Allah'ım!.. Bu kâbus ne zaman bitecek?..
İnsan yüzü taşıyan yılanlar, "dost" zannettiğim kişilerin kimliğine bürünmüş çiyanlar…
ADNAN BERK
OKAN
Alev çemberleri oyuyor gökyüzünü…
Duyamıyorum söylenen tek bir sözü…
Ellerimi uzatıyorum, boşluk...
Ve o boşluk bile kayıyor ellerimden...
Hayal mi bu gördüğüm felâketler
silsilesi, bu kahrolası kaos?..
Oysa kendi dünyamda hiç kötü hayalim olmadı ki benim…
Rüya da olamaz bu gördüklerim…
Zira el parmaklarımın kırılış sesi tıpkı
kuru birer dal gibi...
Rüyada yaşanan bir şey olabilir mi bu kadar sahici?..
Bu kadar rahat anlatılır rüya görmüş müydüm hiç uykularımda?..
O halde “kâbus” bütün bunlar…
Ağrı kesiciler, uyuşturucular, ve onlarca farklı ilâç,
beynimi Kutsal Hazine Avcıları’nın tüyler
ürperten gizemli mağaralarına çevirdi…
İnsan yüzü taşıyan yılanlar, "dost"
zannettiğim kişilerin kimliğine bürünmüş
çiyanlar…
Yoksa geçmişin aynasından görünen gelecek mi bütün bu
gördüklerim?..
Önümde sihirli camdan kürem de yok
ki…
Doğru…
Ama şart mı?..
Önlerinde sihirli cam küreleri olan egemenler; diledikleri an,
diledikleri film karelerini, ters çevrilmiş gri bir tas gibi duran,
“gökyüzü” isimli perdede oynatıyor
olamazlar mı?..
Ve ben…
O filmi izliyor olamaz mıyım?..
Gerçek dostlara sesleniyorum...
Ülkemizi yönetenlere, yönetmeye meraklı olanlara
sesleniyorum...
Medyaya sesleniyorum...
Lütfen uyandırın beni/bizi...
Yoksa...
Kâbus görmemek için bir daha hiç
uyumayacağım…
Adnan Berk Okan