Asistanı Ali Murat Vural, Uğur Mumcu’yu anlattı
Anadolu Üniversitesi’nde bir dönem Uğur Mumcu’nun asistanlığını yapan Prof. Dr. Ali Murat Vural, Mumcu’yu, onun gazeteciliği ve kişiliğini anlattı
GAZETECİLER.COM - Efe Sönmez
Anadolu Üniversitesi’nde bir dönem Uğur Mumcu’nun asistanlığını yapan Prof. Dr. Ali Murat Vural, Mumcu’yu, onun gazeteciliği ve kişiliğini anlattı
Bugün, otomobiline bomba konularak katledilen gazeteci Uğur Mumcu’nun 22. ölüm yıldönümü. Hiçbir zaman gerçeklerden ayrılmayan, bir gazeteci, daha da önemlisi halkını aydınlatmayı görev bilmiş bir Türk aydınının katledilmesinin üzerinden tam 22 yıl geçti… Cinayetin arkasında kim olduğuna ilişkin birçok iddia ortaya atıldı. Ancak Mumcu cinayetinin azmettiriciler, bugüne kadar yakalanamadı.Mumcu, yeri geldi bir mobilya yolsuzluğunu ortaya çıkardı, yeri geldi silah kaçakçılarının ilişkilerini yazdı. Yazdıkları yalan değildi. Zira Mumcu, “bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz” şiarıyla mesleğini yapan biriydi. Hem devlete hem de uluslararası güç odaklarına karşı, daima halkın yanında yer aldı, kalemini doğrular için kullandı. Ancak; onlarca kitap, sayısız haber ve birçok ödül sığdırdığı 50 yıllık yaşamı, 24 Ocak 1993’te sona erdi.
Mumcu, Prof. Dr. Ali Murat Vural’ın deyimiyle, “ayakları yere sağlam basan bilgiyle hareket etmiş bir gazeteciydi.” Mumcu’nun, tarihe altın harflerle geçmesini sağlayan ve “sağlam bilgiye” dayanan araştırmalarının, onun sonunu bu şekilde hazırlayacağını hiç kimse bilmiyordu… Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde bir dönem Uğur Mumcu’nun asistanlığını yapan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Vural, Ajans Üniversite’nin sorularını cevaplandırdı.
Uğur Mumcu, gazeteci olmasının yanında kuşkusuz büyük bir Türk aydınıydı. Uğur Mumcu ile aranızdaki ilişki nasıldı?
Uğur Mumcu ile olan fotoğrafımız, aslında onunla ilişkimin ve aldığım ilhamın tüm gerçeğini ortaya koyuyor. Böyleydik hep. Yüzyüze, dipdibe, ben gözünün içine bakar dinlerken, o büyük bir keyifle ve sabırla uzun uzun anlatırken… Gözünün içine bakarak dinlediğim, onun da anlatmaktan bıkmadığı, çok öğreten, çok aydınlatan bir adam. Adam gibi adam. Tepeden tırnağa insanlık değerleri ile donanmış bir insan. Uzun uzun açıklamaya gerek yok… Mükemmel bir aydın. Aydınlatmaya adanmış bir yaşam. Fiziksel varlığından sonra bile…
Biliyoruz ki, araştırmacı gazetecilikte çığır açan Uğur Mumcu, gazeteciliğini de hep belgeler ve gerçekler üzerine kurmuştur. Mumcu’nun bu özelliğinden söz edebilir misiniz?
Uğur Mumcu, mükemmel bir insan ama mükemmel bir gazeteci, dahası mükemmel bir araştırmacı gazeteci idi. Daha sonraları zaman zaman kimi yerlerde de gördüm şu cümlenin benzerini, çok daha kısasını ama ben bunu doğrudan onun ağzından başbaşa çalıştığımız bir anda, tek tek anlatırken bir ders gibi dinledim:
“Murat, her zaman ama her zaman önce bilgi sahibi olacaksın, ne olursa olsun o bilgiye sahip değilsen asla yola çıkmayacaksın. Sonra belgeye ulaşmaya çalışacaksın. Elinde sağlam belgelerin olacak. Bilgi ve belge sahibi olmadan sakın konuşma, yazma. Bu yalan olur, sahtekarlık olur, insanı aldatma olur. Aydınlatma değil karartma olur. Bilgi ve belgeye sahip oldun diyelim… Bu da yetmez. Sonra tüm bunları mükemmel bir biçimde anlatabilmeli, aktarabilmelisin. Yani çok iyi ifade edeceksin, çok iyi. Bilgin, belgen ve ifaden, yani anlatımın, yani yazımın, yani aktarımın mükemmel olursa iyi bir aydın, görevini yerine getirmiş bir aydın olursun. Zaten memleketin de böyle aydınlara ihtiyacı var.”
Bu memleketin her zaman böyle aydınlara ihtiyacı oldu. Dün de bugün de yarın da böyle olacak. Meselenin özü de bu değil midir zaten? Bilgiye dayanmadan, bilgi sahibi olmadan nasıl konuşabilir ki bir insan. Bakmayın siz bugün bilgisizlerle dolmuş ekranlara, gazete köşelerine, sayfalarına…
Uğur Mumcu, nasıl bir gazeteciydi?
Uğur Mumcu için hiç abartmadan ve yalnızca gerçeklere dayanarak diyebilirim ki, o her zaman ayakları yere sağlam basan bilgiyle hareket etmiş bir gazetecidir. O ele aldığı konuları belgeleme ustasıdır. O yazdığı hiçbir şeyin yalanlanamadığı bir gazetecidir. O, tartışmayı da zarafet ve saygınlığı bozmadan yapmayı başarmış bir aydındır.
O, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan büyük çoğunluğa karşı duran, ne olursa olsun fikirlerinin arkasına kimi zaman günlük kimi zaman tarihsel gerçeklerden yola çıktığı bilgileri koyan bir aydındır. Zaten aydın olmak da böyle bir şeydir. Aydın “mış” gibi davranılamaz. Ya aydınsınızdır ya değil. Zaten bu nedenle de aydın olmak çabayı, emeği, sabrı, zamanı ve katıksız bir dürüstlüğü, ayrıca her konu ile arana belli bir mesafe koyarak o konuları alıp incelemeyi ve anlatmayı gerektiren bir iştir. Zordur yani. Mumcu budur işte…