Altan'a göre 'kimse üstünü örtemez'
Mehmet Altan, Başdanışman Yalçın Akdoğan'ın "orduya kumpas kuruldu" iddialarını ise "gayri meşru duruma düşenler, gayri meşru güçlerle koalisyon kurarlar" yorumunu yaptı.
Star gazetesinin eski başyazarı ve İkinci Cumhuriyet kavramının fikir babası Mehmet Altan, Samanyolu Haber'de katıldığı programda Mahmut Filizer'in sorularını yanıtladı.
Altan, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının üstünü örtmeye hiç bir gücün imkan bulamayacağını anlattığı programda, "Hükümet, sen nasıl beni soruşturursun diyerek yargının üstüne kilit asmaya kalkıyor. Yanıt vermesi gereken tek bir soru var, Başbakan ise ona yanıt vermek dışında bağırarak, iddiaların üstünü örtmeye çalışıyor" dedi.
Altan, Başdanışman Yalçın Akdoğan'ın "orduya kumpas kuruldu" iddialarını ise "gayri meşru duruma düşenler, gayri meşru güçlerle koalisyon kurarlar" yorumunu yaptı. İşte Mehmet Altan'ın canlı yayındaki sözleri:
"İDDİADAN ÖTE AMA BEN
HUKUKA SAYGILI OLAYIM"
Mehmet Altan: Burada çok net bir Rüşvet ve Yolsuzluk… İddiadan öte aslında ama ben hukuka saygılı olayım. Bunun ekonomik boyutunu da ifade edeyim. Bu İran ile ilişkilerde kara para aklamaya yönelik bir devlet kararı galiba. 87 milyon Euro'luk bir operasyon. bunun yüzde 5'i yani 4,5 milyar civarında bir komisyon veriliyor aracılara. Bu işe girenler o kadar rahat fütursuz ki bizim peşimize gelemezler anlayışıyla siyasal iktidarın yapmaması gerken, ahlaki olarak da ilke, vicdan olarak da bulaştığı bir karanlık. Bu ortaya çıkınca daha vahimi oldu. Bize ait hiçbir şey yapılamaz diyerek yaklaştılar. Hükümet "sen beni nasıl soruşturursun" diyerek yargının üstüne kilit asmaya kalkıyor. Demokrasinin yürümediği bir devlete dönüşmek üzereyiz. Bu bir rüşvet operasyonu. Tek bir soru var : rüşvet aldın mı? Buna yanıt vermiyorlar. 14 aylık takip, ayakkabı kutuları, kasalar… çok net belgeler var. Bunları unutun, bir siyasi darbe bu diyerek üstünü kapatmaya çalışıyor hükümet. Madem uluslararası komplo… Yargı aydınlatsın. Sadece bununla kalmıyor. 28 Şubat'taki Batı Çalışma Grubu gibi fişliyor çalışanlarını. Geriye yönelik muhafazakar kesimlerin iyi hatırlayacağı bir Ferhat Sarıkaya örneğini bu sefer Savcı Muammer Akkaş'a yapıyor.
HÜKÜMET DENİZ FENERİNİ
UCUZ ATLATTI AMA...
Mehmet Altan: Bu uluslararası sistemin de
gözlediği iki devlet arasındaki bir kara para aklama hadisesi
olduğu için ilgili şahsın patronunu İran göz altına aldı. Buradan
kapatınca başka yerden patlıyor. Deniz Feneri'ni ucuz atlattılar.
Ama Almanya ayağında duruyor belgeler. Böyle denetleme söz konusu
olunca siyasi iktidarın tüyleri diken diken oluyor. Onun için
Sayıştay istemiyorlar. Gerekirse yargıyı dinamitlemek istiyorlar.
İnsanları suç işleyip işlemediğine bakmadan dini duyguları ile
ilgili nitelikleri üzerinden operasyon yapıyorlar. Ben bunları iki
üç yıldır söylüyordum. Ama ilkeler üzerinden bakmayınca kulak ardı
ediyor insanlar. İhtiyacımız olan reformaların durmasını
söylüyorduk ama bu hadiseler çok vahim. Herkes yolsuzluğu konuşuyor
ve ayakkabı kutusunu unutmuyor. Dini nedenlerle para toplatık
açıklamasının da karşılığı olmadığı ortaya çıkıyor. Yalan üstüne
yalan ortaya çıkıyor.
Mahmut Filizer: Ahmedinejad'ın çevresindeki bir
grup işadamının ambargoyu delmek için bir yapı oluşturdukları ve
bunların sıkıntıları aşmak için rüşvet mekanizması kurdukları
söyleniyor.
Mehmet Altan: Olay tam olarak budur.
BU TAM BİR İKİNCİ
SUSURLUK
Mahmut Filizer:Zencari ve Sarraf'ın teknik takibi
öğrenince görüşmekten vazgeçtiği iddiası var. Ortada İran var.
Rüşvetler var. Neden bunu anlamak yerine bu bir komplo, kumpas
deniyor?
Mehmet Altan: Çünkü siyasal iktidar işin içinde.
Bu tam bir ikinci Susurluk. hükümet yargıyı tamamen ortadan
kaldırsa bile bunun üstünü örtemez. İki tane mahkeme kararı var
ortada. İkinci operasyonda da mahkeme kararı var. Bunlar kayda
geçiyor. Burasaı gerçekten bir devletse, devlet olarak kalacaksa bu
siyasi yapının suçları kayda geçiyor. Susurlukta da terörle
mücadeleyi uyuşuturucu satarak finanse edelim demişlerdi.
Uyuşturucu parasını bölüşme kavgası ortalığı karıştırdı. Bu
operasyonlar belki devenin kulağıdır. Daha ne çıkacak bilmiyoruz.
Hırsızlık sandıkta karara bağlanmaz. Yargıda olur bu iş. Siyasi
olarak değil, hukuki olarak sana bir soru soruluyor. Hukuken
bir soru bu. Yargı ile ilgili soru siyaseten yanıtlanmaz. Cinayet
işleyelim, rüşvet alalım, yolsuzluk yapalım, deniz fenerinin üstünü
kapatalım, ali dibolar… Cinayet diyorum çünkü 2. yılını dolduran
Uludere var. Her tür hukuksuzluğun hesabını sandıkta verelim diyen
bir siyasi iktidar olamaz. Böyle derseniz meşruiyetinizi
yitirirsiniz. temiz olduğunuza inanıyorsanız gidin
yargılanın.
2004 MGK'SINDA ALINAN
KARARLAR UYGULANIYOR
Mahmut Filizer:Operasyon sonrası görevden alınan
polisler?
Mehmet Altan: 2004 yılında MGK'da alınan kararı AK
Parti hükümeti seve seve uygulamış, insanları fişlemiş. Bu
polislerin görevden alınması bu anlama geliyor. Bu nasıl ileri
demokrasi? diye soruyorum ben muhafazakar insanlara. İnsanların
dinlerine, yaşam biçimlerine müdahale etmeyen bir yapıdır
demokrasi.
Mahmut Filizer:Fişleme alçaklıktır denmişti…
Mehmet Altan: Siyasilerin dindar, inançlı
olacağına inanmıyorum ben. Her söylediğinin tersini yapan, mağdur
olunca itiraz eden bir anlayış siyaset.
MUAZZAM BİR PİŞKİNLİK
VAR
Mahmut Filizer:Savcının kolluk kuvvetlerini
kullanamaması…
Mehmet Altan: Bu dehşet verici. Ben bunca yıldır
izlerim, takip ederim. Benim bu güne kadar rastlamadığım muaazzam
bir pişkinlik var. Yargıya zarar veren bir çıldırmışlık var. AK
Parti'nin reformcu, demokrasiden yana uygulamaların gereği olarak
düzenlendi adli kolluk. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturması sizin
üzerinize gelince yargıyı yürütmeye bağlamaya kalkıyorsunuz.
NAZİK NAZİK SORUYORSUN
AMA...
Mahmut Filizer:HSKY'yı yanlış yapmışız demek
demokraside geriye gidiş değil mi?
Mehmet Altan: Bu böyle nazik sorduğun olay
demokrasinin tamamen çökmesi demektir. Sistem meşruiyetini yitirir.
Bu girilmez sokağa giren şoföre yanlış yola girdin diyince, şoförün
kalkıp o adamı vurması gibi bir şey. Gayrimeşruiyete izin verir bu
durum. Siz yapıyı böyle değiştirirseniz kaba kuvvet hakim olur.
Görüntüdeki demokratik rejime rağmen elimden gelen her şeyi
yapacağım ve karanlık tabloyu ortadan siyasi söylemle ortadan
kaldıracağımz. Buna kimsenin gü-cü yet-mez… Mümkün değil. Teknik
takip yapılmış, devlet arşivlerine girmiş. Sen bunu engellesen de
artık bu eninde sonunda karşına çıkacak. Genel kurmay başkanları
yargılanıyorsa siyasi kadrolar da bundan muaf değil. O sırada
kendini güçlü sanarsın ama yargının eline düşmekten
kurtulamazsın.
Mahmut Filizer:Başbakan oğlum da olsa yolsuzluğa
izin vermem diyor bir yandan, diğer yandan da paralel devlet,
kumpas, israil deniliyor. ama ortada somut bir şey yok. Gezi
Olayları için faiz lobisi denildi, dış güçler denildi, iddianamede
de bir şey yok. ABD hedef tahtasına oturtuldu. Ama büyükelçi
Dışişlerine bile çağırılmadı Bunun amacı ne?
TAMAM KOMPLO VAR AMA
SORUMA CEVAP VER
Mehmet Altan: Belgeli bir rüşvet yolsuzluk
iddiasını bağıra çağıra örtmeye çalışıyorlar. Komplo var. Tamam
var. İsrail var… Tamam… Kabul, ama soruma cevap ver, rüşvet aldınız
mı? Başbakan tüm bunları söylüyor ama bu soruya yanıt vermiyor.
Devlet çarkının yürümesinden sorumlu insanları çete diye suçlamak…
Acaba muhafazakarları, dindarları Türkiye halkı çok mu saf
zannediyor.
Mahmut Filizer:Başbakan Baş danışmanı orduya
kumpas kuruldu dedi. Balyoz davası için yeniden yargılama tablosu
ile karşılaşacağız.
Mehmet Altan: Gayri meşru bir duruma düşünce tek
koalisyon yapabileceğiniz insanlar gayrimeşru bir güç olabilir.
Darbeciler ile dayanışma noktasına gitme hazırlığının ikrarıdır bu.
Bu yürümez. Askeri rejim de yürümez diyordum ben. Başbakan
yapabileceği en büyük hatayı yaptı. Yolsuzluğun üstünü örtmek, suçu
yok saymak… Bir sürü söylenti var. bir gazetenin başında olan 10
yıl önce kirasını ödeyemezken şimdi 17 evi olduğu söyleniyor. Kim
bu insan? Bu insan doğruyu yazar mı şimdi. Bir sürü şey
konuşuluyordu, rüşvet ve yolsuzluk operasyonu bunu
belgeledi.
MÜSLÜMANLIK İLE RÜŞVET
YANYANA GELİR Mİ?
Mahmut Filizer: Ötekileştirici, ayrıştırıcı bir
üslup var. Bu üslubu tansiyon olarak ne kadar kaldırabilir
Türkiye?
Mehmet Altan: İnanç, din, müslümanlık, rüşvet ve
yolsuzluk ile yanyana olabilir mi? Türkiye bunu ayrıştırabilmeli.
Bir arada bulunmaması gereken şeyleri kim bir araya getiriyor? Din
üstünden siyasey yapmanın, din istismarının sonu bu. İnsanların
inanç ve din özgürlükleri demokrasinin içinde güvence altındadır.
Siz dini demokrasinin üstüne getirirseniz, Deniz fenerinden beri
var olan iddiaların üstünü örtmek için kullanırsanız… İnsanlar buna
bakmalı. Vicdanın sesini dinleyip karar vermeli. Hukuku
savunmadığın vakit pusula kayboluyor. Devletin en önemli güvencesi
hukuktur. Biz hiç hukuk konuşmadık. 11 yıldır din konuşuyoruz.
Demokrasinin tümünün neden sağlıklı ve yararlı olduğunu görürdük o
zaman. Ama bunlar sosyolojik bir ders alma süreci. Siyasi iktidar
kendine ait rüşvet ve yolsuzluk iddiası ortaya çıkınca dini
söylemle bunu aşacağını sanıyor. Bu asla yapılmaması ve sonuç
alacağı tahmin edilmeyen bir yol. Türkiye halkı buna geçit
vermeyecek bir demokrasi ve hukuktan yana olacak mı, bunu daha
berrak bir şekillde görecek mi?