Ardıç'ı bıraktı Özkök'e çaktı!
Ahmet Hakan meğer Engin Ardıç'ın "Aydın Doğan’ın köpekleri” yazısını yalayıp yutmamış... Sessiz kalmasının gerekçesi başkaymış...
"Peki ne yapacaktık Ertuğrul Bey?
"Köpek" diyenle, "puşt" diyenle, "şişman" diyenle, "karı kız
peşinde koşuyor" diyenle, "cinsel sapık" diyenle laf mı
yarıştırılır?
Ne yani?
"Laf ebeliğiyse, al sana laf ebeliği" diyerek edepsizlik karşısında
edepsizlik mi yapacağız?
O "eşek" diyecek, biz lafın altında kalmamak için "sensin eşek" mi
diyeceğiz?
İyi de o, "eşek oğlu eşek" dediğinde biz lafın altında kalmamak
için ne diyeceğiz?
Sürekli el mi yükselteceğiz?
"Edep" ve "seviye" diye bir eşik bellemek, "laf altında kalmak" ya
da yalayıp yutmak anlamına mı gelir?
Ertuğrul Bey, siz şimdi diyeceksin ki:
"Ama adam bize her gün sövüyor. Bizse susuyoruz. Bir sustuk, iki
sustuk, üç sustuk... Dördüncüde de susacak mıyız?"
Evet, susacağız.
Adamların, bizim ölçüyü kaçırmamız için yaptıkları tahriklere
gelmeyeceğiz.
Bir noktadan sonra muhatap almayacağız.
Laf çarpıtmalarını, söylemediklerimizi söylemişiz gibi yazmalarını,
küfürlerini, hakaretlerini yok sayacağız.
"Adam her gün bize küfrediyor, susacak mıyız?" sorusunun içerdiği
tuzağa düşmeyeceğiz.
Susacağız ve bu durumu bir "Yeni Türkiye gerçeği" olarak kayda
geçireceğiz.