Anlamissin, anlamissin ama yanlis anlamissin!

ADNAN BERK OKAN

Ünlü Aşk-ı Memnu'nun TRT için çekilen birincisinde;  lNihal ve Bülent'in mürebbiyesi Matmazel de Courton rolünü oynayan Nevra Serezli dizinin bir yerinde Fransızca/Türkçesiyle şöyle diyordu: 

Gazetecilik, matbaacılık mıdır?

Gazetecilik, matbaacılık mıdır? SÖZDE liboşluktan gazeteciliğe atlayanlar da, iş takipçiliği için gazeteciliğe geçenler de, bu meslekle uzaktan yakından alakası olmayanlar da tartışıyor, yazıyor "Gazetelerin sonu mu geldi" diye. Genel kanaat, gazetelerin sonunun geldiği yönünde. iPad gelmiş, tabletler gelmiş, Ankara'dan abim gelmiş, bu yüzden gazeteler bitecekmiş. Ben de okuyup okuyup gülüyorum. Çünkü tartışmayı da, fikir beyanını da yanlış yerde yapıyorlar. Bütün bu gelenler, gazeteciliği bitirmeyecek. Tam aksine gazeteciliğin önemi, erişimi, etkisi artacak. Gazetelerin azalan reklam nedeniyle giderek güç kaybetmesini de bu gelişmeler engelleyecek. Neden mi? Basit. Teknoloji, gazeteleri ve gazeteciliği bitirmeyecek. Bitecek olan şey "matbaacılık" olacak. Eğer matbaacılığı gazetecilik zannediyorsanız evet doğru, gazeteler bitecek ama o bilgisayarlar, o tabletler, iPad'ler üzerinde okunan şeyin adı ne olacak? O da gazete olmayacak mı? Diyelim ki, 10 veya 15 yıl sonra kâğıda basılı gazete kalmadı. Peki o elimizdeki iPad veya benzeri aletlerde okuyacağımız haberleri, yazılan kim yazacak? Bakkallar mı, kasaplar mı, leblebiciler mi? Ben tam aksini düşünüyorum. Gazetelerin en büyük maliyet unsuru olan kâğıt ve baskı ortadan kalkınca, hem giderek azalan reklam payları gazetelere yeterli olacak, hem de gazete fiyatları endüstriyel maliyet düşeceği için ucuzlayacak ve daha fazla okura ulaşacak. Böylece kalifiye gazetecilere daha fazla kaynak ayrılabilecek, kâğıt ve baskı maliyeti ortadan kalkacağı için habere daha fazla para harcanabilecek. Sonuç olarak, teknoloji gazetelere ve gazetecilere karşı gelişmiyor. Tam tersini yapıyor. Fatih Altaylı

"Anlamissim, anlamissim ama yanlis anlamisim!.."
Ben de Fatih'in Gazete HT'de bugün "Gazetecilik, matbaacılık mıdır?" başlığı altında yayımlanan makalesini okuduktan sonra kendi kendime Matmazel de Courton şivesiyle mırıldandım; "Ah be Fatih... Anlamissin, anlamissin ama yanlis anlamissin!.."
Neden mi?..
Anlatayım...
Ama önce Fatih'in o makaleyi yazsmasına sebep olan iki makaleden söz edeyim...

Engin Ardıç 6 Ocak 2011 tarihli SABAH'ta,başlığı altında yayımlanan yazısında "İnternet siteleri için de "yazılı basını öldürecek" denildi, gazete satışları arttı" diye yazmıştı...
Ben de kendisine cevap vermiştim:

İnternet insanları, kurumları öldürmek için değil, bütün dünyayı daha hızlı ama daha emniyetli yaşatmak için icad edilmiş bir bilişim kutsalıdır... İnternet siteleri bu nedenle yazılı basını öldürmemiş ama tirajlarını başaşağı çakmıştır...

Daha sonra Serdar Turgut yazdı aynı konuda...
Yazısına da başlığını koydu.
Serdar da benim gibi düşünüyordu...
İnternet fiziki olarak gazeteciliği çok zor durumlara düşürecekti..
Ama...
Ne "Basılı gazetenin geleceği parlak, internet gazeteciliği bitecek" diyen Engin Ardıç ne de "Basılı gazeteler bitmeyecek ama çok zor günler yaşayacak" diyen ben ve Serdar Turgut, "Gazetecilik ölecek" dedik...
"Gazetecilik Ölecek" diye yazmak için üçümüzün de aklımızı yemiş olmamız gerekir...
Hadi deyin ki ben gazeteciliğin zencisiyim...
Ama diğer ikisi beyaz renkte...
Ve çok da zeki, becerikli (aksi olsa ülkenin ilk üç gazetesi arasına giren gazetelerde köşe kapabilirler mi?)...
Yani ben salak olsam da diğer ikisi olamaz...
Oldukları kabul edilirse Erdal Şafak ve Fatih Altaylı'nın de zekâlarından şüphe etmek gerekir...

Hâsılı sevgili Fatih...
Bizlere çakmışsın ama haksızlık etmişsin...
Biz, "gazetecilik bitecek" demedik...
Hatta "Basılı gazeteler bitecek" bile demedik...
İnternet ortamı gazeteciliğin, basılı basının yerini alacağını söyledik...
Yani aslında senin de bugün söylediğini...
Ama belli ki sen bizleri yanlış anlamışsın...
Ya da öyle anlamak istemişsin...

adnanberkokan@gmail.com