Arman'ın kaprisleri ünlü fotoğrafçıyı bezdirmiş!
Ünlü fotoğrafçı Nihat Odabaşı, Ayşe Arman'la Afrika'da yaptığı çekimlerden adeta yaka silkmiş. Odabaşı, Arman'la ilgili şok açıklamalarda bulundu.
GAZETECİLER.COM
Ayşe Arman ünlü fotoğrafçı Nihat Odabaşı'na verdiği erotik pozlarla medya gündemine bomba gibi düşmüştü. Vatan gazetesinde Sanem Altan'ın Nihat Odabaşı'yla yaptığı röportajdan anlıyoruz ki Arman ile çalışmak cehennem ızdırabı da olabiliyormuş. Odabaşı, Afrika'da yaptıkları çekimler boyunca Arman'ın çıkardığı zorlukları anlatmış. Medya yeni bir polemikle tanışıyor...
İşte Nihat Odabaşı'nın Ayşe Arman ızdırabı:
"İlk beraber çalışacağım insana “Ben vazgeçilmezin olmak istiyorum” derim. “Kendine benim gözümle artık bakmanı istiyorum” diyorum. Bu kadar talep ve istekle gidince çekime sana yepyeni bir sen göstereceğim, karşındakinin baltalayıcı şeylerine üzülüyorsun. Ayşe Afrika’da “Bir ayna olsaydı” diyordu. Ayna benim orada. Senin aynan benim kardeşim. Bana poz vereceksin. Beni kırar bu. Beni çekim sırasındaki müzik bile kırar. Benim sesimle aksın isterim her şey.
Ayşe Arman:
Afrika’da hayvanlar bizi parçalar derken, biz birbirimizi
parçaladık
Ayşe’yle iki kere çalıştık. Çıplak fotoğrafları çok beğeniyorum.
Afrika’ya dönüp bir daha bakmadım bile. Ayşe’yle o çekimde
kapıştık. Afrika’da birden hayvanların arasında, safari
kıyafetleriyle, elinde dürbün varken “Dürbünle hayvanlara
bakıyormuş gibi yapsana” dediğimde, “Ben niye bakayım, ben
gazeteciyim” dedi ve problem oldu. Benim karşımda şimdiye kadar
enterasan pozlar vermemiş, kimsenin bilmediği bir gazeteci yoktu
ki. Ayşe zaten bana 15 gün önce soyunmuş, kimsenin vermediği
pozları vermiş birisiydi. Gazeteciysen 15 gün önce o çekimi
yapmayacaktın zaten. Benim bildiğim gazeteci bunu yapmıyor.
Ayşe’nin çelişkisi bu. Ayşe kendini Afrika’da çok korunmasız
hissettiği için saldırgan oldu, her şeyi kontrol altına almak
isteyen biri. Bırak artık. Ayşe asla bırakmıyor. Karşısındakinin
yaratıcılığını öldürecek, gücünü, verebilme yeteneğini azaltacak
kadar bırakmıyor. Çok zordu. Afrika’ya çantada keklik diye
bakıyorduk. “Öyle eğleneceğiz, öyle güzel şeyler yapacağız ki” diye
gittik. Bir de ben Ayşe’yi çok beğenen biriyim. Çok seksi bulan
biriyim. Ayşe benim yerimde olsaydı karşısındaki Ayşe’yi öldürürdü.
O kadar çelişkili, o kadar hırslı, o kadar içinde bitmeyen bir
tempo var ki. Beni çok yordu. Çırılçıplak çektim her şey tamamdı,
Afrika’ya gidince yırtmaçla mı uğraşıyorsun. Hiçbir kıyafeti
beğenmedi. Afrika tarzına uymayan tarzda giyinmek istedi. Topuklu
ayakkabı giymek istedi. Son derece anlamsızdı. Bu kadar kolay bir
kadın, rahat bir kadın orada çok farklıydı. İlk sabah kalktık,
“Tanrım neredeyiz, bu ne mucize” falan derken Işın geldi “Ayşe
hiçbir kıyafeti beğenmedi, giymiyorum dedi” dedi. Sabah 07.00, beş
bavulla gidilmiş. En ünlü markalar götürülmüş. Saçından memnun
değil. “Saçımı kestirmiş olmalıydım” diyor. “Saçımı kesin” diyor.
Saçı kesemezsin ya beğenmezse... Makyajını beğenmedi.
Afrika’da doğal, hayvanların dolaştığı, her an çıkıp gelebileceği
bir yerde çekim yapıyoruz üstelik. Aslan gelip seni yer yani. Ve
çok huzursuzum. Ayşe sürekli konuşuyor. Kapris yaptı ve delirdim
sonunda. Korkuyordum. Üç gün uyumadım. Kaldığımız çadırın yanına
geliyor hipopotam, bir şeyleri yiyor, sesi geliyor. Hayvanlar bizi
parçalayacak sanırken biz birbirimizi parçaladık, hayvanlar bize bu
kadar saldırgan davranmadı. Biz Ayşe’yle birbirimizin kolunu,
boynunu kopardık. Ortalık kan revan içindeydi. Ayşe oradaki en
vahşi hayvandı bence. Ben yine benim, alanıma gelindiğinde ona
saldırdım, o hiçbir şey yokken ortada saldırdı. Afrika’ya çok ciddi
bir uyum gösterdi. Üzerine Ayşe de olunca. “Elbise dar” diyor,
“Üstümü çıkarıp çıplak poz vereyim” diyor. Anlamıyorum madem
kalınsın, niye soyunmak istiyorsun. Örtünmek ister mantıken."