Altaylı ve Birand kara listedeydi!

Altaylı haber için gittiği Silopi'de ekibi sayesinde 'alınmaktan' kurtulmuş.. Birand ise röportaj yaptığı için alınacakmış... İşte şok açıklamalar...

Güneydoğu'da 1995'ten sonra 14 yıl Genelkurmay'ın tercümanı olarak görev yapan Yıldırım Beğler, "Cezalandırılacakların yer aldığı kara listede gazeteciler Mehmet Ali Birand ile Fatih Altaylı'nın da ismi vardı" dedi. Peki Altaylı haber için gittiği Silopi'de nasıl kurultu?

Altaylı haber için gittiği Silopi'de ekibi sayesinde 'alınmaktan' kurtulmuş..

Güneydoğu'da 1995'ten sonra 14 yıl Genelkurmay'ın tercümanı olarak görev yapan Yıldırım Beğler, şifreleri yeni çözülmeye başlanan karanlık bir döneme, kayıplara ve faili meçhullere ilişkin tüyler ürperten açıklamalarına devam ediyor. İltica ettiği Norveç'te yaptığımız görüşmede, o dönem "cezalandırılacaklar" listesinde yaklaşık 1000 kişi olduğunu ve bunlardan yüzlercesinin sorgu için alındıktan sonra bir daha geri dönmediğini anlatan Yıldırım Beğler, komutanlarının tuttukları 'kara listeye' ilişkin çarpıcı iddialarda bulunuyor:

* Listeden geleni alıyor muydunuz?
Yolda, kapıda nerede rast gelirse alıyorduk. Birkaç tane gazetecinin de adı vardı.

* Kimlerdi onlar?
Mehmet Ali Birand'ın vardı. PKK'ya yardım yataklıktan. Röportaj mı ne yapmış. Bir şeyler vardı. Sonra Fatih Altaylı vardı. Hatta Fatih Altaylı 1996'da yanımıza geldi Silopi'ye. Haber mi ne çekiyormuş... Gelince ben onu çağırdım. Aynı bu kara listenin çekildiği fotoğraf var ya işte o odada Fatih Altaylı'yla fotoğraf çektirdik.

* Sonra ne oldu?
Altaylı'yı almadık değil, alamadık. Yanında 3- 4 kişi ekibi vardı. Fotoğrafı da niye çektim? Komutan sorduğu zaman "Nasıl almadınız?" o zaman diyecektim ki "Yanında bu kadar ekibi vardı, kameramanı gazetecisi bilmem neyi vardı. Bu kadar adamın önünde nasıl alayım?" Ya da hepsini alsam komutan o zaman şunu soracaktı: "Listede olmayan kişiyi neye göre aldın sen?" Fotoğrafı bu yüzden çektik.

* Peki herkesin Kara Listesi ayrı mıydı? Mesela Yeşil. Onun da bir Kara Listesi var mıydı?
Listede 200-300 kesin PKK'lı var. Genel isimlerdi. Herkesin listesinde vardı zaten. Bir de benim listemde özel isimler var. Şırnak'taki adamın listesinde özel isimler var. Yeşil'in de listesi vardı.

* Yeşil'i hiç gördünüz mü?
Bir gün onun bölgesinde adam almıştık. Sorgulamamız lazım. Yardım istedik "Hay hay" dedi. Kendi sorgu odasını verdi. Benim başkasının bölgesindeki adamı almam için izin almam lazım. Bölgenden şu adamı alıyorum diye. Niye gidip de evinden almıyoruz? O bizim özel listemiz. Evinden almamız için başkasının bölgesine girmem lazım. O da diyor ki niye alıyorsun? Eğer aldığım adam terörist değilse o benim sırrımı bildi. Yani biliyor para için aldığımı. Bu işler böyleydi.

* O listeye para için giren kaç kişi vardı?
Susuyor... (EE)

* Siz hiç para için adam aldınız mı?
Ben almadım. Para için adam almam!

* Ama diyorsun ki bilmem kaç bin dolarlık ev aldım, arsa aldım. Bu paralar nereden geldi?
Yaptım. Ama nasıl yaptım onu sor! Deme adam vurdun.

* Sizi Norveç'te yaşatacak parayı nasıl kazandınız?
Saddam düştükten sonra Irak Cumhuriyeti'nde uydu anteni yok. A. K. Paşa. Özel Kuvvetler'in Genel Komutanı o zaman. Emir verdi direkt bize. "Oğlum kapıdan bir tane uydu anteni Irak'a gitmeyecek!" Komutanım dedik uydu anteni nedir? (Gülüyor) Komutan ne karışıyor uydu antenine? PKK'nın bin tane uydusu var zaten alıcı verici. Bu uydu antenini oradaki halk istiyor. Zaho'daki akrabalarım istiyor. Ben çaktım orada... Bir tane uydu anteni geçmeyecek dediler. Kanun biziz! Bir baktım işadamı Necmettin Sunobır. Türkmen. İstanbul Fatih'te şirketi var. Necmettin, İstanbul'da Yüksel Elektronik'le anlaşma yapmış. Next uydu antenini yapıyorlar. Hani Kurtlar Vadisi'nde reklamı çıkıyor. Milyon dolarlık anten almış. Ortağı kim? E. K. Paşa'nın abisi. O zamanlar Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda yetkili. Ortaklık kurmuşlar. 3 milyon dolarlık anten girecek, 15- 20 milyon dolar kaldırıyorlar. O zaman anten 50 dolardı. Karşıda ne kadardı? 600 dolar! 550 dolar kâr.

* Size pay mı verdiler?
Hayır oradan değil. İşadamı Emin Taha'yı aradım. "Uydu anteni gönder" dedim. Ben geçireceğim. Tamam dedi. Mal Silopi'ye geldi depoya indi. Koçero Saluci malları görmüş. "Bu mallar benim" dedi. Git dedim nereye gidiyorsan git. "Bir aydır uğraşıyorum bu malı buraya getirene kadar. Sen nasıl konuyorsun?" Çekti gitti. Bu malları götürdüm. Gümrük müdürünün yanına gittim. Dedim "Bunlar geçsin". "Emredersin abi" dedi. Sadece dedim bunlar geçecek ha! Onları gönderdim. Bayağı para kaldırmıştım ondan. Çok para kaldırdım.

Sadece uydu anteni ticaretinden mi para kazandınız?
Bundan önce de, tek tek listesini tuttum. 175 devlet görevlisi, astsubayı, asteğmeni, polisi.. Silopi'deki görevliler herkese 2-3 tane araba almış, depoyu büyütmüş vermiş Silopili'lere. Depo 300- 500 litre. Benzin kaçakçılığı yapıyorlar. Yakalıyorum arabayı. Şoför diyor ki "Abi bir dakika". Telefon ediyor, Başçavuş bilmem kim. "Abi şu benim adamım" Tamam geç. Öbürüsünü yakalıyorum polis, emniyet bilmem ne. Ulan dedim bu ne yahu? Ne kadar kaçakçı yakalıyorsak sizin adamınız. "Abi maaş yetmiyor" diyor bana. Benzinden güzel para kalıyor. Günde 300 YTL kalıyor. Bunun yanında sigarası var çayı var.

* Bildirdiniz mi üstlerinize?
H.Y. komutana gittim. Özel Kuvvetler'in tabur komutanı. Kod adı Topcan. Komutanım dedim böyle bir rapor hazırladım. Böyle bir şey var bölgede. Dedi ki "Senin kafan çalışmıyor mu?" Niye komutanım dedim. "Oğlum bunlar Türk. Kürtler yiyeceğine Türkler yesin! Hep PKK'ya mı gidecek paralar? Kahramanlar kazansın. Sen de yap!" Yemin ettirdi bize. Hani var ya şimdi Ergenekon yemini... Türk Bayrağı, Kuran ve silah üzerine, Türk örf ve adeti üzerine yemin ettik. Bir yanlış olursa direkt kafamıza sıkılacak.

* Ve siz de başladınız kaçakçılığa?
Ne yapayım? Arkadaş gönderdim. Nusaybin'den 3-4 tane araba getirttim. Hepsine depo koydurttum 300-400 litre. Şoför aldım yanıma. Hele biri vardı ki adamın ekmeği yoktu sonra 3 tane araba aldı. Benden çaldığı paralarla. (Gülüyor) O kadar para kazanıyorduk ki, günlük 1.5 milyar. Benim yemeğim bedava. Lojman bedava. Elektrik parası yok, su parası yok. Yemek tugaydan geliyor. Ben nereye para harcayayım? Yine de keyfime bakıyordum. Diskolara gidiyordum, tatile gidiyordum.

sabah.com.tr