Aydın Engin'den 'kendini sol diye tanımlayan örgütlere' kitap önerisi

“Aman ben geri kalmayayım” telaşı içinde karakol, konsolosluk kapısında nöbet tutan ya da devriye gezen polis memuru, asker öldürüp devrimci eylem yaptıklarını sananlara sözüm var.

GAZETECİLER.COM - ÖZEL İÇERİK

Suruç cankırımın hemen ardından başlayan ve gitgide tırmanan, kimilerine "90'lara geri mi dönüyoruz" dedirten, kimisine ise 70’li yılların “kör şiddet sarmalını” hatırlatan son günlere Cumhuriyet yazarı Aydın Engin'den çarpıcı bir yorum geldi.

"Kendini “sol” olarak tanımlayan örgütler, örgütümsülerin kendilerince “devrimci” diye nitelenen eylemlerinin saçtığı kan ve ölüm ya da kelepçeleyip yere yatırılmış Kürtlere yiğitlenen ve “Ne yaptı lan size bu devlet” diye sorabilen bir polis memurunun zihninde, zihniyetinde yansıyan devlet terörü arasında sıkışıp kalmışız…"  yazan Aydın Engin, "Kendini sol olarak tanımlayan örgütlere sözüm var" dedi ve  Sovyetler Birliği'nin kurucusu, Marksizmin Leninist diye anılan yorumunun kuramcısı Vladmir İliç Lenin'in "Sol Komünizm: Bir Çocukluk Hastalığı" kitabını yeniden okumalarını önerdi.

İşte Aydın Engin'in o öneriyi dile getirdiği yazısından dikkat çeken bölümler:

LENİN'İN O KİTABI NE ANLATIYOR?

Lenin tarafından 27 Nisan 1920'de yazılan ve ilk kez, 12 Haziran 1920'de yayımlanan "Sol Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı" kitabının Türkçe çevirisi Muzaffer Kabagil tarafından yapılmış, Muzaffer ve İlhan Erdost'un sahibi olduğu Sol Yayınları tarafından Aralık 1977'de basılmıştır.

Kitap, Marksizm'in temel görüşlerini benimseyen fakat Leninist modelle komünizm hedefine ulaşılamayacağını iddia eden Alman Komünist İşçi Partisi'nin tezlerine karşı polemik için kaleme alınmıştır. Kitap burjuvazi ile uzlaşmayı öneren sağ sapma (legalizm) kadar; devrimci hareket içerisinde kendisini gösteren anarşist ve yarı-anarşist hareketlerin yani sol sapmanın da eylemleri ile burjuvaziye hizmet etmekte olduğunu anlatmaktadır.

Oysa kendini sol olarak tanımlayan ve son günlerde Aman ben geri kalmayayım telaşı içinde karakol, konsolosluk kapısında nöbet tutan ya da devriye gezen polis memuru, asker öldürüp devrimci eylem yaptıklarını sananlara sözüm var.
Doğuda Merkezden emir almadan kendi inisiyatifleri ile silaha sarıldıkları söylenen genç ve kör terör grupları ile batıda feda eylemlerine yeniden ağırlık veren örgütlere, örgütümsülere sormak gerek:

Soru bir: Bu eylemler kime yarıyor?
Cevap: AKP’nin kanlı seçim ve siyasal hesabının değirmenine su taşıyor.

Soru iki: Bu eylemler kime zarar veriyor?
Cevap: HDP’nin (Demirtaşgiller diye de okuyabilirsiniz) ülke çapında ilmek ilmek ördüğü “Barışın da, demokrasinin de güvencesi ve sahibi HDP”dir algısını tuzla buz ediyorlar; hatta ettiler bile…

Soru üç
: Bu eylemler kimi, kimleri yakıyor?
Cevap: Gönüllü olmadıkları, kendi seçimleri olmadığı halde görev gereği eline silah tutuşturulup ateş çemberinin içine salınan genç asker ve polis memurlarının ocağını yakıyor…

Kendini sol olarak tanımlayan örgütlere sözüm var demiştim. Unuttum mu?
Hayır, sona sakladım.
Kadın ve erkek kardeşler, ellerinizi bir an için tetikten çekin, sakin bir köşe bulup oturun ve sizin de usta bellediğinizi sandığım Vladimir İliç Lenin’in Sol Komünizm: Bir Çocukluk Hastalığı kitabını baştan sona, sabırla, cümlelerin tadını çıkarıp, anlamını eksiksiz kavramacasına okuyun. Okuduysanız bir daha okuyun…
Bana cevap için internete girip klavyeye yumulacaksanız, durun, kitabı bir kere daha okuyun…
Haydi…