Atatürk görmezden gelinince ‘Demokrat’ mı olunuyor?..

Gazete HT’de “Tüm liderlerin en büyüğü Atatürk” başlığı altında yayımlanan makalesinde; bütün bir Türk medyasının....

Adnan Berk Okan

 Serdar Turgut; Türk medyasının “vicdanına en çok güven duyulan yazarı” unvanını giderek daha çok hak ediyor…

Nedir “vicdan”?..


Atatürk’ten uzaklaşmak…

 

Fatih Altaylı da dünkü makalesinde Atatürk'ün yaptığı işin büyüklüğünü anlatmak için; "Çok açık ve nettir ki, dünyada İslam ile demokrasiyi birlikte yaşayabilir hale getiren ilk ve tek lider Atatürk'tür" diyordu.

Doğruydu...

Ama bu doğrusuna bir yanlış ile gölge düşürüyordu...

Hangi yanlışıyla mı?..

Onu da söyleyeyim:

"Türkiye bölgedeki tek "Müslüman demokratik ülke" olma durumunu daha uzun süre sürdürecektir" deyişiyle...

Hayır!..

Türkiye, "bölgedeki tek Müslüman demokratik ülke” değildir…

Niçin mi?..

Çünkü…

Türkiye "Müslüman Ülke" değildir...

Türkiye'nin "Müslüman Ülke" olarak tanımlanabilmesi için anayasasında "Dini: Müslüman" diye yazması gerekmektedir...

Oysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, ülkesinin "dini" yoktur...

Laik bir ülkedir Türkiye...

Laik olduğu, dini olmadığı içindir ki demokrasisi kör topal da olsa işlemektedir...

“Dini: Müslüman” yazan diğer bütün bölge (Afrika dâhil) devletleri ise yıllardır bir türlü demokratikleşememektedirler…

Eğer Mustafa Kemal anayasaya “Türkiye Cumhuriyeti’nin dini İslâmiyet’tir” diye yazdırsaydı; bugün bizim de diğer Müslüman ülkelerden bir farkımız olmaz, olamazdı…

Gelin görün ki Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde artık bazı yasal düzenlemeler "Kuran emrettiği için” yapılmaktadır...
Bu ise oLaik Türkiye'yi  giderek demokrasiden uzaklaştırmakta, giderek Mısırlaştırmaktadır...

Hâsılı;

Türkiye, Müslüman değil; nüfusunun % 99'unu Müslümanların oluşturduğu bir laik devlettir...

Bunu da Atatürk'e borçludur...

Atatürk'ten uzaklaşmak; demokrasiden de uzaklaşmak demektir…

Atatürk'ü itibarsızlaştırmak; Türkiye Cumhuriyeti devletini ve ülkesini de itibarsızlaştırmak demektir...

 

Daha önce defalarca ifade ettim ama bir kez daha hatırlatayım:

Vicdan, hak verme duygusundaki yüceliktir…

Serdar; yorumlarını işte o sahip olduğu yüce duyguyla yapanların başında geliyor…

Onun makalelerinden birinde Hükümet’e destek verdiğini okumak beni hiç şaşırtmaz…

Hatta makalesini bitirince “doğru yazmış” diyerek yazdıklarına katıldığımı açıklamaktan da gocunmam…

Bir başka gün ise kırıp dökmeden ama “acıtan” eleştirilerle yüklü bir uyarı makalesini okurum ve yine şaşırmam…

Bilirim ki makalenin ardında veya yanında hiçbir “hesap” yoktur…

Öyle görmüş, öyle düşünmüş, öyle yazmıştır Serdar

Sözü; dünkü Gazete HT’de başlığı altında yayımlanan makalesine getireceğim...
Bütün Türk medyasının “görmezden geldiği” muhteşem bir haberi duyuruyor; sonra analiz yapıyordu Serdar

Haber ne miydi?..

O halde Serdar Turgut’un az önce sözünü ettiğim makalesinden okuyun:

 

        *          *          *

 

Şimdi size bir büyük araştırmadan bahsedeceğim.

ABD'li psikiyatr profesörü Arnold Ludvvig "King of the Mountain" adlı bir kitap yayınladı.

2 bin lider hakkında 18 yıl boyu süren araştırma yapmış.

Bunlar arasında 377 devlet adamı/lider tespit etmiş ve bunları ayırmış.

Aslında bu çok kapsamlı ve zor bir istatistik çalışması.

200 kriter tespit etmiş ve bu 377 devlet adamına/lidere bu kriterleri tek tek uygulamış.

Sonra onlara 1 'den 31 'e kadar puan vermiş.

PGS (Political Greatness Scale-Siyasi Büyüklük Ölçütü) olarak tanımladığı bu sıralamaya göre Nehru 25, Roosevelt 30, Fidel Castro 23, Lenin 28, Churchill 22, Golda Meir 12, Kennedy 1 5 puan almışlar.

Bilin bakalım 31 puanı alan tek ve en büyük lider kim?

Umarım bu satırları ilkesiz yandaşlar ve onların sözde liberal yol arkadaşları iyi okurlar.

Okusunlar da biraz kendilerine çekidüzen versinler.

Evet, 31 puanla ve "Visionary" sıfatıyla 20'nci yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı/lideri sıfatına Atatürk layık görülmüş.

 

            *          *          *

  

Ey güzel insanlar!..

Serdar’ın da dediği gibi; bu gerçeği bizler (en azılı Atatürk düşmanları ve muhalifleri dâhil) biliyoruz ama “tarafsız bir bilim adamının, tamamen bilimsel çalışmasında bizim bildiğimiz bu gerçeğin teyit edilmesi de güzel bir gelişme”...

Ve ey buruşuk vicdanlı (kimi) ilkesiz yandaşlar ve onların sözde liberal yol arkadaşları!..

Siz nasıl gazetecisiniz, siz nasıl bir kör vicdana sahipsiniz ki; böyle bir haberi görmezden, duymazdan gelir; okurlarınızla ve hatta bütün kamuoyuyla paylaşmazsınız?..

Ve siz ey televizyon kanallarının haber bültenlerini hazırlayan gazeteci milleti!..

Sizin için “haber” nedir?..

Gülben Ergen’in, Eda Taşpınar’ın, Hülya Avşar’ın veya bilmem kimin kalçasıyla, filancanın salçası mı?..

Yuh be!..

Yuh be!..

Yuh beeeeee!..

adnanberkokan@gmail.com