Ayşe Arman için 'Saldıray Abi' benzetmesi!

Ayşe Arman Taraf'ın Telesiyej yazarında fena halde Bir Demet Tiyatro’nun Saldıray Abi'sini çağrıştırmış...

Ayşe Arman, hafta sonunda Hürriyet gazetesinde yer alan röportajında Mehmet Yaşin'in sorularına öyle yanıtlar verdi ki Taraf'ın Telesiyej yazarında fena halde Bir Demet Tiyatro’nun Saldıray Abi'sini çağrıştırdı.

Ayşe Arman’ın kelamı, fena halde Saldıray Abi’yi çağrıştırıyor

Bir Demet Tiyatro’da sevişme obsesifi bir Saldıray Abi karakteri vardı hani, yeri olsun olmasın, ‘sevişmek’ ve ‘ikiz yatak’ sözcüklerinin geçmediği tek bir cümle kuramazdı. Arkadaşları onunla karşılaşınca, “Ee nasılsın Saldıray? Bu aralar doğru dürüst sevişebiliyor musun?” diye hatırını sorarlardı.

Aslında Züleyha’ya hastaydı, Saldıray Abi. Elinde bavulu Züleyha’nın evine dayanmıştı bir keresinde: “Moralim sıfır Züleyha,” demişti: “Öyle bir depresifim ki... büroda oturuyorum, o arıyor, gel para ver, bu arıyor Saldıray sevişelim, öbürü telefon ediyor; solaryumda topless vaziyetteyim gel… ama olmaz ki canım, bir insanın üstüne bu kadar gelinmez ki… ben de topladım valizimi sana geldim, aldım mayomu havlumu neyin, senin küveti dolduracak filan olursak, içine girerken giyerim diye; ama sen dersen ki ne küveti, direkman ikiz yatak olayına geçelim, senin o düşüncelerine saygı duyarım tabii; misal, benim için küvet cazip, ama sen dersen ki benim için ikiz yatak daha kullanışlı, olur a... herkesin kendine göre bir hayat felsefesi var mı di mi?”

Saldıray Abi’nin ismiyle müsemma olduğu söylenemezdi pek; ama mütemadiyen sevişmekten ve ikiz yataktan bahsederdi işte… biri diğerinin mütemmim cüzüydü onun için, aslında tek tek ya da birlikte, her ikisi de ve diğer her şey aynı şeyi çağrıştırıyordu ona: Sevişmeyi.

Ayşe Arman’ın yazıları ve röportajları son zamanlarda Saldıray Abi karakterini çağrıştırmaya başladı bana. Pazar günü Medyatava’da okuduğum, Mehmet Yaşin’e verdiği (Hürriyet Gazetesi’nden alınmış) “İyi bir sofra bazen seks kadar güzel” sözlerinin manşet olduğu röportajı, fena halde Saldıray Abi’yi hatırlattı yine. Ayşe Arman, içinde -dolaylı ya da dolaysız kendisiyle ilgili- seks sözcüğünün geçmediği bir yazı olsun, röportaj olsun kaleme alamıyor ve aldırtmıyor gibi görünüyor çünkü.

Mesela Mehmet Yaşin’in, “Yemek için mi, yaşamak için mi yersiniz?” sorusuna şöyle cevap vermiş: “Ben 35’ten sonra bir sürü keyfi, zevki dibine kadar yaşar oldum. Seks de onlardan biri, yemek de. Eskiden çabucak geçiştirdiğim bu yemek eylemi, yavaş yavaş seksle başa baş gider oldu” diyor, ama bununla yetinmiyor, aynı paragrafta, aynı soruya verdiği cevap şöyle devam ediyor: “Yalıkavak pazarında tesadüfen denk geldiğim bir reçel, şahane bir çizik zeytin, Ege otları, öldürücü bir Ezine ya da bir keçi peyniri, iyi bir sofra, bazen seks kadar güzel.”

Daha sonra Mehmet Yaşin’in, “Röportaj yapmak mı, yemek yapmak mı daha keyifli?” sorusunu da şöyle cevaplıyor: “Sıralama şöyle: “İyi seks, iyi röportaj, iyi yemek...”

Soru ne olursa olsun, cevap sekste gizli AA için.

Röportajın sonuna doğru da, kabuklu deniz mahsullerinin bilhassa şarapla birlikte kesinlikle afrodizyak etkisi yarattığını, ya da öyle olduğuna inandığını söylüyor. Hani bir nevi Çokomilk sendromu: “Hiç aklımdan çıkmıyor ki!” derdi ya Çokomilk reklamındaki gençler!

Ayşe Arman, bir arkadaşımın dediği gibi “sermayeyi kediye yüklemiş; kedinin adı da seks”.

Aslında bu mevzunun fikir ve zikir ikilisine hiç girmemek gerek derim ben; fikir kurumsal, zikir kişisel çünkü bence. Anlaşılan o ki, seks satar demiş zamanında abileri; hani uysa da uymasa da kullan gibilerinden.. kamuyu etkilemenin en birinci yolu da tekrardır.. ‘tekrar’la kamuyu etkilersin, tekrarla devamlı… o da tekrarlıyor işte, “Röportaj yapmak mı, yemek yapmak mı daha keyifli” sorusuna bile, “İyi seks, iyi röportaj, iyi yemek” diye cevap verişi de bundan.

Telesiyej/TARAF

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları