Amberin Zaman farkında olmayabilir ama...
Sözü Amberin Zaman'ın bugünkü Taraf'ta "Sıra yabancı basında mı?" başlığı altında yayımlanan makalesine getireceğim...
ADNAN BERK
OKAN
Önce askeri strateji olarak
başlatıldı “Algı Yönetimi”…
Daha sonra medya (bütün sahne ve film etkinliklerini de ekleyiniz) ile bütün insanlığın algıları yönetilmeye başlandı…
İnsanlar algılarıyla “savaş taraftarı” bile oldular…
Ya da yıllarca birbirlerinden nefret etmiş toplumlar algılarının yönetilmesiyle birden “barışsever” oluverdiler…
Tamam efendim…
Siz algılarıyla yönetilen/yönlendirilenlerden
olmayabilirsiniz elbette...
Ama...
Unutmayın ki günümüz dünyasında insanların
neredeyse % 90'ını algılarının
yönettiği ve yönlendirdiği bir bilimsel
gerçek.
Medya onun için halen
dünyanın "en
etkili" kurumu...
Onun için
ABD ve İsrail'de iki etkin
gazetenin iki etkin yazarı MİT Müsteşarı üzerinden
ABD ve İsrail üst yönetiminin
algılarını yönetmek istiyor...
Ve...
Onun için (Algıları yönetmek/yönlendirmek.) oyunlar sahneleniyor,
filmler çevriliyor, kitaplar yazılıyor, müzikler
yapılıyor...
En baba Rockefeller, ABD Temsilciler
Meclisi'ne şöyle seslenmişti:
"Bütün kanunları siz çıkarın ama para basma yetkisi bende
olsun..."
Ben de yıllarca buna atıfta bulunarak hep şöyle söyledim
yazdım:
"Bütün kanunları siz çıkarın ama bütün filmleri ben
çekeyim...
Bütün kanunları siz çıkarın ama bütün tiyatrolarda benim
eserlerim oynansın..."
Bütün kanunları siz çıkarın ama herkes benim şiirlerimi
okusun...
Bütün kanunları siz çıkarın ama benim kitaplarımdan başka
hiçbir kitap okunmasın..."
Amma da "faşist" miyim?..
Hayır "faşist" değilim...
Amacım alegori yoluyla Rockefeller ve
benzerlerine "sizin ananız güzel
mi?" diye sormak sadece...
Çünkü ekonomi
demek "kanun" değil "Para" demektir...
Rockefeller'in bütün dünyayı
"para" ile yönetmesini istemesine karşılık ben de
insanların algılarını yöneterek dünyaya daha kolay
sahip olunabileceğini ima ediyordum konuşmalarımda ve
yazılarımda...
Ey güzel insanlar!..
“Allah sizi, algılarını yönetenlere karşı gelen
insanlardan eylesin” dedikten sonra asıl gayemi
açıklayayım…
Sözü Amberin Zaman'ın
bugünkü Taraf'ta "Sıra
yabancı basında mı?" başlığı altında yayımlanan
makalesine getireceğim...
Çünkü…
Tam da MİT Müsteşarı üzerinden başlatılan
ve olumsuzlukta tavan yapan tartışmalardan sonra Amberin
Zaman'ın bu makaleyi yazması (Eğer bilmeden yapmışsa sözüm
yok ama o kadar zeki ki...) ve hele bu başlığı
atması; "algılama ile
yönetme/yönlendirme" yöntemine
çok uygun...
Yok efendim...
"Türkiye basın özgürlüğü açısından bir
cennettir" diyecek değilim...
Ama...
"Cehennem" olarak tanıtılmasının da
kötü niyetten kaynaklandığına inanıyorum...
Hatta...
Bu algılatma modelinin Hükümeti ve Başbakan'ı
değilse de patron ve medya yöneticilerini daha çok etkilediğine
inanıyorum...
Bu açıdan baktığım için sanki bütün medya karanlık bir dehlize
kapatılmış da şimdi sıra yabancı medyayı kuyuya atmaya gelmiş gibi
geldi bana…
Canım tabii ki her türlü düşüncenin özgürce ifade edilmesinden yanayım…
Ama…
Benim de, yazdığı makalenin kendi düşüncelerini özgürce ifade edebile hakkından kaynaklandığını savunan bir meslektaşıma;
“iyi ya işte… Ben de senin düşüncelerini değil, insanların algılarını etkileme amacında olduğuna inandığım için bunları yazıyorum... Yani ben de kendi düşüncelerimi özgürce ifade edebilme hakkımı kullanıyorum” diyorum…
Yani sevgili Amberin…
Demokrasi, dış politika, çağdaşlık, hukuk, liberal düşünce gibi birçok konuda seninle paralel düşünüyor oluşum; algı yönetimi konusunda kurduğun tuzağı “açık etme” hakkıma engel değil…
adnanberkokan@gmail.com