Ayşe Arman kaybetti çünkü...

Ayşe Arman köşe yazısında, Erdoğan'ı eleştirirken büyük bir gafa imza attı. Yılların köşe yazarına bu hata yakışmadı.

Ayşe Arman şüphesiz ki Türkiye'nin en popüler röportajcısı ve özellikle kadınlar Ayşe Arman'ın köşesini büyük bir merakla takip ediyorlar.

Genç kızların önemli bir bölümü Ayşe Arman'ı kendilerine örnek alıyor, Ayşe Arman'ın tavsiyelerini önemsiyorlar, okuyun dediği kitabı okuyorlar, dinleyin dediği şarkıları dinliyorlar. Yazarların, müzisyenlerin, sinema oyuncularının Ayşe Arman'ın köşesinde görünmek için sıraya girmesini anlamak zor değil.

Çoğu zaman dobra dobra yazdığı köşe yazıları ve cesur röportaj sorularıyla Ayşe Arman'ın metinlerinin toplumda ilgi gördüğünü de kimse inkar edemez.

Ancak gazetecilerin, kalemlerini kağıtla buluşturmadan önce defalarca düşünmesini bekleriz ve özellikle de başkalarının sözlerinden alıntı yaparken, içinden alıntı yapılan söylemin anlam bütünlüğünü bozacak çıkarımlara yol vermemesi, meslek etiğinin önemli bir parçasıdır.

Ne yazık ki, Arman'ın 10 Mart Salı günü köşesinde kaleme aldığı, 'Erdoğan'lı kamu spotu güzel ama inandırıcı değil', başlıklı köşe yazısı, özenli ve sorumlu bir gazetecinin kolay kolay yapmayacağı hatalarla bilinçli okurlarını üzdü.

Kadınlar günü nedeniyle televizyonlarda gösterilen kamu spotunun sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "kadına şiddet insanlığa ihanettir", ifadesini yorumlayan Ayşe Arman, önce şu yorumda bulunmuş:

"Kamu spotu bence harika.

Gel gelelim, bu kamu spotunu beğenmiş olmam, inandığım anlamına gelmiyor!"

Ayşe Arman, Cumhurbaşkanı'na niçin inanmadığını açıklarken Cumhurbaşkanı'nın kadının aleyhine çok sayıda söylemi olduğunu iddia ediyor. Arman'ın cümlesi tam olarak şöyle:

...

"Bunca kadın aleyhine edilmiş laftan sonra...

Şimdiye kadar, "Erkeğe karşı sesini çıkarma. Eşitlik yoktur. Erkek senden üstündür. Kır dizini otur evinde, çocuk doğur. Çocuk bak. Fıtratına, kaderine razı ol" diyen, kadını ikinci sınıf gören, bedeni üzerinden siyaset yapan, feminizme karşı savaş açan bir zihniyet ve politikalar silsilesi söz konusu..."

Arman'ın köşe yazısında kullandığı bu ifadeler çok talihsiz bir şekilde gerçek anlamından kopartılmış alıntılar. Hatta çoğu gerçek bile değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "kadın ve erkek arasında eşitlik yoktur", derken hemen arkasından, "kadın ve erkek eşdeğerdir," açıklamasını da yaptığını biliyoruz. Bu söylem, kadının ve erkeğin birbirlerinden farklı kimyaları ve fizikleri olsa bile aynı değerde olduklarının altını çizen son derece adil bir duruşken, bu söylemin sahibini 'Eşitlik yoktur, erkek senden üstündür" dediği iddiasıyla suçlamak, çok basitçe 'laf çarpıtmaktır'.

Keza Arman'ın, Erdoğan'a mal ettiği, "kır dizini otur evinde, çocuk doğur, çocuğa bak" sözlerinin de hiçbir karşılığı yok zira Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde çalışan annelere özel, hayatlarını kolaylaştırıcı çok sayıda uygulamayı hayata geçirdiğini biliyoruz.

Arman'ın yazısında arka arkaya sıralanan bu suçlayıcı ifadelerin aksine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 2004 yılında Anayasa'nın onuncu maddesine kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir ve devlet bu eşitliğin yaşama geçirilmesinden yükümlüdür maddesini yerleştiren hükumetin başbakanı olduğunu, Ayşe Arman'ın bugün hatırlamadığını görüyoruz.

2005 yılında iş kanununa işveren işçi ilişkilerinde insan haklarına aykırı ayrımcılık yapılmayacağı hükmü eklenirken hedef yine kadınların haklarını korumak ve kadınların eşit işten az ücret almalarının önüne geçmekti. Bu da yeterli olmayınca, 2009'da Mecliste kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu kuruldu ve hemen arkasından 2010'da kadınların eşit işte eşit ücret almasına yönelik kanun çıkarıldı.

Sözü çok uzatmamak lazım. Kısaca söylemek gerekirse, Ayşe Arman hiç araştırmadan ve ne yazık ki saldırgan bir içgüdüyle Cumhurbaşkanı'nı eleştirirken ofsayta düşmüş ve Erdoğan'ı sanki kadın düşmanıymış gibi gösterirken, aynı siyasetçinin 92 yaşındaki ülkenin anayasasına "kadınlar ve erkekler eşittir," ifadesini ekleyen ilk başbakan olduğunu görmezden gelmiş.

Ayşe Arman bu dikkatsizliği ile günün kaybedeni oldu.