Arda Turan kaybetti çünkü...
Eğer gerçekten de ilk onbire girer ve rakiplerinin "korkulu rüyası" olursa görecek ki İspanyol medyası bizim aşağılıklardan daha aşağılık...
"Bırakıp gitmek" bir şey/ler/den korkup
kaçmaktır...
İnsan kaçmaz mı?..
Tabii kaçar...
Kaçar ama...
"Kaçmak" en son ve tek seçenek ise o yolu seçer...
Başka seçenek varsa ve yaşı da çok gençse "direnir"...
"Pes" etmez...
Çünkü "pes" etmek tavizlerin en kötüsüdür...
"Tek kırmızı çizgisi olan" bir stratejidir...
Ömrünün kalan kısmında sürekli olarak pes ettiricilerin baskısını duyarak yaşamaktır...
Yani Arda henüz 24 yaşında "pes" ederek, "kabul; beni yendiniz" diyerek hayatının en büyük yanlışını yaptı...
Futbolculuk kariyerini (inşallah yanılırım) sonlandırdı...
Arda sanıyor ki İspanyol medyası "melek"...
Arda zannediyor ki İspanyol medyası "özel hayatlara müthiş saygılı"...
Ya da kız arkadaşı onu İspanyol Medyasının melek olduğuna ikna etmiş...
Göreceğiz..
O da görecek...
Eğer ilk onbire girer ve rakiplerinin "korkulu rüyası" olursa, İspanyol medyasının bizim aşağılıklardan daha aşağılık olduğuna tanık olacak...
Bizim müptezellerin kendisine yaptığını hakaretin, edepsizliğin bin mislini yapacak kadar "iğrenç" olduklarını yaşayarak öğrenecek..
Haa..
Arda derse ki "İspanyolca öğrenmem olur biter!"...
O İspanyolca öğrenmezse rakip takım seyircisi beş - on kelimelik Türkçe öğrenecektir hiç şüphesi olmasın...
Yani...
Arda yanlış yapıyor...
Arda "gitmiyor"...
Kız arkadaşı onu buradan kaçırıyor...
Sinem Kobal inşallah Arda'yı vezir eder...
İnşallah, inşallah, inşallah...
Ve...
Yılda 2 milyon liraya yaklaşan bir parayı elinin tersiyle itti Arda...
Bundan böyle kırmızı çizgisinin çok kolay silineceğini bütün dünya medyası öğrendi...
Rakipleri de dostları(!) da "Kolay mağlup edilebildiğini" gördü...
Yazık etti kendisine...
Hem de çok yazık etti...
Keşke burada kalıp mücadele etseydi...
Yani...
Arda kaybetti...
İnsan kaçmaz mı?..
Tabii kaçar...
Kaçar ama...
"Kaçmak" en son ve tek seçenek ise o yolu seçer...
Başka seçenek varsa ve yaşı da çok gençse "direnir"...
"Pes" etmez...
Çünkü "pes" etmek tavizlerin en kötüsüdür...
"Tek kırmızı çizgisi olan" bir stratejidir...
Ömrünün kalan kısmında sürekli olarak pes ettiricilerin baskısını duyarak yaşamaktır...
Yani Arda henüz 24 yaşında "pes" ederek, "kabul; beni yendiniz" diyerek hayatının en büyük yanlışını yaptı...
Futbolculuk kariyerini (inşallah yanılırım) sonlandırdı...
Arda sanıyor ki İspanyol medyası "melek"...
Arda zannediyor ki İspanyol medyası "özel hayatlara müthiş saygılı"...
Ya da kız arkadaşı onu İspanyol Medyasının melek olduğuna ikna etmiş...
Göreceğiz..
O da görecek...
Eğer ilk onbire girer ve rakiplerinin "korkulu rüyası" olursa, İspanyol medyasının bizim aşağılıklardan daha aşağılık olduğuna tanık olacak...
Bizim müptezellerin kendisine yaptığını hakaretin, edepsizliğin bin mislini yapacak kadar "iğrenç" olduklarını yaşayarak öğrenecek..
Haa..
Arda derse ki "İspanyolca öğrenmem olur biter!"...
O İspanyolca öğrenmezse rakip takım seyircisi beş - on kelimelik Türkçe öğrenecektir hiç şüphesi olmasın...
Yani...
Arda yanlış yapıyor...
Arda "gitmiyor"...
Kız arkadaşı onu buradan kaçırıyor...
Sinem Kobal inşallah Arda'yı vezir eder...
İnşallah, inşallah, inşallah...
Ve...
Yılda 2 milyon liraya yaklaşan bir parayı elinin tersiyle itti Arda...
Bundan böyle kırmızı çizgisinin çok kolay silineceğini bütün dünya medyası öğrendi...
Rakipleri de dostları(!) da "Kolay mağlup edilebildiğini" gördü...
Yazık etti kendisine...
Hem de çok yazık etti...
Keşke burada kalıp mücadele etseydi...
Yani...
Arda kaybetti...