Amman bre Hıncal Usta, n'ettin öyle!..
"Usta" dediğimiz arkadaşımız "usta" olmayı bırakın ilerlemiş yaşına rağmen "çırak" bile değil...
ADNAN BERK OKAN
İşte böyledir Hıncal Usta, ey güzel insanlar!..
Çoğunluk ne hisseder, ne düşünür, ne söylerse O, tam aksini söyler...
Onun için herkesin eteklerindeki taşları dökmesini bekler bir konuda yazmak için...
Bakacak...
Görecek...
Sayacak...
Çoğunluk neredeyse aksini yazacaktır...
Şimdi de "Gündem değişti, fotoğraf oldu" ama o gülümsemek yerine halâ Fazıl'ı sayıyor...
"Fazıl Say ne dedi?" hatırlayın...
"Orhan Gencebay 3. sınıf müzisyen. Müslüm Gürses bir müzisyenin kılcal damarı olamaz. Sezen Aksu bir kompozisyon bölümü öğrencinin altı haftalık ilk bilgilerine sahip değil."
Ey güzel insanlar!..
Ey canlar!..
Bu anlamı belli ama değeri belirsiz cümleler topluluğu sizce de "İfade özgürlüğü" müdür?..
Hıncal Usta öyle diyor da...
Bu aşağılamalar, küfürler Fazıl kardeşin "İfade özgürlüğü" imiş...
Yani birileri çıkıp:
"Hıncal Uluç 3. sınıf bir yazardır. Bir köşe yazarının kılcal damarı olamaz. Makaleleri ilkokul çocukları kompozisyon diye yazsa zayıf not alır" dese bu bir ifade özgürlüğü müdür?..
Ya da:
"Hıncal Uluç da kim oluyor da medya eleştirisi yapıyor.. O ne anlar gazetecilikten" suali sahiden de "fikir özgürlüğü" müdür?..
Yoksa 55 yıllık bir gazeteciye hakaret midir?..
Mesleğiyle birlikte kişiliğine saldırı mıdır?..
Bakın nasıl da sayıyor, koruyor Say'ı...
Fazıl Say, dünya çapında bir piyanisttir. Müthiş bir müzik eğitimi almıştır. Hayatının dörtte üçü, dünyanın en önde gelen ülke ve merkezlerinde geçer. Yani, günlük yaşamı da, devamlı bir eğitimdir.. Dünya görüşü vardır..
İyi ya Usta...
Kimin itirazı var onun hasletlerine?..
Yok...
İtiraz yok...
Ama...
Onun da hiç kimseye hakaret etmeye hakı yok...
Dünya çapında "piyanist" olması ona başkalarını aşağılama hakkı vermez...
Leyleklerin de ömrü dünyanın dört bir yanında geçiyor ama gelip de kafamıza sıçmıyorlar...
Neymiş?..
Fatih Altaylı, Fazıl Say'ın ifade özgürlüğüne baskı yapıyormuş...
Yahu Usta!..
Ortada bir "ifade" yok ki özgürlüğü olsun...
Fazıl Say dese ki; "Orhan Gencebay'ın eserlerinde batı enstrümanlarının yanına şark çalgılarını da katması hoş olmuyor"...
Eh yani...
Haklılığı tartışılsa da bir eleştiridir...
"Müslim Gürses, gırtlak oyunu yapmak isterken detone oluyor" dese, bu bir eleştiriden de öte uyarıdır...
Belki hak verilmez ama saygı duyulur...
Erkin Koray'ın altmışlı yılların sonlarında yaptığı undergrand eserlerde kasten gitarından komalı sesler basması gibi...
"Sezen Aksu, halen Goran Bregoviç'in etkisinden kurtulamadı, keşke ilk dönem çalışmalarının benzerlerini üretse" diye çıksa ortaya; kime ne?..
Bu, dünya çapında bir müzik otoritesinin görüşüdür...
Saygı duyulmak gerekir...
Ama...
Öyle demedi ki Fazıl Say...
Sanatçılarla alay etti...
Onların emeklerini, değerlerini küçümsedi...
Sevenlerinin beğenileriyle alay etti...
Fatih Altaylı da kitle gazetesi yapan bir medya yöneticisi ve yazar olarak Fazıl'a anlayabileceği bir dille cevap verdi...
Bunun neresinde "ifade özgürlüğü"ne baskı var anlayamadım...
Hâsılı...
Hıncal giderek çaptan düşüyor(!!)..
Zaten bugüne kadar yaptığı da fikirlerini ifade etmek değil, başkalarına "itiraz" etmekti(!)..
Bu son makalesiyle artık tamamen anlaşıldı ki; "Usta" dediğimiz arkadaşımız "usta" olmayı bırakın ilerlemiş yaşına rağmen "çırak" bile değil...
Pardon..
Şu son paragrafı inanarak yazmadım...
Hıncal Uluç tabii ki Usta'dır...
Gerçekten de verdiği medya dersleri arşivlenip, sıkça tekrarlanacak kadar değerlidir...
Ama...
Fatih'in, Fazıl Say'a yönelik "kaba" ama belli ki Say'ın daha beter kabalığına istinaden yazılmış makalesinden "ifade özürlüğüne baskı" tadı alması da anlaşılır gibi değil...
adnanberkokan@gmail.com
İşte böyledir Hıncal Usta, ey güzel insanlar!..
Çoğunluk ne hisseder, ne düşünür, ne söylerse O, tam aksini söyler...
Onun için herkesin eteklerindeki taşları dökmesini bekler bir konuda yazmak için...
Bakacak...
Görecek...
Sayacak...
Çoğunluk neredeyse aksini yazacaktır...
Şimdi de "Gündem değişti, fotoğraf oldu" ama o gülümsemek yerine halâ Fazıl'ı sayıyor...
"Fazıl Say ne dedi?" hatırlayın...
"Orhan Gencebay 3. sınıf müzisyen. Müslüm Gürses bir müzisyenin kılcal damarı olamaz. Sezen Aksu bir kompozisyon bölümü öğrencinin altı haftalık ilk bilgilerine sahip değil."
Ey güzel insanlar!..
Ey canlar!..
Bu anlamı belli ama değeri belirsiz cümleler topluluğu sizce de "İfade özgürlüğü" müdür?..
Hıncal Usta öyle diyor da...
Bu aşağılamalar, küfürler Fazıl kardeşin "İfade özgürlüğü" imiş...
Yani birileri çıkıp:
"Hıncal Uluç 3. sınıf bir yazardır. Bir köşe yazarının kılcal damarı olamaz. Makaleleri ilkokul çocukları kompozisyon diye yazsa zayıf not alır" dese bu bir ifade özgürlüğü müdür?..
Ya da:
"Hıncal Uluç da kim oluyor da medya eleştirisi yapıyor.. O ne anlar gazetecilikten" suali sahiden de "fikir özgürlüğü" müdür?..
Yoksa 55 yıllık bir gazeteciye hakaret midir?..
Mesleğiyle birlikte kişiliğine saldırı mıdır?..
Bakın nasıl da sayıyor, koruyor Say'ı...
Fazıl Say, dünya çapında bir piyanisttir. Müthiş bir müzik eğitimi almıştır. Hayatının dörtte üçü, dünyanın en önde gelen ülke ve merkezlerinde geçer. Yani, günlük yaşamı da, devamlı bir eğitimdir.. Dünya görüşü vardır..
İyi ya Usta...
Kimin itirazı var onun hasletlerine?..
Yok...
İtiraz yok...
Ama...
Onun da hiç kimseye hakaret etmeye hakı yok...
Dünya çapında "piyanist" olması ona başkalarını aşağılama hakkı vermez...
Leyleklerin de ömrü dünyanın dört bir yanında geçiyor ama gelip de kafamıza sıçmıyorlar...
Neymiş?..
Fatih Altaylı, Fazıl Say'ın ifade özgürlüğüne baskı yapıyormuş...
Yahu Usta!..
Ortada bir "ifade" yok ki özgürlüğü olsun...
Fazıl Say dese ki; "Orhan Gencebay'ın eserlerinde batı enstrümanlarının yanına şark çalgılarını da katması hoş olmuyor"...
Eh yani...
Haklılığı tartışılsa da bir eleştiridir...
"Müslim Gürses, gırtlak oyunu yapmak isterken detone oluyor" dese, bu bir eleştiriden de öte uyarıdır...
Belki hak verilmez ama saygı duyulur...
Erkin Koray'ın altmışlı yılların sonlarında yaptığı undergrand eserlerde kasten gitarından komalı sesler basması gibi...
"Sezen Aksu, halen Goran Bregoviç'in etkisinden kurtulamadı, keşke ilk dönem çalışmalarının benzerlerini üretse" diye çıksa ortaya; kime ne?..
Bu, dünya çapında bir müzik otoritesinin görüşüdür...
Saygı duyulmak gerekir...
Ama...
Öyle demedi ki Fazıl Say...
Sanatçılarla alay etti...
Onların emeklerini, değerlerini küçümsedi...
Sevenlerinin beğenileriyle alay etti...
Fatih Altaylı da kitle gazetesi yapan bir medya yöneticisi ve yazar olarak Fazıl'a anlayabileceği bir dille cevap verdi...
Bunun neresinde "ifade özgürlüğü"ne baskı var anlayamadım...
Hâsılı...
Hıncal giderek çaptan düşüyor(!!)..
Zaten bugüne kadar yaptığı da fikirlerini ifade etmek değil, başkalarına "itiraz" etmekti(!)..
Bu son makalesiyle artık tamamen anlaşıldı ki; "Usta" dediğimiz arkadaşımız "usta" olmayı bırakın ilerlemiş yaşına rağmen "çırak" bile değil...
Pardon..
Şu son paragrafı inanarak yazmadım...
Hıncal Uluç tabii ki Usta'dır...
Gerçekten de verdiği medya dersleri arşivlenip, sıkça tekrarlanacak kadar değerlidir...
Ama...
Fatih'in, Fazıl Say'a yönelik "kaba" ama belli ki Say'ın daha beter kabalığına istinaden yazılmış makalesinden "ifade özürlüğüne baskı" tadı alması da anlaşılır gibi değil...
adnanberkokan@gmail.com