Altaylı Özkök'e çok sert çaktı!
Ahmet Kaya'nın mezarını ziyaret eden Ertuğrul Özkök'e tepki bu kez de onu daha yakından tanıyan Fatih Altaylı'dan geldi.
GAZETECİLER.COM - Ahmet Kaya'nın mezarını ziyaret eden Ertuğrul Özkök'e pek çok tepki geldi ama son yazı hepsinden ağır oldu. Fatih Altaylı Dogville'in Jim Carrey'si başlıklı yazısında, Özkök'ün Ahmet Kaya'nın mezarı başında görüntülendiği fotoğrafları köşesinde yayınlamasından 1 hafta sonra çok ağır sözler ile Özkök'ü eleştirdi.
"Ne suçlayanı tanıyordu onu, ne savunanı" diyerek Özkök ile ilgili söylenen her şeyi bir kalemde silip atan Altaylı "Doğrusunu isterseniz, ben de Özkök'ü Kaya'nın mezarı başında üzgün bir ifadeyle gösteren fotoğrafları görünce hafiften bir içim kalktı" dedi ve şöyle devam etti:
Elbette bir insan pişmanlık, üzüntü, vicdan tamiratı gibi nedenlerle bir ölüyü bile ziyaret etmek, bir ölüden bile bilerek veya bilmeyerek verdiği zarar için özür dilemek isteyebilir. Bunda hiçbir mahzur, hiçbir ayıp yoktur. Ama bu özrü, bu vicdan muhasebesini bile fotoğraflaştırıp gazete sütunlarında yayınlatmak garip bir ruh halidir. Benim kitabımda pek makbul bir davranış biçimi değildir.
KENDİNDEN BAŞKA HİÇ BİR ŞEYİ ÖNEMSEMEZ
Ama Ertuğrul Özkök'ü tanımadığınız zaman bu konuda
yazacağınız, söyleyeceğiniz herhangi bir şeyin onu
etkilemeyeceğini, umurunda olmayacağını da bilemezsiniz.
Çünkü Ertuğrul Özkök, kendisinden başka hiçbir şeyi
önemsemez. Dahasını söyleyeyim mi? Çünkü Ertuğrul
Özkök, kendisinden başka hiçbir şeye gerçekten değer
vermez. Daha dahasını söylemek gerekirse, Ertuğrul
Özkök kendisinden başka hiçbir şeyi gerçek anlamda
sevmez.
İYİ BİR ARKADAŞTIR AMA İYİ BİR DOST
DEĞİLDİR
Sever ama sevmez. Sevdiğini zanneder ama sevemez.
Zannedilenin aksine hiç kötü bir insan değildir. Hatta çok
çok iyi biridir. Ama yukarıda söylediğim şeyi baştan kabul
ederseniz. Onun için değerli insanlar, onun kendisini daha fazla
sevmesine neden oluyorsa değerlidir. Çok iyi bir arkadaştır
ama asla iyi bir dost değildir.
GAZETECİLİKTE BİR JİM CARREY'DİR
Ahmet Kaya'nın mezarı başında çektirdiği bana göre "utanç
fotoğraflarına" dönersek. Ertuğrul Özkök için bunların utanılacak
bir tarafı yoktur. Yanlış da değildir. Çünkü o 40'lı
yaşlarında başladığı gazetecilikte bir tür "Jim
Carrey"dir. Kendisini daha çok sevmesine vesile olan bu
mesleği sevmiştir o. O kadar sevmiştir ki, hayatı o
olmuştur. Her şey gazete içindir, her şey gazete üzerinde
yaşanmalıdır. O buna sitcom demiştir ve başrol oyuncusu da
kendisidir.
Beraber çalıştığımız dönemlerde yüzümü asık gördüğünde "Neyin var" diye sorduğu zaman yanıt vermezdim. Çünkü yanıtta bir haber değeri görse, onu bile gazete sütunlarına taşımaktan çekinmeyecek kadar sitcom yazarıdır.
Bu yüzden Ahmet Kaya'nın mezarı başında günah çıkarıyor veya
vicdan muhasebesi yapıyor olması da gazete sütunlarına
yansımalıdır. Bazıları kızsa da, bazıları beğense de. Dedim
ya, o hayatı gazete sütunlarında, fotoğraflarında yaşayan bir Jim
Carrey'dir.