Aydın Engin: Cumhuriyet’i Cemaat ele geçirmiş diyorlar…

Aydın Engin, yazısında " Son altı ay içinde, MHP kurultayını izledim; kimsenin aklına “Aydın Engin MHP’li oldu” demek gelmedi." yazdı.

Ahmet İnsel ve Nuray Mert ile birlikte Cemaat'in Abant Platformu toplantısına katılan, bu yüzden de Cumhuriyet yönetimi tarafından hakkında "yazarlarımız toplantıya gazetemizi temsilen katılmamıştır. Sadece kendilerini temsil etmektedirler." şeklinde bir açıklama yapılan Aydın Engin, bugün köşesinde Cumhuriyet’i Cemaat ele geçirmiş diyorlar… başlıklı bir yazıyla konuya değindi.

Aydın Engin, yazısında " Son altı ay içinde, MHP kurultayını izledim; kimsenin aklına “Aydın Engin MHP’li oldu” demek gelmedi." yazdı.

Daha Cumhuriyet’e yeniden gelmeden kulağıma çalınıyordu. Geldikten sonra daha sık duyar oldum:

– Cumhuriyet’i Gülen Cemaati ele geçirmiş…

Gel zaman git zaman “Cumhuriyet’i Cemaat ele geçirmiş” palavrasını yutacak avanak sayısı azaldı. Onun yerine “Cumhuriyet’te Fetocular var” denmeye başladı.

Bildiğim kadarıyla Fetocu yani Gülen Cemaati üyesi, yakını, sempatizanı filan olmak için asgari koşul: Dini bütün olmak…

Eh, avucumun içi gibi bildiğim Cumhuriyet’in yönetim kademesindekiler, gazeteye düzenli gelen yazar tayfası, yazıişleri yönetiminin tepelerindekiler de benim gibi ise bizde değil dini bütün, “dini yarım” bulmak bile zor…

Yok, “Cumhuriyet’in Fetocuları dinin değil avanta paranın peşinde olduklarından Cemaat’e yanaştılar” denecekse…

Denmese daha akıllıca olacak. Cumhuriyet’teki “olağan şüpheli” Fetoculara bakıyorum da hepsi ay sonunu nasıl getireceğinin derdinde.

(...)

Cumhuriyet’te Cemaat egemenliği, olmadı etkisi üstüne tırışkadan üfürenler geçen ocak ayının son iki gününde toplanan Abant Platformu toplantısıyla “mal bulmuş mağribi”ye dönüştüler. Nihayet bir kanıt bulunmuştu. Yani dipsiz, temelsiz iddialarını nihayet bir yerlere oturtabileceklerdi.

Denediler de...

Toplantıya iki Cumhuriyet yazarı (Ahmet İnsel ve Aydın Engin) katılmıştı; toplantının çağrıcıları arasında bir Cumhuriyet yazarı (Nuray Mert) vardı.

Bu kadarı yetmiş olsa gerek ki, haklı olarak “çamur medyası” olarak nitelenenlerin simetriğindeki çamur medyalarında ve hele hele internetin karanlık yüzünde “atış serbest” oldu.

Gazete sohbetlerimizde bunlara güldük geçtik. Hele Ahmet İnsel’le ikimiz çok güldük. Nuray Mert ise ayağını kırdığından evden çıkamıyor; onunla sadece telefonda gülüştük.

Gülünmeyecek gibi mi?

Kendimden yola çıkayım.

Eskilere gitmeyeceğim. Son altı ay içinde, MHP kurultayını izledim; kimsenin aklına “Aydın Engin MHP’li oldu” demek gelmedi. Demokratik İslam Kongresi’ni izleyen tek gazeteci bendim; “Aydın Engin hidayete ermiş” diyen çıkmadı. CHP’nin kurultay sürecini mahalle kongrelerinden büyük kurultaya kadar izledim; sanırım sosyal demokrat filan da olmadım. HDK konferansında salondaki gazetecilerden biri bendim. Hiçbir Kürt tanıdık “Abi HDP’ye mi katıldın” diye sormadı.

Sonra…

30-31 Ocak günleri Cemaat, 34. Abant Platformu Toplantısı’nı düzenledi. AKP - Cemaat savaşının iyiden iyiye kızıştığı şu günlerde davet edilip de gitmeyen gazeteci meslekten istifa etse gerek.

Gittim. Çok da iyi ettim.

Sıcağı sıcağına izlenimlerimi, notlarımı yayımlayacaktım ama öyle bir yaygara koptu ki ortalık toz duman oldu. O yüzden biraz bekledim…