Ardıç 'Edepsiz', Turgut, 'Şakacı'...
Kendisine “Dede” diyerek “şaka” yapan Engin Ardıç’a “öfke” kusan Hıncal Uluç, “Rojin’i dağa kaldırıp seks kölem yapacağım” diyerek.....
GAZETECİLER.COM
Kendisine “Dede” diyerek “şaka” yapan Engin
Ardıç’a “öfke” kusan Hıncal Uluç, “Rojin’i dağa kaldırıp seks kölem
yapacağım” diyerek sanatçıya yönelik içindeki gizli duyguları
“mizah, şaka” adı altında ilân eden Serdar Turgut’a sahip çıkmaya
devam ediyor.
Önce Uluç Usta'yı okuyalım sonra da Adnan
Berk Okan'ın analizini...
Mesele mizah olduğunu anlamak..
Serdar Turgut'a "Teşekkür" mü
etmeliyiz acaba?.. Kendisi dahil, başta Sevgili Kardeşim Rojin, pek
çok kişiyi üzdü ama, çok önemli bir tartışmayı başlattı.. Günlerden
beri, baş yazılara kadar pek çok fikir adamı bu konuyu konuşuyor..
Hani gerçek güneşi, fikirlerin çatışmasından doğar, demiş ya
eskiler.. Dileriz öyle olur..
Dileriz bu derin tartışmaların sonunda, "İfade özgürlüğü" yolunda
ileriye doğru bir adım atarız..
***
Mizah ifade sanatlarından biridir.
Dikkat buyurun.. "Sanat" tır.. Yazıyla yapılır, çizgiyle yapılır,
lafla yapılır, heykelle, resimle, sinema, tiyatro ile, edebiyatla,
yani sanat dediğimiz her şeyle yapılır.. En önemlisi zeka ile
yapılır..
Niye yapılır?..
Salt güldürmek için yapılır.. Kızdırmak için yapılır.. Hicvetmek
için yapılır. Eleştirmek için yapılır..
Eskiler "Latife latif gerek" demişler.. Yani şakanın hoş olması
lazım.. Ucuz, çirkin, kırıcı, incitici şakadan kaçınılması
gerektiğini öğütlemişler..
Böylesine isim de takmışlar..
"Eşek şakası.."
Ama dikkat buyurun.. Eşek, meşek ama gene de şaka sonunda..
Nefi'nin idamını emreden padişaha af mektubunu yazmak için zindana
gelen zenci halayığa yaptığı "Eşek şakası" ünlüdür.. Tüy kalemden
kağıda mürekkep damlayınca, dilini tutamayan Nef'i "Mübarek teriniz
damladı" demiş ve bu şakası hayatına mal olmuştu..
Şeyhülislam Tahir Efendi için yazdığı dörtlük ezberimdedir, dilini,
hem de o devirde tutmaması ile ünlü, hicivleri dilden dile dolaşan
büyük hiciv ustasının..
"Tahir efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zâhirdir.
Malikî mezhebim benim, zira
İtikadımca kelp tahirdir."
Genç okurlarımız için.. Kelp köpek, zahir açık, tahir temiz
anlamına gelir. Maliki mezhebinde köpek temiz hayvan sayılır.
Hem de o devirde cesarete ve de şiirsel mizahın güzelliğine bakar
mısınız?..
Günümüzde, sanat anlayışında büyük değişiklikler var..
Bir sanat fuarına, pisuvar koymak heykel sanatı, bunun içine işemek
ise "Enstalasyon/Yerleştirme, gerçekleştirme sanatı" kabul
ediliyor..
Kurumuş halka halka bir öbek insan pisliğinin sanat olduğu
gibi..
Tabii siz yaparsanız değil..
Salvador Dali "Bastonunuzu katrana batırırsanız, size deli derler.
Ben batırırsam, bin dolara satarım" demişti, bir defasında..
Yani.. Mizahı yapanın kimliği, kişiliği de önemlidir.
Şimdi, özetleyelim..
Mizah bir sanattır.. Günümüzün sanat anlayışı içinde her türlü
mizah, eşek şakaları dahil sanattır..
Bir mizah size ters gelebilir. Ucuz, çirkin, ayıp, ırkçı
gelebilir.. Size öyle geliyor diye, mizahı kaldıramaz,
yasaklayamazsınız.
Bu ülkedeki Laz fıkralarını "Irkçı" diye yok edebilir misiniz?.. Ya
da Kürt fıkralarını..
Amerika'daki zenci, Polonyalı fıkraları antolojiler oluşturmuştur.
Yahudi fıkraları da..
Avukatlar, doktorlar, mühendisler için yazılı fıkra kitapları
vardır..
Herkes güler geçer.. Kimse "Bu fıkra bir ırkı, bir dini, bir
mesleği lekeliyor" diye ayağa kalkmaz..
Bizde bir dizide kapıcı cinayet işlesin, Kapıcılar Derneği, bildiri
üstüne bildiri yayınlar..
Çünkü biz mizahı özümseyen, sindiren bir kitle değiliz ne yazık
ki.. Aslında özümseyemediğimiz, sindiremediğimiz "İfade
Özgürlüğü"dür.
Bugün bunu tartışıyoruz işte.. Güzel olan da.. İfade özgürlüğünü
tartışıyoruz..
Altını çiziyorum..
Mesele yapılan mizahı anlamak değildir.. Anlarsınız, anlamazsınız..
O size ve yapılan mizahın derinliğine bağlı..
Mesele yapılanın mizah olduğunu anlamaktır..
Onu anladıysanız ne yapacaksınız..
Mesele budur.. Meselenin özü budur..
Ben "Mizahsa, hoş görmeye, sindirmeye alışmalıyız" diyorum..
Sevmeseniz, beğenmeseniz, ucuz, çirkin, ayıp da bulsanız, mizahsa
hoş görmeye kendimizi alıştırmalıyız.. Eğer gerçekten, yürekten
"Demokrat" olmak istiyorsak, mizaha hoşgörü bunun ilk
maddesidir..
"Ben bu mizahı beğenmedim" demek, en kutsal hakkınızdır. Çünkü o da
ifade özgürlüğüne girer.. Ama mizahı reddetmek, Nef'i'nin kellesini
istemekle eş değerlidir..
Mizaha kelle isteyerek ifade özgürlüğü savaşçısı, mizahçının
kellesini alarak, demokrat olunur mu?.