Aydın Doğan da çevresi de kötü

Aydın Doğan'ın çevresindeki "iyilerden" birini mezkur yazısında öyle bir anlatmış ki, böyle bir "iyiyi" Allah düşmanımızın başına

GAZETECİLER.COM

Salih Tuna'yı fazla ön plana çıkardığımızı söyleyenlere cevabımızdır:
Medyamızda, lafı eğip bükmeden "ahanda" deyip söyleyen çok meslektaş var da biz mi göremiyoruz?.
Buyurun bugün yazdıklarını okuyun.
Hiç ,"mış" gibi yok.
Hiç, "ima" da yok.
"Ahanda!"...
Buyurun..

Fehmi Koru da Ahmet Kekeç de fena yanılıyor!

Biri yazılarını okuyarak güne başladığım abimdir; diğeri kadim dostum, arkadaşım, kardeşimdir.
Lakin ikisi de fena halde yanılıyor!
Evet, bu bilimsel gerçeği dermeyan etmek zorundayım.
Zira...
Kıymet hükmümüz her daim şudur: Hakikatin hatırı dostun hatırından üstündür.
Daha fazla lafın belini kırmadan mevzua inelim:
Sevgili Fehmi Koru birkaç gün evvelki yazısında, "Aydın Doğan iyi, etrafı kötü..." ifadesinin kendisinden sudur etmediğini beyan etti.
Hatta...
"Ben desem desem şunu derim: Aydın Doğan da iyi, yanındakiler de..." demiştir.
Beyan esastır.
Gelgelelim, Aydın Doğan'ın çevresindeki "iyilerden" birini mezkur yazısında öyle bir anlatmış ki, böyle bir "iyiyi" Allah düşmanımızın başına bile vermesin desek yeridir.
Kinayeden, alegoriden falan anlamam. Yeri gelmişken belirteyim: Şakadan, ironiden de hiç hazzetmem.
Açık seçik şekilde ne beyan edilmişse, onu bilir onu söylerim.
Sonuç itibariyle "Aydın Doğan da iyi, yanındakiler de..." denmiş midir, denmemiş midir?
Denmiştir...
O halde mesele bitmiştir.
Ahmet Kekeç kardeşim de, "Aydın Doğan kötü, çevresi iyi..." demekle, Fehmi Koru'ya katılmadığını ortaya koyuyor.
Peki neden böyle söylüyor?
Anlayabildiğim kadarıyla, (mesela) solcu kontenjanından katılan ablacığımın "Çıldıran kadın"a, mahalle kahvehanesi kontenjanından katılan arkadaşın da "Bidon kafaya" dönüşmesini Aydın Doğan'a bağlıyor.
Doğrusunu isterseniz, Aydın Doğan'ın çevresine eklemlenmeden evvel Özdemir İnce insanının, "Cüneyt Ülsever ve Kafka" başlıklı yazılar çiziktirecek kadar tuhaflaşacağına ben de ihtimal vermezdim.
Lakin bütün bunlar Ahmet Kekeç'i haklı kılmaya maalesef yetmiyor!

Salih Tuna'nın yazısının tamamını