Atilla Türker için...
Tribünler inlemeye başladı: "Lefter içeri, hakem dışarı... Lefter içeri, hakem dışarı..."
Size önce; Gazete HT Spor'dan Atilla
Türker'in "Lefter ve hakem..." başlığı
altında yayımlanan bir sevimli anekdotu aktaracağım.
Lütfen okur musunuz...
(Toprağı bol olsun Lefter anlatıyor)
Milli lig kurulmadan önce Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş, diğer büyük şehirlerde özel maçlar yapardı...
Bir gün İzmir'de Karşıyaka ile oynuyorduk...
Hakem, emekli bir banka müdürüydü. Ama duydum ki, maçtan önce yakın arkadaşlarına "Ben Lefter falan tanımam. Kimsenin gözünün yaşına bakmam. Hemen oyundan atarım" şeklinde konuşmuş...
Nitekim ilk dakikalarda yanıma yaklaştı ve "Sert oynuyorsun, atarım" dedi...
Biraz sonra yine aynı sözü söyledi.
Ben de kızdım, "Atarsan at" karşılığını verdim.
Attı...
O zamanlar kırmızı kart uygulaması yoktu.
Bir düdük çaldı ve saha dışını gösterdi...
Çıktım, soyunma odasına doğru gittim.
Tribünler inlemeye başladı: "Lefter içeri, hakem dışarı... Lefter içeri, hakem dışarı..."
Tribünler bir türlü susmuyordu...
Hakem sonunda sahadan çıktı.
Çıkmak zorunda kaldı...
Hemen bir yardımcı hakem bulundu...
Asıl yardımcı hakem, orta hakem yapıldı. Bu orta hakem de beni oyuna aldı.
Ve 90 dakika böyle tamamlandı...
Aslında kara mizah...
Aslında Türkiye'de hukuka bakış...
Aslında Türkiye'de adalet anlayışı...
Yani...
Bugün, "Yürütme Yargı'ya müdahale ediyor" diye içlerinde benim de bulunduğum milyonlar boş yere üzüyoruz kendimizi...
Genlerimiz böyle...
Bir futbol maçında, "Mutlak Hâkim" olan hakemin dışarı attığı oyuncu seyircinin talebiyle sahaya dönüyor, o oyuncuyu atan hakem dışarı gönderiliyorsa...
Bugün yargılama yapmaya çalışan savcı ve yargıçlarımızın da görevlerinden alınıp yerlerine "arzulanan" savcı ve hakemlerin atanması normal...
Bir ülke düşünün ki...
Siyaseti ve medyası; yolsuzluk ve rüşvet operasonlarında görevini yapan yargıyı eleştirmek için:
"Eve giren hırsızı yakalamak için ev yakılır mı?" diye sorabiliyor...
Yahu evi neden yakıyorsunuz?..
"Hırsızı yakalayın!" diye bağırsanız ya...
Ama hayır...
Öyle bağırmazlar...
Neden?...
Hırsız; tanıdıkları, arkadaşları, dostları da ondan...
Neyse...
Tebrikler Atilla Türker...
Nefis bir anekdot anlatmışsınız...
Sizi alkışlıyorum kardeşim...
"Ama hakem en başından önyargılıymış" diyenlere dip not...
Hakem önyargılı falan değil.
Adam ne kadar objektif olacağını, taraf tutmadığını, tutmayacağını açıklamış ve doğru yapmış.
Buna rağmen Lefter'in hakemle inatlaşması (Bence) o dönemlerde de "Büyük futbolcu kibri" olduğunun göstergesi.
Yani demek istemem o ki:
Ne kadar ünlü, ne kadar güçlü olursanız olun...
Oynadığını oyunda (Siyasette de) mutlak hâkimi; hakemdir, yargıçtır...
Ya bu gerçeği kabul edip oynayacaksınız...
Ya da sahaya hiç çıkmayacaksınız...
Lütfen okur musunuz...
(Toprağı bol olsun Lefter anlatıyor)
Milli lig kurulmadan önce Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş, diğer büyük şehirlerde özel maçlar yapardı...
Bir gün İzmir'de Karşıyaka ile oynuyorduk...
Hakem, emekli bir banka müdürüydü. Ama duydum ki, maçtan önce yakın arkadaşlarına "Ben Lefter falan tanımam. Kimsenin gözünün yaşına bakmam. Hemen oyundan atarım" şeklinde konuşmuş...
Nitekim ilk dakikalarda yanıma yaklaştı ve "Sert oynuyorsun, atarım" dedi...
Biraz sonra yine aynı sözü söyledi.
Ben de kızdım, "Atarsan at" karşılığını verdim.
Attı...
O zamanlar kırmızı kart uygulaması yoktu.
Bir düdük çaldı ve saha dışını gösterdi...
Çıktım, soyunma odasına doğru gittim.
Tribünler inlemeye başladı: "Lefter içeri, hakem dışarı... Lefter içeri, hakem dışarı..."
Tribünler bir türlü susmuyordu...
Hakem sonunda sahadan çıktı.
Çıkmak zorunda kaldı...
Hemen bir yardımcı hakem bulundu...
Asıl yardımcı hakem, orta hakem yapıldı. Bu orta hakem de beni oyuna aldı.
Ve 90 dakika böyle tamamlandı...
Aslında kara mizah...
Aslında Türkiye'de hukuka bakış...
Aslında Türkiye'de adalet anlayışı...
Yani...
Bugün, "Yürütme Yargı'ya müdahale ediyor" diye içlerinde benim de bulunduğum milyonlar boş yere üzüyoruz kendimizi...
Genlerimiz böyle...
Bir futbol maçında, "Mutlak Hâkim" olan hakemin dışarı attığı oyuncu seyircinin talebiyle sahaya dönüyor, o oyuncuyu atan hakem dışarı gönderiliyorsa...
Bugün yargılama yapmaya çalışan savcı ve yargıçlarımızın da görevlerinden alınıp yerlerine "arzulanan" savcı ve hakemlerin atanması normal...
Bir ülke düşünün ki...
Siyaseti ve medyası; yolsuzluk ve rüşvet operasonlarında görevini yapan yargıyı eleştirmek için:
"Eve giren hırsızı yakalamak için ev yakılır mı?" diye sorabiliyor...
Yahu evi neden yakıyorsunuz?..
"Hırsızı yakalayın!" diye bağırsanız ya...
Ama hayır...
Öyle bağırmazlar...
Neden?...
Hırsız; tanıdıkları, arkadaşları, dostları da ondan...
Neyse...
Tebrikler Atilla Türker...
Nefis bir anekdot anlatmışsınız...
Sizi alkışlıyorum kardeşim...
"Ama hakem en başından önyargılıymış" diyenlere dip not...
Hakem önyargılı falan değil.
Adam ne kadar objektif olacağını, taraf tutmadığını, tutmayacağını açıklamış ve doğru yapmış.
Buna rağmen Lefter'in hakemle inatlaşması (Bence) o dönemlerde de "Büyük futbolcu kibri" olduğunun göstergesi.
Yani demek istemem o ki:
Ne kadar ünlü, ne kadar güçlü olursanız olun...
Oynadığını oyunda (Siyasette de) mutlak hâkimi; hakemdir, yargıçtır...
Ya bu gerçeği kabul edip oynayacaksınız...
Ya da sahaya hiç çıkmayacaksınız...