Ardıç, ‘Mutlu Azınlık’ için yazdı
Bu yazı "mutlu azınlık" için oldu galiba, Stendhal'in dediği gibi "to the happy few"...
GAZETECİLER.COM
Engin
Ardıç bugün “Mutlu Azınlık” için
yazmış…
Müzikten söz etmiş…
Daha çok da Sting’i
anlatmış…
O muhteşem sesi nasıl tanıyıp da
sevdiğini, kendi üslûbu ile aktarmış okurlarına…
Aşağıda
Ardıç’ın yazısı ve sonra da mini yorumumuzu
bulacaksınız…
Kış şarkıları
Önce gözlerime, sonra da
kulaklarıma inanamadım: Bizim Sting, tutmuş Schubert
söylüyor!
Yalnız Schubert değil, Purcell de
söylüyor.
Hem de en sevdiğim
eserlerini...
Bach da söylüyor, İrlanda halk
türküleri de.
Schubert'in o notaları hep
başucumda, elimin altında bulunan, sık sık piyanoda tıngırdattığım,
hep mırıldandığım la bemol "lied"ini söylüyor: "Der Leiermann"...
(İngilizce söylüyor tabii, "The Hurdy-Gurdy Man", yani
Laternacı)...
Drüben hinterm Dorfe steht ein
Leiermann... Und mit starren Fingern dreht er was er kann...
Dışarıda, soğukta, donmuş parmaklarıyla, laternanın, daha doğrusu
laterna benzeri kurgulu kemanın kolunu becerebildiği kadar çeviren
yaşlı adam... Kimsenin dinlemediği, kulak vermediği...
("In Bruges" filminin müziği
dersem belki daha iyi hatırlayacaksınız.)
Purcell söylüyor, o unutulmaz, o
eşsiz "Kral Arthur" kantatının o insanın kanını donduran Soğuk
Şarkı'sını... John Dryden'in şiiridir: Let me, let me, let me
freeze again to death...
(Ariane Mnouchkine'in gene
unutulmaz "Moliere" filmini görenler, üstadı kan kusarak
merdivenlerden çıkardıkları o unutulmaz final sekansını
hatırlayacaklardır, bu şarkı çalıyordu...)
Bu yazı "mutlu azınlık" için oldu
galiba, Stendhal'in dediği gibi "to the happy few"...
Zarar yok. Hafif müzik de mi
sevmiyorsunuz? Sting'i tanımıyor musunuz?
Yirmi yıl önce Sting'e o kadar
ilgisizdim ki, radyoda sunucunun "Police'ten ayrılan Sting" lafını
duyunca, çocuğu memur emeklisi sanmıştım!... Polisten
ayrılmış...
Memur maaşıyla geçinemeyince...
Eh, arkadaşları da sesinin güzel olduğunu söylerlermiş...
Arkadaşlarının da teşvikiyle...
Meğer The Police derler bir
topluluk varmış, Sting de onun eski solisti!
Hani "Friends" dizisinde Phoebe,
konserine beleş bilet alabilmek umuduyla Sting'in evine gider de,
Sting'in eşi "polisi çağıracağım" deyince şabalak Phoebe "aa,
yeniden biraraya mı geliyorlar" diye sorar ya!
Sonra sonra Sting beni
fethetti.
"Desert Rose" şarkısıyla fethetti,
"The Shape of my Heart" şarkısıyla fethetti, "Fragile" şarkısıyla
fethetti... "An Englisman in New York" şarkısını da
unutmayalım.
Sting bizim kuşaktan... Orta
yaşlı, biraz yüreği buruk, yorgun ve hüzünlü hergelelerin
sözcüsüdür (Haşmet Babaoğlu, orada mısın?)
Bu son albümünde kış şarkıları
söylüyor: "If on a Winter's Night..."
Karlı kayın ormanlarını, uçsuz
bucaksız bembeyaz ovaları, uzaklardan acılı acılı havlayan kış
köpeklerini, odun kokusunu, Schubert'in "Winterreise" isimli
şarkılar kitabını, Ansel Adams'ın fotoğraflarını seviyor, karlar
içinde tek başına yürüyen düşünceli ve hüzünlü bir adamda kendinizi
görebiliyorsanız, bu albüm size göre. Ayrıca, Bob Dylan seven,
Sting de sever.
Fransa'dan aldım, geldim baktım,
bizim "müzik marketlere" de ulaşmış. Rahatlıkla bulursunuz.
Hediyesi kaç papel, bilmem.
Mini Yorum
Keşke, hiç olmazsa ayda bir kez
bile olsa "Mutlu Azınlık" için yazsa...
Hatta…
Keşke atv’den imkân verseler de
her Pazar sabahı Engin Ardıç, müzikten (50 yaşından sonra piyano
dersi de almıştı. Sanırız birkaç eseri de kendi çalar) söz etse,
favori melodilerinin CD’lerini yayınlasa, o melodiler, bestecileri
ve yorumcuları üzerine yorumlar yapsa...
Sevgili Engin; içinde küfür
olmadan da öyle güzel şeyler yazıyorsun ki..
Hem; “Mutlu Azınlık” ille de “çok
parası” olan mıdır?..
Bütün şartlara rağmen “çok
huzurlu” olanlar, “yaşam gustoları yüksek ama servetleri olmayan”
yurttaşların canı yok mudur?..
Güzel bir Pazar yazısı, tebrik
ederim…
A.B.O.