Ayşe Arman gazeteciliği bıraktı (!)
Dün de dediğimiz gibi okur, senin kızın ile babaçi’sinin neler yaşadıklarını öğrenip de ne yapacak?..
GAZETECİLER.COM - Yok,
yok…
Bu Ayşe Arman’a bir haller
oldu…
Ertuğrul
Özkök ve kankası, Hacca (yoksa Umre miydi?)
gidip geldikten sonra Ayşe Arman gazeteciliği
bıraktı…
O artık sadece kızı ile babaçi’yi
(!) yazıyor…
Yahu Ayşe Arman!...
Dün de dediğimiz gibi okur, senin
kızın ile babaçi’sinin neler yaşadıklarını öğrenip de ne
yapacak?..
Bilgi haznesi mi
gelişecek?..
Görgüsü mü artacak?..
Dönüver şu mesleğine
Allasen!..
Şuraya bakar
mısınız?..
Sözde hayat dersi veriyormuş
babaçi(!)..
Tövbe... Tövbe…
Babaçi’den hayat
dersi
Yazın son günleri,
İstanbul’dayız...
Pırl pırıl, insanın içini açan bir
pazar...
Babaçi, Alya ve ben Tuzla’ya
gidiyoruz.
Alya neşe içinde, arabada Tuzla’da
neler yapacağını anlatıyor:
- Yavru kedi
seveceğim...
-
Yüzeceğim.../_np/6070/9196070.jpg
- Simit yiyeceğim...
Tuzla, hepimizin çok sevdiği bir
yer.
Alya’nın halası Leyla’nın
masallardan fırlamış gibi bir evi var. Ağaçlar içinde. Benim kedim
Oğluş da onun bahçesinde gömülü. Ne zaman gitsem mezarına çiçek
koyuyorum ve onunla konuşuyorum, "Oğluşum, seni çok özledim"
diyorum.
Ama hayat devam
ediyor.
Betûl Hanım, "Kızlar... Leyla
sahildeymiş. Hadi biz de gidelim" diyor.
Aşağıda, İstanbul Mercan Kulübü
var.
*
Betûl Mardin’i nasıl
tanırsınız?
Benim tanıdığım en kontrollü
insan.
Bir kere bile kendini bıraktığını
görmedim.
O, hep işin başındadır, düzenler,
organize eder, problem çözer.
Dimdiktir. Hálá muktedir, hálá
karar merci.
Hálá sarsılmaz.
Bu da, çevresinde yaşanlara müthiş
güven veren bir şey. Onun varlığı insanın içini rahatlatıyor,
"Nasıl olsa işleri düzenleyecek biri var!"
Derdin varsa, "Ben ne halt
edeceğim şimdi?" diye gidersin, "Abicim, otur bir çikolata ikram
edeyim sana, merak etme her şeyi çözeriz nasıl olsa"
der.
Gerçekten de her şeyi halleder bu
tonda.
Hayatınızı
kolaylaştırır.
*
İşte o gün, deniz kenarındaki o
kulüpte yemek alırken, ayağı taşlardan birine takılıyor ve yere
kapaklanıyor.