Ayşe Arman’a karşı mahalleden bir bakış…
Yazar Hazar, karşı mahallesini “Güruh” olarak niteleme ayıbının dışında kendi penceresinden analiz ediyor Arman gazeteciliğini…
GAZETECİLER.COM –
Biz bu yazıyı yazarken Ayşe Arman’ın “haşema” ile
neler yaşadığını anlatan haberimiz yaklaşık 50 bin okur
tarafından ziyaret edilmiş, 6 okur tarafından da
yorumlanmıştı…
Yorum yapanlar Ayşe Arman’ın
gazeteciliğini onaylamıyorlar…
Yorum yapan okurlarımız
duygularına sığınırken, Ragıp Duran “gazetecilik
aklı” ile bakmış olaya…
“Gazeteci ilke
olarak kimliğini gizlemez. Kamuyu bilgilendirmek için yapılan
önemli bir faaliyet olan muhabirlik yani habercilik
açık/dürüst/şeffaf bir faaliyet olmalıdır”
diyor…
Star sisteminin konuyu değil
kişiyi ön plana çıkardığına da dikkat çeken Duran şöyle devam
ediyor:
“Gazetecinin kimliğini gizlemesi
yada gizli kamera kullanımı konusunda başta BBC olmak üzere çeşitli
medya kuruluşlarının ve meslek kuruluşlarının deontolojik ilkeleri
var.”
Ayşe Arman ve Onunla birlikte hareket edenlerin “Karşı Mahallemiz” diye
tanıdıkları kesimin yarı resmi sözcülüğünü yapan Zaman Gazetesi
cephesinden de itirazlar var Arman’a…
M. Nedim Hazar, “Ayşegül
tesettürde” başlığı ile yayımlanan
makalesinde çokça ciddi, bazen da ironi ile irdelemiş Ayşe Arman’ın
gazeteciliğini…
Yazar Hazar, karşı mahallesini
“Güruh” olarak niteleme ayıbının dışında kendi penceresinden analiz
ediyor Arman gazeteciliğini…
Okur musunuz lütfen:
Gazetecilik denilen meslek bir tür
'Cin Ali' ya da 'Ayşegül' serisi değildir, olmamalıdır.
Olmamalıdır, zira bu şekilde yerleşik bir zihniyet ilk başta kendi
meslekî sonunuzu hazırlar.
Nasıl mı?
Gazeteci katalizör değildir,
tepkimeye girmez, olayın parçası olmaz. Bugün başınızı yarım
yamalak, moda-trendi örtüp muhafazakâr kesimde gezinmek size
eğlenceli gelebilir. Ama yarın birisi sizden, 'hele doğuya gidip
bir toprak ağasının üçüncü eşi kılığına gir' dediğinde zor durumda
kalırsınız.
Ya da 'tinerci çocuklara da yazık,
birkaç gün tiner çek de haber yapalım' derlerse haliniz ne
olur?
Hazar elbette “kendi
penceresinden” bakıyor bu tür gazeteciliğe…
Tıpkı, Ayşe Arman’ın da kendi
penceresinden baktığı gibi…
Aklımıza geldi…
Kadına yeni evlenen oğlunun
durumunu sormuşlar…
“Hiç sormayın” demiş… “Yandı evlâdım… Hayırsız ve kötü bir kıza düştü… Yavrum
bütün gün çalıştığı yetmiyormuş gibi akşam yorgun argın işten
döndüğünde masayı hazırlıyor, iki taşın arasında yemek yapıyor,
masayı topluyor, bulaşık yıkıyor sonra da yorgun argın yatağa
atıyor kendisini"...
“Peki ya kızının durumu nasıl?..
Damat iyi çıktı mı?”
“Ah şekerim kızım pek şanslı… Çok
iyi bir çocukla evlendi… Damadım her akşam masayı hazırlıyor,
yemekleri yapıyor, masayı topluyor, bulaşık yıkıyor; kızımın elini
soğuk sudan sıcak suya sokturmuyor…”
Ayşe Arman’ın gazeteciliği konusunda daha fazla yoruma gerek var
mı?..