Aslı Erdoğan'ın İtalyanca röportajına bir de bu açıdan bakın!
Geçtiğimiz hafta en çok konuşulan konulardan biri Aslı Erdoğan'ın İtalyan basınına verdiği demeçte kullandığı iddia edilen “Türklere okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret edilmesi öğretiliyor" sözleriydi. Bu sözlerin çarpıtma olduğu çok geçmeden anlaşılacaktı fakat asıl mesele Aslı Erdoğan'ın onayladığı ve ses çıkarmadığı birçok itham...
“Türklere okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret edilmesi öğretiliyor" dediği iddia edilen ve ardından bu sözleri sarf etmediği anlaşılan Aslı Erdoğan'ın İtalyanca verdiği röportaja bir de bu açıdan bakalım diyen Akşam yazarı Mustafa Kartoğlu, yerinde sorularla konuya ışık tuttu.
Kartoğlu önce Aslı Erdoğan'ın söylemediği sözleri ele aldı.
"Belçika’nın büyük gazetelerinden Le Soir, yazar Aslı Erdoğan’ın “Türklere okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret edilmesi öğretiliyor. HDP hariç, CHP de dahil olmak üzere parlamentodaki tüm siyasi güçler terörist” sözlerini başlığa çektiği bir mülakat yayınladı.
Bu bir ‘haysiyetsiz yalan’dı.
Haliyle, AKŞAM dahil, Türk gazeteleri bunu alıntılayıp tepki gösterdi.
Ancak BBC Türkçe’nin Roma muhabiri Övgü Pınar’ın haberi olayın rengini ‘biraz’ değiştirdi.
Pınar, mülakatın orijinalini İtalyanca’dan okuduğu için durumun farkına varmış olmalı.
Zira mülakatı Le Soir değil, İtalyan La Repubblica gazetesi yapmıştı.
Le Soir’ın internet sitesi, 16 Ekim’de yayınlanan mülakatı 24 Ekim’de Fransızca’ya çevirip yayınlarken, başlık ve altbaşlığını değiştirmişti.
La Repubblica’nın başlığı ise şöyle: “Aslı Erdoğan: Bize okulda da Kürt düşmanlara karşı doktrin veriliyor.”
Ancak orada da mülakatın içinde bu ifadeler tam olarak yer almıyor.
Aslı Erdoğan, “Suriye’deki işgali eleştirenler neden soruşturmaya, mahkemeye, tutuklamaya maruz kalıyor?” sorusuna şöyle cevap veriyor: “Avrupalılar Türk basınını takip etselerdi yapılan endoktrinasyonun/beyin yıkamanın (BBC çevirisi) nasıl işlediğini anlarlardı. Okuldan itibaren, kitaplar aracılığıyla. Türkiye Cumhuriyeti bir Kemalizm ideolojiyle iç içe geçmiştir. Bu, Mustafa Kemal Atatürk döneminde işe yarıyor olabilirdi. Ama sonra aşırı milliyetçiliğe doğru kaydı. Türkiye hep tehdit altında gibi konumlandırılıyor.”
‘Terörist’ konusunu ise Le Soir tamamen yanlış anlamış; Aslı Erdoğan, “bütün partilerin Kürt siyasal örgütlenmelerini terorist olarak gördüğünü” savunmuş."
Ardından ise asıl dikkat çekilmesi gereken noktalara temas etti.
Özetle;
Aslı Erdoğan “Türkiye’de çocuklara ilkokuldan itibaren Kürtlerden nefret öğretiliyor” dememiş;
Ama La Repubblica’nın “Bize okulda da Kürt düşmanlara karşı doktrin veriliyor” başlığına da itiraz etmemiş.
Mülakatı yapanın “ezelden beri Kürt karşıtlığı”, “Suriye’yi işgal” gibi ifadelerine itirazı da olmamış.
Vatanı sınır içinde, sınırda, ötesinde korumak için şehit düşenlere ‘hükümet için öldüler’ diyebilmiş.
Aslında Le Soir’e de bir itirazı olmamış.
Zira üzerinden 7 gün geçtiği halde bir düzeltme yapılmadı.
***
Bu olay iki trajik hali yeniden ortaya koyuyor:
Kendi uzağındaki toplumlara ‘gelişimini tamamlamamış’ muamelesi yapan ‘Batılı’nın hüküm ve önermelerine ‘muhakeme etmeden tabi olarak’ onu doğrulama, onun arzu edeceğini düşündüğü şeyleri söyleme çabasındaki ‘halkına İtalyan kalmış’ Türk ‘aydın’ modeli.
Türkiye mevzubahis olduğunda, geliştirebildiği temel gazetecilik ve ahlak ilkelerini çiğneme pahasına yalan/çarpıtma yapacak kadar muvazeneyi kaybetmiş bir ‘Batılı’ tipi…
***
Yazarın “Kemalizm’in Kürtleri düşman gören bir beyin yıkama işlevi gördüğü” ithamının muhatabı ben değilim.
Kendisi, Robert Kolej’de böyle bir süreçten geçmişse diyeceğim yok.
Ama milyonlarca tanığından biri de benim; devlet okullarında böyle bir şey yok.
Konuyu kapatalım; Cemil Meriç, Niyazi Berkes, Ahmet Hamdi Tanpınar, Attila İlhan, Oğuz Atay, Nuri Pakdil gibi ‘Türk yazarları’ ile alakadar olalım. Farklılar ama ‘biz’ler…