Atatürk'ü kalbimizden atmalıyız!...

Bir büyük Devlet Adamı, bir kişiye ya da bir ulusa, kalbinde gömülü iken ne verebilir ki?..

ADNAN BERK OKAN
 
Annenizi babanızı kalpten sever, eğer yitirmişseniz onları beyninize değil kalbinize gömebilirsiniz…
Çünkü büyük olasılıkla entelektüel birikiminiz anne babanızdan daha ileridedir…
NamuslarındaN, onurlarından başka kendinize örnek alacak tarafları olmayabilir…
Sevgilinizi, eşinizi, çocuklarınızı, tüm dost ve akrabalarınızı da kalpten sevebilirsiniz…
Sanatçılar varsa beğendiğiniz onları da kalpten sevebilirsiniz ama…
Cumhuriyetimizin kurucusu, devimlerimizin mimarı ve ulusumuzu çağdaş uygarlıklar düzeyine taşıyan yol haritasının ressamı Büyük Önderimiz Atatürk’ü kalbinize gömemezsiniz…
Gömüyorsanız; O sizin için bir aktörden, saygı duyulan eski bir devlet adamından başka şey değildir…
Çünkü devlet adamlarının bedenleri ve ruhları değildir sevilmesi, saygı duyulması gereken…
İnançlarıdır…
İcraatlarıdır…
İlkeleridir…
Fikirleridir…
Hedefleridir…
Ne demek “Kalbimizdesin”?..
Bir büyük Devlet Adamı, bir kişiye ya da bir ulusa, kalbinde gömülü iken ne verebilir ki?..
Oysa bir kişinin veya ulusun beyninde yaşatılan Devlet Adamı, Lider o kişiyi veya ulusu tüm inançları, icraatları, ilkeleri, fikirleri, hedefleri ile etkiler…
Büyük Önderimiz için “Kalbimizdesin” diyenler yalakalardır…
Yağcılardır…
Kafataslarının içinde Büyük Önder’i koyacak yer olmayanlardır…
 
 
 
Sözcü “Gazete” mi yani?..
 
Ve geleyim Sözcü’nün manşetine…
Ayıp!...
Pervasızlık…
Saygısızlık!..
Küfür…
Hakaret…
Densizlik…
Yüzsüzlük ama asla “eleştiri” değil…
Demokratik Cumhuriyetlerde halkın % 47 oyla seçtiği bir Başbakan’ı sevmeyebilirisiniz ki ben de kendisinden pek haz etmem…
Size göre varsa yanlışları eleştirebilir, kendi doğrularınızı söyleyebilirsiniz ama…
Hakaret edemez, o kişi veya kişilerden “Hain!” diye söz edemezsiniz…
Unutmayın ki halkın o % 47’lik bölümü de sizin oy verdikleriniz için “Hain” diye düşünebilir…
Düşünmese de siz böyle yaparsanız onları da sizin gibi düşünmeye tahrik edersiniz…
Unutmayın…
Herkesin “Hain” olduğu bir ülkeye diğer devletlerin hiç birisi saygı duymaz…
Sevgili okurlar…
Türkiye Kamuoyu, “azgın azınlıkların” gazetecilik yaptığı, köşe kaptığı ve gazete patronları ile genel yayın yönetmenlerinden de pirimi kaptığı bir medya tarafından yönlendiriliyor...
Demokratik Açılım Paketini kadük bırakanlar da bunlardır…
Sağlık konusunda yaptıkları siyasi yaygaralarla halkımızı “kararsız, şüpheli” bırakıp riske atanlar da bunlardır...
Suni bir GDO tartışması çıkarıp milleti manavdan, kasaptan, bakkaldan korkutup kaçırtan ve neredeyse açlığa mahkûm edenler de bunlardır…
Sadece sözde muhalefet değil…
İktidar tarafı da bunlarla doludur…