Arda Turan kaybetti çünkü...

Oysa biz onun çocukluktan çıktığını, entelektüel aydın bir genç adam olduğunu sanmıştık...

Kazakistan maçında doksan + 5. dakika oynanırken ruhsal ölümümüz beyin ölümümüzle tamamlanmak üzereydi ki o golü attı Arda Turan...
Maçtan sonra golü, bütün halkların evlâtlarına armağan etti...
Yani, "ölüm" ayrımı yapmadı...
"Her ölüm acıdır" felsefesini kabullenmiş göründü...
O açıklama Türkiye'de bir futbolcunun ilk kez, hiçbir çıkar düşünmeksizin aldığı samimi bir tavırdı...
Ama...
Kendilerini büyük zanneden ancak büyüklükleri nüfus kâğıtlarındaki ilerlemiş yaşlarından ibaret olan birileri bırakmadılar...
Hemen bir şeyler karalayıp Arda Turan'ın eline tutuşturdular...
"Oku şunu!" diye de bir emir verdiler...
Arda Turan da o kâğıdı eline alıp okudu:
"Yanlış anlaşıldım"...
Yani...
"Başka annelerin çocuklarının ölmeleri umurumda bile değil..."
Oysa biz onun çocukluktan çıktığını, entelektüel aydın bir genç adam olduğunu sanmıştık...
Söylediklerinin arkasında durur sanmıştık...
Keşke kâğıttan okuduğunu bari belli etmeseydi...
Hiç olmazsa "meğer dili sürçmüş" derdik...
"Halk" demek isterken kazara "Halklar" dediğini anlardık...
Ama...
Öyle yapmadı Arda Turan...
Eline tutuşturulan kâğıdı okudu:
"Yanlış anlaşıldım"...
Tabii ki kaybetti...