Altaylı'nın kızı da o fotoğrafı gördü mü?..
Kendi kızına gösteremediği fotoğrafı başkalarının kızlarına göstermek için can atan baba gazeteciler dünyası burası...
ADNAN BERK
OKAN
Bağdat Caddesi üzerinde; Caddebostan –
Şaşkınbakkal arasında beş yüz metre aralıklarla üç tane
kiosk var…
Pazartesi ve Salı sabah saat
10’dan itibaren üçünde de Fatih’in yönettiği
gazete tükenivermişti…
Oysa daha önceki haftanın sabahlarında bütün bir gün gazeteyi bulup
satın almanız mümkündü…
Yani…
Fatih Altaylı başarmıştı…
Neden
başarmıştı?..
Çünkü popüler gazete yapan bir medya yöneticisinin birinci hedefi
“Tiraj”dır…
“İçerik”…
“Doğru” haber…
Verilen bilgilerin “sıhhati” daha sonra gelen
“amaç”lardır…
Yani…
Sağlığında muhafazakâr yaşayan; başörtüsü takan bir kadının
yarı çıplak ve ciğerine kadar girmiş kanlı bir bıçakla yatan cansız
bedeninin yayımlanması veya yayımlanmaması gerekliliği
tartışmaları Fatih Altaylı'nın tam istediği gibi
gelişti…
Ve...
Fatih kazandı…
Son bir haftadır hemen herkes ondan ve yönettiği gazeteden söz
ediyor...
Herkes; hakaret de etse, kara bir
egzoz dumanı gibi küfürler de
savursa; onu ve yönettiği gazeteyi gündemde
tutuyor...
Acayip
normal
Fatih Altaylı da kimilerine göre
“ayıp, etik dışı” kendisine ve az sayıda
meslektaşına göreyse “acayip normal”
eylemini ısrarla savunuyor...
Bu demektir ki…
Yarın bir gün Fatih’in yönettiği gazetede
"duhul vaziyette tecavüz" görüntüleri
görebiliriz...
Meselâ…
Gözleri donuk bir şekilde bakan ama belli ki hiçbir şeyi görmeyen
bir kadın sırtı üstü uzanmış…
Yüzü gözü kan içinde…
Elbiseleri paramparça…
Üzerine abanmış insan kıyafeti giymiş, insan suretinde iki
ayaklı bir ayının gözleri yuvalarından fırlamış…
Pantolonunun belden aşağısı fora…
Ama…
Orası görünmüyor…
Çünkü "duhul halde"...
Yine tartışacağız:
"Bu kadar da olmaz ki!.. Altaylı
istifa!.."
Bu arada Serdar Turgut gibi yakın dostları
ise:
"Ben olsam, ben de basardım (kadını
mı basardı belli değil)!" diyecekler...
Bir başka gün…
Deşilmiş karnından çıkan bağırsaklarını eline bohçalamış
bir kadını koştururken göreceğiz aynı gazetenin birinci
sayfasında...
Ve yine tartışacağız:
"Bu kadar da olmaz ki!.. Altaylı
istifa!.."
Ve y ine
Serdar Turgut gibi yakın birkaç dostu
"Ben olsam, ben de basardım!.. Fatih haklı kardeşim adam
gazeteci"...
Ve…
Göreceğiz ki sabahın erken saatlerinde gazete yine tükenmiş…
Hiçbir promosyonun aldıramadığı tirajı işte o “sıra
dışı” fotoğraflar kazandırmış…
Fatih, kızın da
o fotoğrafı gördü mü?..
Ama…
Bu arada gazeteciler.com'da sorduğum suale
cevap yok:
"Fatih, kızın da o fotoğrafı gördü mü?.. Gösterdin
mi?.. Umarım
göstermemişsindir"..
Ve...
Sigarayı buzlayan zihniyetin çektiği dizi ve sinema filmlerinde
her türlü pornografiye (şiddet, seks) alışan halkın çoğunluğu,
Altaylı'nın yayımlayacağı o
"vahşet" fotoğraflarını da bağrına basacak;
gazeteyi daha çok satın alacaktır…
Çünkü…
Şiddet; bu milletin kimlik ve kişiliğinin tamamlayıcı
parçasıdır (mütemmim cüzü)…
Çünkü…
Fatih’in yayımladığı o fotoğraf şiddeti caydırmak
bir yana daha da tahrik ve teşvik edicidir…
Hatırlayın...
O fotoğrafın yayımlandığı gün, o cinayetten daha
beterleri işlenmedi mi?..
Neden?..
Çünkü o yeni vahşetin failini “kan çekti”…
Çünkü o yeni şiddetin faili gazetede gördüğü fotoğrafın
öncesinde yaşanan vahşet sahnelerinin öznesi olarak hayal etti
kendisini…
Eller
tetikte…
Ne fena!..
Rakiplerimizi geçmek adına yapılan gazetecilik işte bu!..
Ve bu işin buraya geleceğini haykırdığım için dışlandım
medyadan…
Fatih ve benzeri arkadaşları son 14
yılımı işte bu gazetecilik anlayışını “en ağır
eleştiren” kişi olduğum için çaldılar…
İşte bu anlayıştır ki beni önce İstanbul’a davet
edip sonra, konuşacağım şeylerin reyting değil; uyarı niteliği
taşıyacağını anlayınca ekranlarda görmek istemediği için
programlarımı iptal etti…
İlkokuldan itibaren, "bak, falanca çocuk yine birinci olmuş
sen ise aptal olarak geçeceksin tarihe!" azarlamalarıyla
"öğrenci" değil, "yarış atı"
yetiştirmiyor muyuz?..
Cinayet, vahşet, dehşet fotoğrafı
yayımlamakta da yarış başlayacak şimdi...
"Ben Fatih Altaylı'nın bastığı dehşet pornografisinden
daha dehşetlisini bulup basacağım" rekabeti
başlarsa şaşırmayacağım…
Çünkü…
Şimdi eller tetikte…
Şimdi diğer medya yöneticileri, Fatih’in
yayımladığı o fotoğraftan daha vahşisini bekliyor; yayımlamak
için...
Çünkü...
Kendi kızına gösteremediği fotoğrafı başkalarının
kızlarına göstermek için can atan baba gazeteciler dünyası
burası...
Çünkü...
Çünkü………
Yok bir şey...
Bu kadar...
Yetmez mi?..
adnanberkokan@gmail.com