Aydın Doğan’dan sonra sıra Karamehmet’te mi?

Ahmet Hakan, 'Abimizsin' diyerek seslendiği Fehmi Koru'yu uyarmış: 'Patronları karıştırma!' Hakan'a göre sıra Karamehmet'de...

GAZETECİLER.COM
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bugün ilginç bir medya polemiğini almış gündemine. 'Abimizsin' diyerek seslendiği yazarın ismini vermeyen Hakan çarpıcı bir suçlamada Hakan, medyadaki yazar polemiğinin etik sınırlarını özetledikten sonra, 'kiminle derdin varsa O'nunla gör işini, patronu falan karıştırma' diyor. Hakan'a göre, Aydın Doğan'dan sonra şimdi Mehmet Emin Karamehmet de yazar polemiklerine dahil edilmek isteniyor.

Ahmet Hakan yazısında isim vermemiş ama eleştirilerin adresi Fehmi Koru'yu gösteriyor. Koru'nun dün, Taha Kıvanç şapkasıyla kaleme aldığı Karamehmet'i konu almıştı.
//
Aydın Doğan’dan sonra sıra Karamehmet’te mi

BEN öyle steril, “Aman bıktık şu polemiklerden...” falan diyenlerden değilim.

Yazar, yazarla kalem kavgası yapar arkadaş.

Bazısı alçakça yapar, bazısı centilmence... Bazısı belden aşağı vurur, bazısı

Kimin elinde kalemi yok Ahmet kimin?..
Aydın Doğan’ın mı kalemi yok?..
Mehmet Emin Karamehmet’in mi?..
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa mı bunlar?..
Ellerinde kalem yokmuş…

Kalemden çok daha güçlüsü var be…
İnsan onurunu yok eden ama bedenlere zarar vermeyen nükleer gücündeki televizyonları var, gazeteleri var, radyoları var…
Ve…

O ruh terminatörü silahları ateşleyen “TETİKÇİ”leri var…
Mehmet Barlas'a ateş eden kankan mı yazdı o "aşağılık" iftirayı yoksa patrunu mu yazdırdı "iyi düşün" bakalım...
Patronların elinde kalem yokmuş!..
Pöh...
Adamların  elinde kalem yok ama Enola Gay'leri var be...

Adnan Berk Okan

belden aşağı hiç inmez... Bazısı zekice yapar, bazısı bodoslama girer... Bazısı faullü girişir, bazısı kurallı çakar.
Bir yazarın kalitesi ya da seviyesi mutlu, sakin, dingin günlerde değil, kalem kavgası yaptığı günlerde ortaya çıkar.
Ama “kalite”si ve “seviye”si ne olursa olsun...
Her kalem erbabının giriştiği kavgada uyması gereken asgari ilkeler vardır.
Bu ilkelerin en başında da “Eli kalem tutanların kendi aralarında yaptıkları kavgaya eli kalem tutmayanları karıştırmamak” ilkesi gelir.
Hele işin içine “patron”u karıştırmak fena halde ayıptır.
* * *
Aydın Doğan’ın gazetelerinde yazıp çizenlerle derdin mi var? O zaman Aydın Doğan’la değil, Aydın Doğan’ın gazetelerinde yazıp çizenlerle uğraşacaksın. “Aydın Doğan iyi / Çevresi kötü” türünden ayıplı imalarda bulunmayacaksın. Maksadın ortaya konduğu zaman da “Ben öyle demedim / Böyle dedim” türünden bin türlü tevile başvurmayacaksın.
Mehmet Emin Karamehmet’in gazetelerinde yazıp çizenlerle derdin mi var? Hemen kalemi eline alıp “Karamehmet’in işleri kötüye gidiyor... Daha da kötüye gidebilir...” türünde yazı yazıp, yazının sonuna da “Karamehmet’in yazarları da iyice çığırından çıktı yahu...” diye notlar koymayacaksın.
* * *

Bu medya patronlarından birinin genel yayın müdürü bana rica etmişti bir gün:
“Yahu ….’e vur vurabildiğin kadar ama patrona vurma!”…
“Yok ya!”
demiş, Şeyh Sadi’nin bir sözünü hatırlatmıştım:

“Yoldan geçen bir adamı ısıran köpekten onu bağlamayan sahibi sorumludur”…
                     ***
Bugün; elinde kalemi olsun olmasın ısırılan herkesten medya patronları sorumludur...
Peki internet medyası da mı öyle?..
Hayır!..
Çünkü bizim kâğıt ve RTÜK bağımlılığımız yok...

Adnan Berk Okan

Mücadele et... Cevap ver... Sıkıştır... Giriş... Kendini savun... Adını ver... Adını verme... Karşı saldırıya geç... Müdafaa et... Görmezden gel... Gönderme yap... Satır arasından vur... Açıkça yaz...
Ne yaparsan yap, ananın ak sütü gibi helaldir.
Ama “patron üzerinden parsa toplamaya” kalkarsan en hafifinden “kural dışı” davranmış olursun.
Eğer “Peki ayıp bunun neresinde” diye sorarsan...
Onu da bir gün anlatırım... Ne de olsa abimizsin...