikle; sokaklarda, sahnelerde ve bilumum yerlerde ses çıkarmaya başladılar.

Küresel güçlerin Türkiye üzerindeki planları Kılıçdaroğlu'nun kaybetmesi ile bozulmuş oldu. Çünkü; Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu sapkın zihniyete asla geçit vermeyeceğini ve LGBT’nin kırmızı çizgisi olduğunu söylemişti. Amerikan siyasetinin bir parçası haline gelen LGBT bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içinde oksijen kaynağını yitirdi.

Toplum bilinçli!

Tüm bu aykırı sesleri bastıran toplum direnci aktif halde...

Türk milleti her zaman olduğu gibi yine ahlak ve değerlerine sahip çıkıyor. Bu çirkin zihniyetin bugün hırçınca varoluş mücadelesine girme sebebi de işte tam olarak bu.

Bu sapkınlara karşı, her platform üzerinden müthiş bir örgütlenme var. Bunlardan biri olan; “BÜYÜK AİLE PLATFORMU” 15 saygın vakıf ve dernek ile Anadolu’nun her köşesinden, yüzlerce sivil toplum kuruluşunun üyesi olduğu sivil ve hür bir irade olarak çok güzel çalışmalara imza atıyor.

Önemli gördüğüm bir platform daha var o da; Twitter’da “LGBT’ye Karşı Bir Duruşunuz Olsun” ismiyle 15 Temmuz gazisi Nuri Kayhan ve Hüseyin Hacıoğlu tarafından yürütülen canlı yayınlar…

Bu yayınlar vesilesiyle çok şükür bu sapkın akımın önü kesiliyor. En son Şişli’deki bir alışveriş merkezinin LGBT’lilere özel açtığı tuvalet kapattırıldı. Milletimize hakaret eden ve ahlaksızlığı teşvik edenlerin konserleri iptal ettirildi.

Daha nice sivil direnişin mensubu olan insanımız, LGBT’ye nefes aldırmıyor ve neredeyseler oraya giderek, adeta burunlarının dibinde bitiyorlar. Bu konuda mücadele eden tüm dostları yürekten kutluyorum.

Cesaret ve onur yürüyüşünün ne demek olduğunu biz millet olarak 15 Temmuz'da tüm dünyaya göstermiştik. LGBT'ye karşı da toplumsal ahlak; kendi cesaret ve onurunu korumak adına gardını almış durumda.

İstenmediklerini, kabul görmeyeceklerini ve hiçbir zaman Türk Milleti içerisinde var olamayacaklarını anladıkları için; necis fikriyatla yazdıklarını bangır bangır okumaktan ileriye gidemiyorlar.

Çaresizlikten, güçsüzlükten ve istenmiyor oluşun verdiği öfkeden aymaz haldeler.

Bakınız "tüm bu sapkınlıklar" ve “küresel pagan sistemi” batının aklıyla okunmamalı.

Kendi tarihimizde bunun türlü örnekleri mevcut ve bu sapkınlığa karşı konacak tavır ve neticesi nâs ile sabit…

Bugün LGBT'lilerin var oluş çabası sadece metobolizmatik bir durum özgürlüğü değil, ilahlık iddiasına uzanan Allah’a karşı da büyük hadsizlik meselesi…

Anne karnındaki bebeklerin cinsiyetlerine müdahale edebilecek kadar ileri giden bu sapkınlık, İslam fıtratı üzerine yaratılmış birinin bu temiz fıtratına müdahale ediyor!

Bu kabul edilir bir durum değil! Bu hadsizlik onların Firavun ve Nemrutvâri bir tutum içine girdiklerinin apaçık göstergesi…

Hani LGBT’lilere özgürlük isteniyor, Uluslararası İnsan Hakları işi gücü bırakmış sırf bu sapkınlar için dişe diş bir mücadele veriyor ya, hani özgürlük bu kadar önemli bir kavram ya Batılı devletler için, peki daha doğmamış cenin halindeki bir canlının cinsiyetine müdahale etmek ve karşı koyamayacağı şekilde bu değişime mecbur bırakmak büyük zorbalık değil mi?

Bu neyin kafası?

LGBT’nin ülkemiz adına milli güvenlik sorunu olduğu da unutulmamalı…

Bu sebeple devlet otoritesi, kanun koyucu yetkisiyle; LGBT’ye dair çok açık ve anlaşılır bir yasa çıkarmalı, çok net kararlar almalıdır. Ailenin çökmesine ve ahlakî bozulmaya sebep olduğu için özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, devletin tüm kurumları bu konuda özel bir çaba ve gayret içine girmelidir.

Hani dedik ya LGBT artık Amerikan siyasetinin bir parçası... 

Bu ahlaksızlığı devletlerarası bir otorite kabul eden Batı'ya karşı kimi ülkeler hoşgörülü olurken kimi ülkeler de dik duruşunu korumakta kararlı... 

Hollanda, Danimarka, İzlanda, İsveç, İrlanda, Belçika, Almanya, Norveç, İngiltere ve İspanya “hoşgörü”(!) sıralamasının başında yer alan ülkeler.

Onurunu koruyabilen ve bu sapkınlığa karşı olumsuz bakış açısına sahip nadir ülkelerin ilk 10’nunda; Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Zimbabwe, Ruanda, Fas, Katar, Gana Güney Kore, Irak var.

Rusya, Uganda ve Fransa’da (Katolik dernekler) yer yer tepkili…

En sert ve olumsuz tavra sahip olan ülkelerse, Azerbaycan ve Ermenistan…

Çünkü Batı'nın direncini kırmak ve değer yargılarına zeval getirmeden kendi varlığını korumak ancak bu şekilde mümkün.

LGBT'ye geçit vermemek demek: Batı'nın faşist, barbar tutumunu reddederek tüm aykırılıklarını aynı potada eritmek demek…

Devlet her şeyiyle bir bütündür. Devlet vatanı, milleti ve bayrağı ile bir bütündür. Vatanı satarak devlet olunamaz; milleti hiçe sayarak, devlet kalınamaz; bayrağı indirerek, devlet var olamaz... 

Bu yüzden LGBT vatanımızın toprağını karış karış işgal etmeye, milletimizin ahlakî değerlerini çökertmeye ve paçavrasını al bayrağımız yerine yükseltmeye azmediyorsa devlet bütünlüğünü korumak adına derhal harekete geçmeli...

Bugün, toplumun yükselen direnciyle birlikte, devlet otoritesi yek vücut olmalı; aksi halde yarın çok geç olabilir!