Allah da seni güldürsün Engin Ardıç!..
Köşelerinde “fıkra” anlatarak “gün” dolduran bazı meslektaşlarına taş atmayı da ihmal etmemiş…
GAZETECİLER.COM
Ardıç Kuşu
bugünkü makalesine “Biraz da gülelim” diye başlık
atmış…
Gülmeyi unutan insanlarımızı biraz
da olsun, gülümsetmek istemiş besbelli…
Köşelerinde “fıkra” anlatarak
“gün” dolduran bazı meslektaşlarına taş atmayı da ihmal
etmemiş…
Ama bakın güldürmek için hangi
yöntemi tercih etmiş…
Biliyorsunuz, birçok "köşeci"
arkadaş, yazılarını fıkralarla süslüyor... Bunu yalnızca pazar
günleri yapan da var, bundan hemen her gün kendini alamayan
da...
Amaç elbette okuru rahatlatmak,
gevşetmek, eh bu arada yazılarını fıkralar "sayesinde" daha da
okunur duruma getirmek, yani "ayak alıştırmak" gibilerden köşeye
"göz alıştırmak."
Bizim böyle bir sorunumuz yok ama
bugün pazar. Gülelim, gülümseyelim, çünkü son günlerde buna çok
ihtiyacımız var.
Fakat bizi fıkralarıyla
"besleyecek" kimsemiz de yok. Sayın Yıldırım Tuna'yı
tanımıyoruz.
Biz de geçmişe döndük, eski "Ülkü"
dergilerini falan karıştırdık, bugün buraya Sayın Reşat Şemsettin
Sirer'i konuk etmek istedik.
Kendisi, İnönü'nün, Hasan Ali
Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç'u "harcayarak" Köy Enstitüleri'ni
emanet ettiği kişidir.
Bakalım velinimeti hakkında neler
yazmış?
İngiliz yazar Horace Kont Walpole
şöyle demişti:
“Dünya, düşünenler için bir
komedya, hissedenler için bir tragedyadır”…
Günümüz Türkiye’si ise hayatı
tıkırında olan ve “düşünme”yi “angarya” sayanlar için sululuk,
diğerleri için ise bir türlü çözülemeyen yoksulluk…
Adnan Berk Okan
|
Bu arada bir hatırlatma
yapalım…
Yıldırım
Tuna, son aylarda sadece Can Ataklı’nın
köşesi için fıkra üreten başarılı bir mimar…
Ve yine Engin Ardıç’tan devam
edelim.
"Milli Şef'in insana hayret veren
zihin kuvvetlerinin meydana gelişinde ve onun mütefekkir oluşunda
esaslı amil elbette yaratılışındaki başkalık ve
üstünlüktür."
Peki, Ahmet Emin Yalman, hani şu
"liberal gazeteci" ne diyor?
"Türk yurdunda bir aile
samimiyeti, sevgi ve emniyet havası yaratan Milli Şef, Türk
ailesinin tabii reisidir."
"İttihatçı" gazeteci Hüseyin Cahit
Yalçın da demiş ki: "İsmet İnönü'nün kişiliğinde müşfik bir aile
babasına kavuşan Türk milleti onu milletin babası olarak da kabul
etmiştir."
Şu satırlar da Ahmet Kutsi Tecer
ustamızdan: "Milli Şef, milli hayatımızın uyanık başıdır. Türk
milletinin bahtını avucunda tutar, kendi kişisel iradesini
açıkladığında milletin özgürlük ve egemenlik aşkını da açıklar.
Milletin ülkülerini dile getiren, herkese doğru yolu gösteren ve
bütün fikirleri bir arada toplayan kişidir. Milli Şef'in sözleri
milleti için bir ışık tesiri yapmakta ve bu nedenle onun sözleri
bütün milletin ağzından çıkmış sözler olarak kabul
edilmektedir."
Yazıyı buraya kadar okuyacak
olanlar, “yahu hani gülecektik?.. Burada hiç fıkra yok” diye
düşünebilirler…
Ardıç Kuşu
bu!..
Sulu fıkralar anlatacağını mı
sanmıştınız?..
Kaldı ki; günümüzde gülmek için
birçok köşe yazarının “mizah” zannettiğinden daha komik değiş mi bu
yazdıkları?..
Neyse…
Makalenin tamamını yayımlayıp da
SABAH yönetimini kızdırmayalım…
Engin
Ardıç’ın yazısının tamamını okumak için
tıklayın lütfen…
Cahit Tanyol hocamız da, İnönü'nün
yayımladığı bir bildiri hakkında şu görüşlerini dile
getiriyor:
"Milli Şef insanlığın ferdi değil
maşeri yönünü temsil eden, toplumun bir din gibi ortaklaşa kabul
ettiği bir kahramandır. Bu beyanname Türk nesrinin, Türk
edebiyatının en güzel örneklerinden birisidir. Bu beyannamenin her
satırı üzerinde uzun uzun durmak, her kelimenin kalbini teker teker
yoklamak gerekir. Milli Şef'in iradesinde bütün süslerden sıyrılmış
bir sükun konuşmakta... Onda insanı yormayan, saran, kuşatan bir
büyü seziyoruz. Asıl şaşılacak şey, onun büyük sanat adamlarına has
olan bu engin dili, hiçbir söz hünerine, hiçbir muhayyile oyununa
lüzum görmeksizin yapabilmesidir. Yirmi bir yılın kalbini ve
kulağını bazen atılgan, bazen sakin, bazen coşkulu hamlelerle
dolduran Türk inkılabı bu beyannamede yatıyor. İşte İnönü'nün
sanatçılığı ve bu yazının mucizesi burada."
Fazla uzatmayalım, iki soru
soralım.
Bir: CHP'nin niçin asla hiçbir
serbest seçimi tek başına kazanamamış olduğunu ve de
kazanamayacağını hâlâ merak ediyor musunuz?
İki: Şu okuduklarınızı birisi
çıkıp Recep Tayyip Erdoğan için yazsa, Aydın Doğan'ın adamları onun
kemiklerini sıyırıp atmazlar mı?